T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 24 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ | ||
|
|
Hadi ajitasyon yapayım biraz; insanlar Filistin'de, Lübnan'da bir dilim ekmeğe muhtaç, biz burada "futbolda şike"yi konuşuyoruz. Buradaki "ajitasyon", olayı küçümsediğim, herkesin işini gücünü bırakıp başka bir meseleye yoğunlaşmasını istediğim için değil. Konuşacaksak, doğrudürüst konuşalım diyorum. Konuyu biliyorsunuz: Düşme tehlikesi yaşayan bir takımın etkin bir taraftarı, düşme hattındaki bir başka takımın futbolcularına, pasif oynamaları için bilmem kaç yüz milyar lira rüşvet veriyor. Olay da, bu etkin taraftarın (daha doğrusu komisyoncunun) "Bu işi bağladım, ama yöneticilerden paramı alamadım" beyanı üzerine patlak veriyor. Kaç gündür gazetelerde "etkin taraftar"la yapılan röportajları, pazarlıklara delil teşkil eden kriptoları, özel mektupları, telefon konuşması dökümlerini okuyorsunuz. Biraz karışık gibi görünüyor ama, hiç karışık değil. Pasif oynamaları istenen futbolcular, Çek uyruklu. Parasını alamadığı için olayı patlatan etkin taraftar (komisyoncu) Çek Cumhuriyeti'nde yaşıyor ya da orayla ticari bağlantıları var... Çek uyruklu futbolcuların tercümanlığını yapan şahıs da, etkin taraftarın, yani komisyoncunun özbe öz kardeşi... Anlayacağınız, olay, "aile içinde" dönüyor: Abi, kardeş ve zaten kardeşle (tercümanla) bağlantılı futbolcular... Peki, sonuç? Etkin taraftarın tuttuğu takım (yani Denizlispor) kümede kalıyor. Pasif oynamaları için futbolcularına rüşvet önerilen (yahut önerildiği iddia edilen) takım da (Malatyaspor), son maçından mağlubiyetle ayrıldığı için bir alt kümeye düşüyor. Bu sonuca bakarak, "Evet, böyle olmuştur, Denizlispor şikeyle kümede kalmıştır" demek istemiyorum. Denizlispor yöneticileri ne kadar işin içinde bilmiyorum ama, belli ki bir şeyler olmuş. Bu "bir şeyler"in ne olduğunu soruşturmalar tamamlandıktan sonra konuşabiliriz. Sadece konuşuruz ama... Bir şey değişmez. Daha önce müteaddit defa görüldüğü ve sınandığı üzere, ilgili komisyonlar devreye girer, soruşturmalar açılır, yargı kararını bildirir, Tahkim Kurulu son sözünü söyler ama hiçbir şey değişmez... Denizli Cumhuriyet Savcılığı inceleme başlatmış... Futbol Federasyonu yetkilileri de konuya "ciddiyetle eğileceklerini" söylemişler... Sorun, elbette, bu konuların araştırılamaması, incelenememesi değil. Çok güzel araştırma komisyonları kuruyoruz, çok sert demeçler veriyoruz, Futbol Federasyonu da olayların üzerine hep "kararlılıkla" gidiyor ama, sonuçta ne oluyor? Herkesin yaptığı yanına kâr kalıyor. Sorun "uygulama iradesi" dediğimiz şeyin Türkiye'de bulunmaması. Daha doğrusu, İtalya gibi ülkelerde olan şeyin bizde olmaması... Futbolla ilgili kimseler hatırlayacaktır; Malatyaspor, bir önceki süper lig macerasını yine "şikeli maçlar" sonucunda noktalamış, resmen ikinci kümeye düşürülmüştü. Futbolda nihai karar odağı olan Tahkim Kurulu da şikeyi onaylamıştı. Bu durumda, şike yaptıkları belirlenen Adanademirspor ve Boluspor'un bir alt kümeye düşürülmesi, Malatyasporun da birinci lige iade edilmesi gerekiyordu. Şenes Erzik yönetimindeki Futbol Federasyonu bu kararı uygulamadı. Daha doğrusu, hukuku yok saydı. Hukuku yok sayan Şenes Erzik daha sonra ne oldu? UEFA'ya asbaşkan seçildi. Demek ki marifet araştırma komisyonları kurmak, meseleyi ciddiyetle tetkik etmek, sert demeçler vermek filan değilmiş. Hukukun gereğini yerine getirebilecek misiniz? İtalya Futbol Federasyonu'nun güçlü klik takımlarına, Milan'a, Juventus'a, Fiorentina'ya yaptıklarını siz de burada yapabilecek misiniz? Şikeye bulaşmış takımları bir alt kümeye düşürebilecek misiniz? Yoksa, "hukuku yok sayan" başkanınızın Avrupa'daki başarılarıyla (!) övünmeye devam mı edeceksiniz?
|
![]()
| ||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |