T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 19 TEMMUZ 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
Salih TUNA

Yeryüzünün bütün çocuklarından bir Musa bekleriz biz!

Bir yazı yazdım, yemediğim küfür kalmadı. Hiç yakası açılmamış küfürden, ana, bacı ölü ve dirimize kadar akla hayale gelmez müstekreh küfürler.

Bir insan evladı bu küfürleri nasıl söyler? Bunun için özel bir maharet, özel bir zeka, ne bileyim özel bir 'ahlak' gerekiyor.

Öyle ki; bu sapık sövgülerin yanında Irvine Welsh, Bukowski'nin kitaplarındaki küfürler, merhum Zeki Müren'e atfedilen, "Kahrol düşman, al sana bir bomba!" sözü kadar hafif kalır.

Bu küfürler, "Parçala Behçet", "Hasan almaz basan alır" gibi filmlerle büyüyen kaparozlardan da gelmiyor, "Arabada beş, evde on beş" şarkısına meftun zıpırlardan da.

Bu küfürler Spielberg filmleri izleyen, muhtemelen Shmuel Yosef Agnon, David Bergelson, Rebecca Goldstein okuyan, belki Yafa Yarkoni, Giora Feidman dinleyen birilerinden geliyor. (Mezkur yazar ve müzisyenleri eleştirmek için örnek verdiğimi düşünebilecek bir hödük çıkmaz herhalde. Yok artık, o kadar da değil.)

Bu küfürler Tophane veya Karagümrük'te mukim yurdum insanından gelmiyor; ta Paris'ten, New York'tan maillerle geliyor!

Bizim varoş delikanlılarının kendi aralarındaki küfürleri, bu 'beyefendilerin' peş peşe dizdikleri 'küfür gökdelenlerine' nazaran 'gecekondu' hükmündedir.

Küfrün coğrafyasını varoşla, mahiyetini kültürle alakalı sananlar fena halde yanılmaktadırlar. İnsan ahlaksızlık rezilliğine düşmeye görsün, hiçbir kültür kurtaramaz onu. Çünkü ahlaksızlığın panzehiri ahlaktır, seküler kültür değil.

Şimdi gelelim, bu meşum ahlaksızların kişiliklerini arzı endam etmelerine vesile olan yazıya.

Geçen hafta, "Filistin'de şehid bir annenin çocuğu nereye bakar?" (12 Temmuz, Yeni Şafak) başlıklı yazımda; antisemitizmin iğrenç bir suç, dahası haram olduğunu, "İnanç toplumunun üyeleri olan Yahudilere" İsrail'in faşist politikaları yüzünden saygısızlık yapılamayacağını, Kur'an'ın, Allah'ın isimlerinin bolca zikredildiği havraların güvenliği için de Müslümanları mücadeleye çağırdığının unutulmaması gerektiğini ve İsrail Devleti'nin soykırım yaşayan Yahudilerin ahfadına utançtan başka bir şey sunmadığını ifade etmeye çalışmıştım. Bu utanca örnek olarak da Filistinli çocukların, bebeklerin parçalanmış cesetlerini göstermiştim.

Bu ahlaksızlar bilhassa, yazının sonunda yer alan, "Allah aşkına bileniniz varsa söylesin; nereye bakar Filistin'de şehid düşen bir annenin çocuğu?" sorusuna kudurmuş gibi salyalarını döktüler. Halbuki ben, insanda her şeye rağmen yok edilemeyeceğine inandığım bir 'damara' seslenmek istemiştim. Yahudi yazar ve şairlerinden Pierre Stambul, Erich Fried, Amira Hass, İsrael Shamir ve Michel Warchawski'den daha fazla bir şey söylemedim ki!..

İnsanlıktan nasipsiz bu küfürbazlar bilmiyorlar ki; İsrail'in de, Filistin'in de çocukları bizim çocuklarımız. Firavundur çocukların peşine düşen; yeryüzünün bütün çocuklarından bir Musa bekleriz biz.

Mirabeau, "Prusya" demişti, "Ordusu olan bir devlet değil, devleti olan bir ordudur." İsrail devleti farklı mı Prusya'dan? Demokratik bir devlet olsaydı, bir-iki askeri yüzünden,Nazi metodu "kolektif cezalandırma" ile,Lübnan'ı kan revan içinde bırakır mıydı?

Dünyaya, "Ortadoğu'nun tek demokratik devleti" diye lanse edilmeye çalışılan İsrail, Filistinli bakanları esir almakla, 'Demokrasiyi esir alan demokrasi' unvanına da sahiptir artık.

John Bunzl'un, "Öteki İsrail"inden neden çıt çıkmıyor? Katledilen yaşlılar için, kadınlar için, çocuklar için, bebekler için ve 'On Emir'deki 'Katletmeyeceksin!' buyruğu için neden bu katliama ses çıkarmıyorlar? Yoksa, faşist İsrail devletinin boyunlarına asabileceği yaftadan mı korkuyorlar? Hani, Naziler Yahudilerle ilişki kurduğu için bir kadının boynuna asmışlardı: "Ich bin am Ort das grösste Schwein und Lass mich nur Juden ein!" (Yahudilerle ilişki kurduğum için domuzların en büyüğüyüm!)

Faşizmin hiçbir yaftasından korkmayız; yeryüzünün bütün çocuklarından bir Musa bekleriz biz.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi