T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| S İ N E M A | 14 TEMMUZ 2006 CUMA | ||
|
|
Sadâkat, ihanet, sevgi ve intikam üzerine
Son yıllarda atağa kalkan Güney Kore sinemasının yetenekli yönetmeni Kim Ji-Woon, senaryosu çok da yeni şeyler söylemeyen "Acı Tatlı Hayat"ı son derece "taze" bir sinema diliyle etkileyici bir görsel şölene dönüştürmeyi başarıyor
Seul'deki lüks otellerden birinde müdürlük yapan Sun Woo, aynı zamanda otelin sahibi, kudretli mafya babası Bay Kang'ın da sağ koludur. Yedi yıldır bu tehlikeli adamın yanında çalışan ve ona Kore usûlü mutlak bir teslimiyet içinde bağlı olan genç adam, günün birinde sadâkatinin sınanacağı özel bir görev alacaktır. Üç günlüğüne ülke dışına çıkacak olan Bay Kang, fedaisine kendisinden epeyce küçük yaştaki sevgilisini emanet eder. Ancak, yaşlı ve kıskanç mafya babalarına özgü bir tavırla, Sun'a, nicedir yaşıtı biriyle gezip tozduğundan şüphelendiği bu müzisyen genç kızın olası bir ihanetini sezerse her iki "suçlu"yu tereddütsüz biçimde temizlemesini emretmeyi de ihmal etmez. Bay Kang yokluğunda haklı çıkar ve Sun, patronu tarafından "kapatma" yapılmak istenen genç kızın yaşıtı bir gençle duygusal ilişki içinde olduğunu saptar. Her ikisini de öldürecekken, son anda bir yandan adına "vicdan" denilen duygunun baskısıyla, öte yandan da henüz bir kaç gündür tanıdığı genç kıza duyduğu belli belirsiz ilgiyle bundan vazgeçer. Ancak, "itaat ve sadâkat", Kore mafya kültürü içinde tartışılması mümkün olmayan iki tabudur. Sun da infazları yapıp yapmama konusunda inisiyatif kullanmasının bedelini, sonradan kendisi bir "hedef"e dönüşerek ödeyecektir.
Beklenmedik derecede iyi
Keza filmdeki resim çerçeveleri, ışık ve müzik kullanımı da son derece başarılı. Özellikle, kahramanımızın, öldürülmesine yalnızca bir kaç dakika kalmış biri olarak, kan içindeki vücudu ve kırılmış eliyle düzinelerce adamın arasından sıyrılmak için metruk bir fabrikada verdiği ölüm-kalım mücadelesi, filmin sinemasal anlamda zirveye çıktığı, soluk kesici bölümlerinden biri. Finaldeki çatışma sahneleri de bana göre benzer türdeki Amerikan filmlerini fersah fersah aşan bir gerçekçilik düzeyine ulaşıyor. Öte yandan, bu "şık" filmin bende uyandırdığı şaşkınlık duygusunun en önemli nedenlerinden biri de öykünün ana kahramanının -yaptığı iş itibarıyla acımasız bir mafya klanının içinde yer almasına karşın- ateşli silah edinebilmek için verdiği o yoğun mücadele oldu. Hayatta en güvendiği insanlardan ardarda kazıklar yiyen Sun, onlardan intikamını alabilmek için nihayetinde bir "tabanca"ya gereksinim duyuyor. Ama bunu temin edebilmek adına bir sürü karanlık tiple temas kurmak zorunda kaldığını görüyoruz. Gerek kendisinin, gerekse fare deliğinden farksız yerlerde barınan satıcıların yapılan alışveriş sırasındaki tedirginliklerini kendi adıma oldukça anlamlı buldum. Yönetmen Woon, aksiyon sinemasının diğer kalburüstü örneklerinde görmeye hiç de alışık olmadığımız türden bir "risk"in altını özenle çizerken, beyazperdenin kitlelerin bilinçaltına yönelik güçlü etkisini kullanarak küresel ölçekteki milyonlarca izleyiciye de aslında son derece stratejik bir mesaj veriyor. "Acı ve Tatlı Hayat" vesilesiyle, Güney Kore'de asker ya da polis olmayan birinin -ne kadar nüfuzlu ve zengin olursa olsun- canı her istediğinde öyle kolayca çeşit çeşit tabanca satın alamadığını öğrenmiş olduk. Mafyanın en eli kanlı üyeleri bile birilerini haklamaları gerektiğinde ya "martial arts" denilen uzakdoğu sporlarının ölümcül darbelerine ya da nisbeten daha kolay bulunabilen kesici aletlere başvurmaktaydılar. Kaldı ki filmi izleyişimin hemen ardından internette yaptığım kısa bir araştırma, senaryonun gerçekten de doğruları söylediğini, Güney Koreli yetkililerin sivillere ateşli silah ruhsatı verme konusunda azamî düzeyde hassas davrandıklarını onayladı. Bizim gibi, en tehlikeli silahların 15 yaşındaki çocukların ellerine düştüğü, şiddete eğilim açısından "kırmızı alarm" veren ülkelerin de bir an önce bu tür ciddi sınırlamalara yönelmeleri öylesine önemli ki…
"Farklı sinemalar" tanımanın önemi
Biraz sert, ama nitelikli ve aynı zamanda da hüzünlü bir aksiyon izlemek istiyorsanız, "Acı ve Tatlı Hayat" oldukça doğru bir tercih... Aksiyondan hoşlanan eşlerle birlikte de izlenebilir, ancak çocuklar için fazla şiddet yüklü... Bu arada, her zaman olduğu gibi, filmin herhangi bir erotik içerikli sahne barındırmadığını da belirtelim.
|
![]()
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |