T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 9 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Melikşah UTKU

Uç İddialar

Türkiye ekonomisi güllük gülistanlık mı? Yoksa krize gebe ciddi sorunlarla mı boğuşuyor? Para politikası başarılı mı, başarısız mı? Cari açık sürdürülebilir mi? Yoksa Demokles'in kılıcı gibi tepemizde mi sallanıyor? YTL değerli mi, değersiz mi?

İktisadi konularda birbirinden bu kadar farklı, birbirine bu kadar zıt yorumları belki sadece ülkemizde görebilirsiniz. Orta yolun varlığından neden bu kadar habersiziz? Neden illa ki, hemen her konuda sınırlarda dolaşmalıyız?

Dün gazetelerin internet sitelerinde okudum. Hazine Müsteşarı Halil İbrahim Çanakçı, Türkiye'de "ikiz açık" olmadığı için cari açığın ciddi bir tehdit olmadığı manasına gelen ifadeler kullanmış. Hürriyet'in yalancısıyım.

Nedir ikiz açık? Açıklardan biri, ülke ekonomisinin dış dünya ile hesabını belirleyen cari açık. İkincisi ise, kamu ile özel sektörün arasındaki hesabı belirleyen kamu kesimi açığı.

Peki, Türkiye'de ikiz açık yok mu? Var.

Peki, mevcut durumun geçmişle bir farkı var mı? Var.

Geçmişte iki açık beraber artarken, şimdilerde iç açık kapanırken cari açık artıyor. Yani eskiden özel kesimin tasarrufları kamunun tutumsuzluğuna yetmez, fark dışarıdan kapatılırken, şimdilerde özel kesimin tasarrufları kendisine yetmiyor.

Peki, bu geçmişe kıyasla daha iyi bir duruma mı işaret eder? Maalesef, hayır.

Öncelikle kabul edelim: Bu ülkede cari açık vardır. Türkiye ve dünyanın geçmiş tecrübeleri ışığında tehlikeli boyutlardadır. İthalatın önemli bir kısmının sermaye mallarından kaynaklanması tek başına hayra alamet değil. Çünkü bu olgu Türkiye'nin son otuz yılı için geçerlidir ve buna rağmen ihracatımızın ithalata bağımlılığında bir gelişme olmamıştır.

Şu an için bize nefes aldıran tek şey, cari açığın rahat bir şekilde finanse edilmesidir. Üstelik rahatlık da sadece sıcak para anlayışından kaynaklanmıyor. Ülke ekonomisinin istikrar buldukça uluslararası sermaye iklimine açılmasının önemli bir etkisi var. Hem dışarıdan giriş, hem de içeriden dönüşüm var. Bunlar beklenen gelişmeler. Ne yazık ki, cari açığın rahat finanse ediliyor olması, finansmanın sıhhatli olduğu anlamına gelmiyor. Nihayet cari açığın çözümü tek başına kurlarla ilgili bir durum değil. Türkiye ekonomisinin yapısal bozukluklarını hedeflemeyen politikalar, cari açığa merhem olmayacaktır.

İkinci olarak kamu açıklarının bugün azalıyor olması, içeride tehdidin azaldığı anlamı taşımıyor. Zira kamu kesimi borçlarının mevcut büyüklüğü ve yapısı, büyük ölçüde bugünkü kur ve faiz seviyelerinin devam ediyor olmasına bağlı. Risk kesinlikle azalmış, ama ortadan kalkmamıştır.

Türkiye son birkaç yılda önemli adımlar atmış, ciddi reformların altından başarıyla çıkmıştır. Ancak bu ilerlemeye rağmen uzun vadede istikrar ve sürdürülebilirlikten bahsedemiyoruz. Henüz düzlüğe çıkmış değiliz. Bundan sonra atılması gereken adımlar, bundan öncekilerden daha zor. Zira artık sadece istikrarı değil, aynı zamanda kalkınmayı da hedefliyor olmamız gerek.

Bu ülkenin ekonomi yönetiminin her kademesindeki insanların bundan böyle hem istikrar, hem de kalkınma hedeflerini bir arada düşünmesi gerekiyor. Tüzüğünde yazılı olmasa bile, Merkez Bankası da buna dahil.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi