Hayat Talihiyle kederli tarihiyle efsanevî

Talihiyle kederli tarihiyle efsanevî

Murat Özkan imzasını taşıyan Türkistan’ın Keşif Çağı: Rus Seyyah Burnaşev’in Gözünden Buhara isimli kitap okurla buluştu. Yalnız bir Türk tarihçisinin değil Türk dili ve edebiyatı üzerine araştırmalar yapan, 18. yüzyıl Türkistanının sosyal ve kültürel hayatına merak duyanların da ilgi göstereceği önemli bir eser.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Talihiyle kederli tarihiyle efsanevî
Türkistan’a tarihî bir dikkatle bakan biri, bölge üzerinde yüzlerce ayak izini görebilir.

LEYLA ESRA KİRİK

Türkistan üzerine yazılmış “Türkistan’ın Keşif Çağı/Rus Seyyah Burnaşev’in Gözünden Buhara” adlı kitap seyyahların izini sürerek bizi 18. yüzyılın Türkistan’ına götürüyor. Türk Rus tarihini de mercek altına alan kitap Murat Özkan tarafından kaleme alınmış. Eser seyahatname niteliği taşısa da aslında kapsamlı bir araştırma kitabı. Yazar, 19. yüzyıl Türkistan’ını yabancı bir seyyah olan Burnaşev’in gözünden vermiş. Aslına bakılırsa yalnız Burnaşev değil, pek çok Avrupalı ve Rus seyyahların seyahatnamelerinden faydalanılarak ortaya hikâye tarzında bir eser çıkmış. Eserde Burnaşev’in Buhara seyahatinde aldığı notlar temel alınmış; farklı seyahatname yazarlarıyla da esere bir araştırma niteliği kazandırılmış. Özkan, kitabının ana iskeletini oluşturan yazının Grigory İvanoviç Spasskiy tarafından Sibirskiy Vestnik dergisinde yayımlanan ‘1794-1795 Tarihleri Arasında Sibir Hattından Buhara’ya Yapılan Seyahat’ adlı yazı olduğunu belirtiyor. Böylece eserin ana iskeleti ortaya çıkmış oluyor. Eserde Burnaşev’le beraber anılan başlıca seyahatname yazarları İgor Kazimiroviç Meyendorf, Aleksandr Burnes, Nikolay Hanikov, Hermann Arminus Vambery, Eugene Schuyler ve Ole Olufsen olarak zikredilmiş. Elbette bunlar yalnızca bir başlangıç. Eserin kaynak listesinde farklı araştırmacı ve seyyahlar da görülüyor. Bu bakımdan çalışma oldukça zengin, denilebilir.

Dr. Murat Özkan akademisyen-yazarlığın hakkını daha ilk kitabında verme gayreti içinde. Zira daha Önsöz’ü okuduğunuzda bu izlenimi ediniyorsunuz. Kitabın üzerine yazıldığı bölgeyi kişileştiren yazar, Buhara’yı adeta ‘hayatın zorluklarına göğüs germeye çalışan ama bunu başaramayan’ bir insan gibi tasvir etmiş. Bu da yazarın duygularıyla da eserde var olduğunun ve bir edebiyatçı titizliğiyle çalışmasını işlediğinin somut göstergesi. Kitabın Giriş bölümü Özbek şair Çolpan’ın şiiriyle başlıyor. Edebiyattan uzak olmadığını anladığımız araştırmacı Özkan, bu bölümde Buhara hakkında bilgi verirken 16. yüzyıldan 19. yüzyıla Türk-Rus ilişkilerinin genel bir haritasını çıkarıyor.

RUSLARIN AFRİKASI

Türkistan’ın Keşif Çağı Murat Özkan Kronik Kitap 2019 144 sayfa
Türkistan’ın Keşif Çağı Murat Özkan Kronik Kitap 2019 144 sayfa

Kitabın birinci bölümü Buhara Hanlığı ve Çarlık Rusya adını taşıyor. Bu bölümde 16. yüzyıldan başlayarak 19. yüzyıla kadar Rusların Türkistan’da yayılması ve askerî politikaları; özel olarak Buhara ile Ruslar arasındaki ticarî ve siyasî ilişkiler ele alınıyor. 18. Yüzyılda Buhara Hanlığı’nın siyasî çalkantılı dönemine de ayrıca yer veren Özkan, bu bölümde konuyu ayrıntılı bir biçimde veriyor. Özellikle bu bölüm kaynaklarının zenginliğiyle dikkat çekiyor. Yazar hem yerli hem de yabancı kaynakları usta kalemiyle işliyor.

İkinci bölüm artık Burnaşev’in seyahatinin başladığı, okurun da Buhara’nın kapısından Burnaşev’le beraber geçtiği bölüm. Türkistan’ı Keşif ve Buhara’ya Seyahat adlı bölümde Burnaşev’in seyahatnamesinin genel özellikleri ve Burnaşev’in hayatına yer veriliyor. Rusların kitapta da vurgulandığı üzere birçok bakımdan çok önem verdiği bir bölgeye alelade insanları göndermediğini buradan anlıyoruz. İyi bir maden mühendisi olan Burnaşev, aynı zamanda kendisini çok iyi yetiştirmiş, sadık bir Rus askeri. Onun gözünden okuduğumuzu hatırda tutarak kitabı okumamızda fayda var. Türkistan’ı ‘Rusların Afrikası’ olarak niteleyen Özkan, Rusların Burnaşev’in seyahatiyle amaçladığı en önemli şeyin ekonomik olarak güçlenmek için kendisine pazar aradığını tek tanımıyla ifade etmiş. Sibir Hattı’ndan Buhara’ya seyahatine başlayan Burnaşev’in bu seyahati ayrıntılarıyla verilmiş; Buhara’ya varışı, kendisine dikilen sorgulayıcı gözler, Burnaşev ve beraberindeki heyetin dönemin Buhara beyi Şah Murad’ın huzuruna götürülmesi ve nihayetinde, bir yıllık ‘denetimli bir seyahat’in ardından Rusya’ya tekrar dönüşü konu ediliyor bu bölümde.

BUHARA’DA GÜNDELİK HAYAT

Ana bölüm olarak vurgulanabilecek asıl bölüm kitabın üçüncü bölümü. Burnaşev ve Seyyahların Buhara Tasvirleri başlığını taşıyan bu bölümde Buhara’nın tarihî ve coğrafî durumunun yukarıda bahsi geçen seyyahlardan elde edilen bilgilerle verildiğini görüyoruz. Bölgenin demografik yapısı, nüfusu, dinî yapısı, halkın dili ve ekonomik hayatıyla göz dolduran sayfalarda; Buhara’da siyasî ve askerî düzeni görme şansına sahip oluyoruz. Buhara’da gündelik hayatın anlatıldığı sayfalar benim bir okur olarak en keyif aldığım sayfalar. Yalnız bir Türk tarihçisinin değil Türk dili ve edebiyatı üzerine araştırmalar yapan, 18. yüzyıl Türkistan’ının sosyal ve kültürel hayatına merak duyan kimselerin de istifade edeceği bölümler olmuş. Bu açıdan kitap disiplinler arası bir çalışma özelliğinde. Her bölüm dolu dolu işlenmiş. Türk-Rus tarihi uzmanı Özkan’ın hedefe fırlatıp da boşa fırlattığı bir oku yok, denilebilir. Her bölümde verilmek istenen bilgi verilmiş; yazar sağlam bilgi ve kaynaklarla harmanladığı kitabında az sözle çok şey anlatmayı bilmiş.

Sonuç bölümünde eserin genel görüntüsü dikkatle çizilmiş; Özkan bütün anlattıklarından yola çıkarak bilgileri toparlayıp nihaî sonuca varmış. ‘Güçlü Rusya, Türkistan bölgesinde iktidarı ele geçirmek için daima büyük bir hırsla çalışmış; geçmişte kazandığı zaferler ve bugün elde ettiği topraklarla isteklerinin basit bir arzudan öte kökleri yüzyıllara dayanan bir hırs olduğunu kanıtlamıştır. Türkistan’a tarihî bir dikkatle bakan biri, bölge üzerinde yüzlerce ayak izini görebilir; bölgede dolaşan seyyahların ruhlarına şahit olabilir’ cümleleri bana göre bütün bir çalışmayı tek bir paragrafta özetliyor. Zaten Türk-Rus ilişkilerinin tarihî seyrine baktığınızda da özeti kanaatimce budur. Zengin kaynak çeşitliğiyle göz dolduran Özkan, kitabına 18. yüzyıl Türkistan’ına dair bir harita eklemeyi de unutmamış. Eseri okuduktan sonra Buhara’ya ait siyah-beyaz fotoğraflara dakikalarca bakıyorsunuz. Sanki hayalinizde yeniden canlanıyor bütün kitap. Akademisyen-yazar Dr. Murat Özkan’ı yalnız tarihçiliğiyle değil akıcı üslûbu ve bir akademik araştırmayı hikâye tarzında her yaştan okura zevkle okutabilmesi yönüyle kutluyorum.

Abone Ol Google News