|

Mevlid geleneğimize önemli bir katkı: Gelin Mevlidi

Fethi Gedikli, asıl nüshası kayıp olan Gelin Mevlidi’nin fotokopi edilmiş 38 sayfa ve 314 beyitten ibaret bir el yazmasını Gaziantep’te çarşı içinde sahaflık yapan merhum Said Gökbulut’tan temin ederek yayına hazırladı. Kitap Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları arasında okurla buluştu.

04:00 - 15/11/2020 Pazar
Güncelleme: 23:01 - 14/11/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Gelin Mevlidi’nde Hz. Peygamberin babası Abdullah’ın doğumunun duyulması ve sonrasındaki olaylar anlatılmaya başlar.
Gelin Mevlidi’nde Hz. Peygamberin babası Abdullah’ın doğumunun duyulması ve sonrasındaki olaylar anlatılmaya başlar.
R. RUVEYDA OKUMUŞ

Hz. Peygamberin doğum günü olan Mevlid gecesi ve Mevlid okunması geleneği deyince aklımıza hemen Süleyman Çelebi’nin 1409’da Bursa’da kaleme aldığı Vesiletün Necat isimli mevlidi gelir. Süleyman Çelebi’nin meşhur ve muteber mevlidinin yanı sıra çok sayıda mevlid yazılmıştır. Bunlardan birisi müellifi belli olmayan Gelin Mevlidi isimli eserdir.

Gelin Mevlidi’nin diğer mevlid metinlerinden en önemli farkı Hz. Peygamber’in annesi Amine ile babası Abdullah’ın evliliği ve kendisinin doğumunu anlatmasıdır. Bu özelliğiyle Gelin Mevlidi daha çok evlilik törenleri vesilesiyle yeni gelinin evinde hanımlar arasında okunan bir eserdir.

Fethi Gedikli, asıl nüshası kayıp olan Gelin Mevlidi’nin fotokopi edilmiş 38 sayfa ve 314 beyitten ibaret bir el yazmasını Gaziantep’te çarşı içinde sahaflık yapan merhum Said Gökbulut’tan temin ederek yayına hazırladı. Kitapta Gelin Mevlidi’nin okunuşu ve sonunda da tıpkı basımı ile geniş bir dizin yer almaktadır.

15. YÜZYILA AİT BİR ESER


Gelin Mevlidi, mesnevi nazım biçimi ile konu bakımından ise dinî mesnevi olarak kaleme alınmıştır. Eser sade bir dile sahip olmasıyla Eski Anadolu Türkçesine yakındır. Mevlidlerde ve dinî mesnevilerde sıkça kullanılan aruz vezninin fâ’ilâtün fâ’ilâtün fâ’ilün kalıbındadır. Fotokopi halindeki yazma eser nesih kırması bir hat ile harekeli yazılmıştır. Gelin Mevlidi’nin müellifi hakkında herhangi bir kayıt yoktur. Eserin dil ve üslubundan onun 15. yüzyıla ait olduğu yayına hazırlayan tarafından tahmin edilmektedir.

Süleyman Çelebi’nin mevlidinin münacat beyitleriyle Gelin Mevlidi başlamakta ardından mevlid okumanın ve okutmanın fazileti ile Peygamber’e salavat getirmenin sevabı vurgulanmaktadır. Ardından “Eşit imdi bir hikâyet ey yârâ, ver salavât ‘ışk-ile peygambere” beyti ile Hz. Peygamber’e salavat getirilir.

Gelin Mevlidi’nde Hz. Peygamberin babası Abdullah’ın doğumunun duyulması ve sonrasındaki olaylar anlatılmaya başlar. Mekke’de Abdülmuttalip’in evine kızlarını Abdullah ile evlendirmek isteyen elçi kadınların gelmekte bu elçiler arasında Amine’nin annesi de bulunmaktadır. Amine’nin annesinin isteğini Abdülmuttalip’in kabul etmesi üzerine Amine ve Abdullah için düğün hazırlıkları başlar. Amine gelin olarak yenge kadınlar tarafından süslenir, güzel yüzüne gül suyu serpilir. Gelin dualarla koca evine getirildiğinde kapıda şeker şarabı içirilir. Herkesin çağrıldığı büyük bir ziyafetle Amine ve Abdullah evlenir. Amine Recep ayının ilk cumasında Hz. Peygamber’e hamile kalınca alnında bir nur belirir. Bu müjdeli haber tüm aileyi sevindirir. Amine Hz. Peygamber’e yedi aylık hamile iken babası Abdullah hastalanıp vefat eder. Hz. Peygamber anne karnında yetim kalır. Bu elim hadise herkesi mahzun eder. Amine’ye doğacak evladının Nebi olacağı rüyasında haber verilir.

DOĞUMU ANLATAN BİR ESER

Doğum zamanı gelince Amine’ye dört hatun yardım etmek üzere gelir bunlardan birisi Hz. Asiye’dir. Doğumdan hemen sonra Amine’ye şekerden tatlı kardan ak ve soğuk bir şerbet sunulur, ak kanatla bir kuş gelip sırtını sıvazlar Hz. Peygamber’in doğduğunu müjdeler. Bu hadiseler eserde anlatıldıktan sonra Süleyman Çelebi’nin Mevlid’ine benzeyen beş beyitlik Merhaba bahri gelmektedir. Arkasından Hz. Peygamber’i öven beyitler yer alır. Amine Hatun’un yeni doğan evladını görür, bebeği yüzüne bakarak gülümser evin içi ve yedi gök nur ile dolar. Hz. Peygamber güzelliğinden bahsedilen beyitlerde onun güzelliğinin Hz. Yusuf’a benzediği söylenir. Hz. Peygamber gözleri sürmelenmiş, göbeği kesilmiş ve sünnetli olarak dünyaya teşrif etmiştir. Mekke’de kutlu doğum haberi yayılır, duyanlar Amine’yi ve evladını ziyaret eder, Hz. Peygamber’i görenler güzelliğine hayran kalır. Hz. Peygamber doğduktan sonra önce Allah der ardından ben Allah’ın Resulü Muhammed’im der. On sekiz bin alemde bugün kutlu bir gündür. O hem nebi hem de nebilerinin sonuncusudur. Hz. Peygamberin doğumu ve sonrasındaki olaylardan sonra Hz. Peygamber’e salavat ile Gelin Mevlidi anlatımı sona erer.

Eserin sonunda bir gazel ilahi yer almaktadır. Bu gazelde Hz. Peygamber’in doğumu ve peygamber olarak gelmesi aleme bir rahmet ve ümmetine de şefaatçi olacağı belirtilir. “Gönül arz-ı visâl eyler hemân şevkini pervâz eyler, salât ile selâm eyler ki Şah-ı enbiyâ geldi” denilerek gazel ilahi nihayet bulur.

Gelin Mevlidi, bilhassa hanımlar arasında gelin evinde okunan bir eser olmasıyla mevlid geleneğinde önemli bir eserdir. Fethi Gedikli vasıtasıyla bu eserin gün yüzüne çıkarılarak günümüz okuyucusuna ulaşmış olmasının yanı sıra mevlidler üzerine yapılmış ve ileride yapılacak çalışmalara katkı sağlaması bakımından da dikkate değerdir.

#Gelin
#Mevlid
#Hz. Peygamber
3 yıl önce