T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 4 TEMMUZ 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

İşimize bakalım

Radikal gazetesinin "Açıkla da öğrenelim!" başlığını gördüğümde yüzümün kızardığını hissettim. Gazete, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Medyanın bizi neden eleştirdiğini biliyorum" sözlerine veriyordu bu tepkiyi. Bazı gazetelerde çıkan İstanbul Belediyesine dönük haberlerin ardında nelerin yattığını bildiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, Kastamonu'da yaptığı konuşmada, "Zamanı geldiğinde gerçekleri açıklayacağım" diyordu...

"Açıkla da görelim!" başlığı, ithamı Radikal'in üzerine aldığını gösteriyor...

Başlığın beni rahatsız etmesinin sebebi çok basit: Gazetelerde çalışanlar gazetecilik yaparlar; gazetecilerin patronlarının yaptığı her işten haberdar olması beklenemez. Başbakan, "Bunlar var ya, bunlar" cümlesini kuruyor ve patronları suçluyorsa, gazetecinin ithamı üzerine alması için bir sebep yoktur. Zaten, bunun için, "Yayınla ve sonucuna katlan" düsturunu benimsemiştir gazeteciler...

Gazete patronları yalnızca yayıncılık yapmıyorlar ki... Kimi inşaat sektöründe, kiminin sanayi yatırımları var. Kimi patron ise nerede kârlı bir iş varsa orada. Cumartesi akşamı ülkemizin batısı saatlerce elektriksiz kaldı ve sebebi özelleştirilmiş santrallerin devreden çıkması olarak açıklandı ya, elektrik dağıtım santrali olan medya patronları da bulunuyor...

Ülkeyi karartacak şalteri indirme kararı veren patronların hangi dürtüyle hareket ettiklerini bir gazete çalışanı nereden bilebilir? Patronumun elektrik santrali olsa, şalter indirme eylemine katılma teklifi alsa, "Ne dersin?" diye bana sorar mıydı?

İstanbul büyük bir rant kenti; bir yerin imara açılması, faal bir mekânın yasa ve tüzüklere uygun bulunmadığı halde çalışmasına göz yumulması, ruhsatı olmayan binaların iskânına izin verilmesi birilerinin cebine milyarların akıtılması anlamı taşır... Bir medya patronu, kendisine ait tesislerden birine yönelik tedbir talebinden vazgeçilmesini, belli bir amaca tahsis edilmiş bir mekânın daha kârlı bir başka mekâna dönüştürülmesini istiyor olabilir pekâlâ; hem de gazetesini çıkartanlara haber vermeden...

Ben Radikal'in patronu olsam, işgüzarlara, "Kardeşim, siz kendi işinize bakın" derdim... Kendi işlerini nasıl yaptıklarına bakıldığında, ülkemiz aydınlarını hedef kitle seçmiş olan Radikal'in o noktada sorunlar yaşamaya başladığı görülüyor çünkü... Hedef kitleni hayal kırıklığına uğrattın mı, işin zordur...

Sanat/kültür haberlerine en fazla yer ayıran gazetelerden Radikal'de, geçtiğimiz günlerde (26 Haziran 2006) bir sergi haberi vardı. Başbakanı kızdıran türden bir İstanbul Belediyesi manşetiyle çıkan o günün gazetesindeki "Festival değil, kanalizasyon yap" başlıklı haberin ilginç bir serencamı var...

Önce haberin sergiyle ilgili bölümünü okuyalım: "Dün Antalya'da bir dizi açılışa katılan Koç, Antalya Müzesi'nde Nihal Güres'in resim sergisini ziyaret etti. Ressamın hediye etmek istediği 'Boğaziçi Monalisası' adlı tabloyu kabul etmeyen Koç, daha sonra müzeyi gezerken çıplak Afrodit heykeline göz ucuyla bakmakla yetindi."

İki cümlelik sergi haberinin gerçeğini öğrenmek isterseniz, ressam Nihal Güres'i bulmanız, ya da internetteki 'üç nokta' türü sanat platformlarında dolaşmanız gerekiyor.

Radikal haberinin ters yüz ettiği gerçek, ressamın diliyle şu: "Sergimi ziyaret eden Atilla Koç, 'Boğaziçi esintileri' ile yaptığım eserlerimi yarım saate yakın bir süre ilgiyle izledi ve tablolarım hakkındaki açıklamaları dinledi. / Eserlerimin arasinda 'nü' figürler de vardı. / Genelde eserlerimi Boğaziçi'nde yaşayan Mona Lisa figürü ve onu çerçeveleyen 'Türk bahçeleri' konumlarında hazırlamıştım. (..) Sn. Bakan eserlerimi ilgiyle izledi ve hiçbirine de göz ucuyla değil, tamamıyla ilgilenerek baktı. Sergi sonunda da, defterime, eserlerimi ve ifade biçimimi beğendiğini belirten, yer yer şuh, yer yer masumiyete kaçan eserlerimin renkleriyle kendisini etkilediğini belirten bir not düştü."

Hediyeyi reddetme olayı ne? Onu da ressam Güres'ten öğrenelim: "Sergimden ayrılırken, genellikle tüm izleyicilerime takdim ettiğim bir baskı eserimi hediye etmek istediğim zaman ise, sanatçının emeğine saygısızlık etmek istemediği için daha sonra satın alacağını belirterek veda etti."

Olayın gerçeği gazetenin gerçeğinden hayli farklı. Yıllarca hazırlandığı sergisinin, bakanı karalayacağım sevdasıyla iki cümlelik çarpıtmaya indirgenmesine ressamın verdiği tepkiyi aktarmadım. Radikal yönetmeni o hisleri kendisine gönderilen açıklamadan öğrenmiştir zaten...

Biz gazeteciler kendi işimizi iyi yapmaya bakalım; patronların siyasetçilerle kavgasına âlet olmak bizim işimiz değil.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi