T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ
|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
| |
| ||
| |||
|
Y A Z A R L A R | 23 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE | |
| |||
|
| |
Hamas heyetinin Türkiye ziyareti, Başbakan Erdoğan'ın danışmanlarından Ahmet Davutoğlu'na fatura edildi. Eğer ortada bir fatura varsa birilerinin hoşuna gitmeyen bir durum var demektir, çünkü iyi işler kolay kolay kimseye fatura edilmez. Bu ziyaretle ilgili birileri iyi oldu, birileri kötü oldu diyorsa, ortada tartışmaya açık bir konu var demektir, yani yapılanların hepsi yorumdur. Hamas ziyaretiyle Türkiye'nin geliştirmeye çalıştığı inisiyatif önemlidir. Bunun bir açılım sayılıp sayılamayacağı Hamas'ın bundan sonra takınacağı tavra ve uluslararası kamuoyunun buna göstereceği tepkiye bağlıdır. Risk almadan büyük ülke olunmuyor. Ahmet Davutoğlu'nun bu olayın tek sorumlusu gibi nitelendirilerek eleştirilmesi son derece yanlıştır. Davutoğlu şüphesiz bu girişimin içinde önemli bir role sahiptir, ancak bu işin siyasi sorumluluğu ona yüklenemez. Bu hem haksızlıktır, hem de doğru değildir, çünkü bu tür işler birilerinin kişisel tercihlerine bağlı değildir. Unutmamak gerekir ki, danışmanlar siyaseten sorumlu tutulacak makamda da değildir, karar mercii de değildir. Birileri Davutoğlu'nu dışpolitik fantezilerini ve gerçeğe uymayan teorilerini reel politikayı gözardı ederek uygulamaya çalışan bir teorisyen gibi lanse ediyor. Oysa 3 yıllık iktidarın somut bir çok dışpolitik başarısında, yani pratiklerde diğer danışmanlar gibi onun da belli oranlarda katkısı vardır. Birileri Davutoğlu'nu yüzünü doğuya dönen, Türkiye'nin klasik yörüngesini değiştirmeye çalışan bir kişi gibi göstermeye çalışıyor. Oysa AB ve ABD ile ilişkilerin birçok boyutunda Davutoğlu'nun dahli vardır. Bazı danışmanların Batıcı, bazılarının doğucu gibi gösterilmesi ayrı bir yanlışlıktır. İlgi alanlarındaki farklılık başkadır, ayrı kompartımanların ve blokların adamı gibi gösterilmek başkadır. Davutoğlu, Türkiye'nin çıkarlarını gözeten yerli bir aydındır; uluslararası senaryoların, bağlantıların, merkezlerin adamı değildir, bir... Davutoğlu, belli değer ve ilkelere sahip samimi bir düşünce adamı ve danışmandır; bir kısım menfaat ve güç çevrelerinin parçası değildir, iki... Davutoğlu, başka ülkelerin ve güç odaklarının değil, öncelikle kendi ülkesinin çıkarlarını gözeten bir büyükelçidir, üç... Bir kısım yazarların Amerikalılardan çok Amerikancı, İsraillilerden çok İsrailci olduğu bir zeminde ABD ve İsrail'in de konumunu bilerek ama kendi ülkesinin hassasiyetlerini merkeze alarak dünyaya bakabilmek müstesna bir özellik haline geldi. Bir kısım aydınların bulundukları pozisyona göre düşünce ürettiği, kendi bulunduğu zemine ak, bulunamadıkları zeminlere kara dediği bir ortamda, düşünsel istikrarını koruyabilmek önemli bir fazilete dönüştü. İnsanların savundukları düşüncelere uygun yerlerde bulunmak yerine, hasbelkader bulundukları yerlere göre düşünce üretmelerinin sıkça görüldüğü bir dönemde entelektüel namusu koruyabilmek gözardı edilemeyecek bir erdem halini aldı. Köşesine çekilip fikri fantezilerle uğraşmak yerine, halkın belini büken, el yakan büyük sorunların altına elini koyarak hasmane ve hasedane oklara göğüs gerebilmek önemli bir cesaret örneği oldu. Böyle bir dönemde, Davutoğlu gibi entelektüel hassasiyetlerini koruyan insanların sorunlarla dolu bir mecrada mücadele vermesi takdire şayandır. Fatura kesmek, racon kesmek, bilet kesmek yerine; iş yapmak, risk almak, omurgalı olmak lazım...
|
|
| |||||||||||
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
|
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |
