|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 24 TEMMUZ 2006 PAZARTESİ | ||
|
|
Tamam, "ampul lüzumsuzsa söndürülür" ama sırf ampulü söndürmek için şehrin ana trafosunu kapatmak da lüzumsuzluktur. Hani, check-up'tan sapasağlam çıkınca, hiçbir belirtisi olmayan bir hastalığa yakalandığını düşünen 'hastalık hastaları' vardırya. Tıpkı Suat olan adını telefonda söylerken, "sıtma'nın s'si, uyuz'un u'su, astım'ın a'sı, tifo'nun t'si.." diyerek kodlayan hastalık hastasının yaptığı gibi.. Türkiye'deki bazı marazi mahfillerin psikolojisi de buna benziyor. Ama neylersiniz ki bu kişiler önce sırtınıza bıçağı saplar, sonra "Bıçak taşıyor.." diyerek sizi polise ihbar eder! O yüzden bu 'tip' kişilerin sırtımı sıvazlamasına asla izin vermem; bilirim ki bu kişi, bıçağı saplayacağı yeri bulmaya çalışıyordur! Bir de hastalık derecesinde cimriler vardır; bu tür cimriler, tokalaşırken bile tek bir parmağını uzatırlar. Tabii, bir de savurganlar vardır; onlar beş parmağını uzatmayı yeterli görmez, direkt avuçlarlar!) Evet, beni 'hasta eden' bir konuyu 'kafama takmış' durumdayım. Bana deseler ki: "Sayın yazar, sizce kısa ve orta vadede Türkiye'de gelişim, değişim ve dönüşüm sağlayacak radikal kararlar hangileri olmalı?" Cevabım şu olur: 1) Kısa vadede gelişim sağlayacak olan, 2-B diye tabir edilen yasanın çıkarılmasıdır. 2) Orta vadede değişim ve dönüşüm sağlayacak olan ise, nükleer enerji santrallerinin kurulmasıdır. Orman vasfını kaybetmiş arazilerin imar ve ıslahını öngören ve 2-B diye tabir edilen yasaya karşı çıkanlar kimlerdir? Bana ister 'cahil', ister 'hasım', ister 'ahmak' deyin; şuna kâni oldum ki, bu yasaya karşı çıkanların kimisi 'cehalet ehli', kimisi 'husumet erbabı' kimisi de 'hamakat numunesi'nden başka bir şey değildir. Bu kişiler cahil ise, 'cehd' edip bilgi sahibi olmalı; hasım ise kinlerini yok etmeli; hamakat numunesi ise, vasfını kaybetmiş beyin hücrelerini derhal ıslah ettirmelidir. Bu yasanın çıkmasının Başbakan Tayyip Erdoğan ve AK Parti'ye getirisi götürüsü beni ilgilendirmiyor; beni ilgilendiren, bu yasa çıkarsa Türkiye'ye ne getireceği, çıkmazsa Türkiye'den ne götürdüğüdür. Ticaret hukuku ya da borçlar hukukunda geçen kavramlardan bir tanesi, "fiili zarar"; diğeri ise, "kârdan yoksun kalma"dır. Bu ikisi de sonuçta, zarardır. Hâl bu olunca, 2-B ile elde edilecek gelirin oluşmasına engel olmak, tıpkı yolsuzluk yapanların verdiği zarar gibi, halkın dolaylı yoldan fakirleşmesine yol açmakta ya da zenginleşmemesine sebebiyet vermektedir. Evet bir tarafta, orman vasfını kaybetmiş olan bir arazideki olmayan ormanın ağaçları üzerine 'güzelleme'; 2-B'yi veto eden kişiye ise 'koçaklama' yapacaksınız.. Diğer tarafta, 'hurufat' serpiştirdiğiniz kağıtlara saçma sapan yazılar yazarak kağıt israfına yol açacaksınız; dolayısıyla kağıdın hammaddesi olan ağaçlara verdiğiniz zararı görmezden geleceksiniz.. Keşke bu kişiler 'kafa karıştırmak' yerine, kendi 'kafalarını kaşısa' idi.. Çünkü bu kişiler kafalarını kaşısalar idi, inanıyorum ki ellerine 'kıymık' batacak ve işte o zaman kafaları 'dank' edecekti. Ve kurtarılması gereken 'arazinin', kafaları olduğunu akıl edebileceklerdi! 'Nükleer enerji' konusu da bu minvaldendir. SSCB'den komünizm ihracı, İran'dan dini rejim ihracı yapıldığı iddiasını yıllarca dilimize doladık ve bu suretle yıllarımız 'ihraç fazlası mamuller' gibi ucuza gitti. Ancak gelinen noktada görüldü ki, bu iki ülke, Türkiye'ye rejim yerine sadece 'doğalgaz' ihraç ediyor! Bizim kültürümüzde 'gaza gelmek', 'doğal' bir dürtü olduğu için, 'enerjimizi' hep buna hasrettik. Ki biz yıllarca 'istikrara da hasrettik'. İşte geldi.. Madem geldi; insan nezaketen de olsa bir "Hoş geldin.." der!
|
![]()
| ||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |