|

2016 Ramazan ne zaman başlıyor ne zaman bitiyor? 2016 sahur-iftar vakitleri!

Oruç ne zaman başlıyor, 2016 Ramazan ayı hangi gün başlayacak ve ve bitecek? Ramazan bayramı ne zaman? 2016 İmsak vakitleri, sahur duası, iftar duası, orucu bozan durumlar ve oruç ile ilgili fıkhi hükümleri haberimizde sizlerle paylaştık. Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinin fetvaları sizlere sunuyoruz.

Yeni Şafak
16:24 - 2/06/2016 الخميس
Güncelleme: 13:44 - 2/06/2016 الخميس
Diğer

2016 Ramazan ne zaman ve sahur-iftar duası!



- 6 Haziran 2016 - Pazartesi Günü | Ramazan'ın Başlangıcı

Ramazan arefesinde olduğumuz bu günlerde, oruç ile ilgili sorular merak konusu oluyor. Sosyal medyada en çok sorulan sorular arasında yer alan 2016 Ramazan ne zaman başlıyor ve ne zaman bitiyor? sorusunun yanıtını haberimizde sizlerle paylaştık. Oruçluya yasak olanlar, Oruçlunun iğne vurulması ve ilaç kullanması, orucu bozan şeyler, gebelik ve çocuk emzirmenin hükmü ve birçok merak edilen hükümleri yenisafak.com adresinden sizlerle paylaşıyoruz. 2016 Ramazan ne zaman? İlk sahur ne zaman? 2016 İmsak vakitleri ile ilgili merak edilen ayrıntılar haberimizde.



2016 Ramazan ne zaman?



ORUCUN RÜKÜN ve ŞARTLARI


İbadetlerde rükün, o ibadetin meydana gelmiş sayılabilmesi için bulunması zorunlu olan ana unsurlar demektir. Orucun rüknü, oruç süresince yeme içme ve cinsî ilişkiden uzak durma anlamına gelen "imsak"tir. Niyet de, aşağıda açıklanacağı üzere bazı mezheplerce rükün sayılmaktadır. Hangi durumlarda rüknün ihlâl edilmiş olacağı konusu, ileride orucun şartları ve orucu bozan davranışlar bahsinde ayrıntılı şekilde incelenecektir. İbadetin vücûb sebebi, o ibadetin mükellef tarafından bizzat yerine getirilmesi yükümlülüğünün başladığını gösteren maddî göstergelerdir (alâmet). Meselâ vaktin girmesi namaz yükümlülüğünün, zenginlik zekât yükümlülü- ğünün sebebi sayılmıştır. Orucun vücûb sebebi ise vakittir, yani ramazan ayının girmesidir. Buna göre, yükümlülük şartlarını taşıyan kimsenin rama zan ayına ulaşması oruç emrinin fiilen ona yönelmesi anlamına gelir. Vücûb sebebi tabiriyle kastedilen budur. Nitekim "... ramazan ayına yetişen onu oruçlu geçirsin" (el-Bakara 2/185) âyeti de bu yükümlülük-sebep ilişkisini göstermektedir. Namaz ibadetinde vakit, namazın hem vücûb sebebi hem de sıhhat şartı olduğundan onun sebep yönü üzerinde ayrıca durulmamıştır. Ramazan ayı ise, orucun sadece vücûb sebebi olduğundan ayrıca üzerinde durulmasına ihtiyaç vardır. Konuyu önemli hale getiren bir diğer sebep de ramazan ayı- nın başlangıç ve bitişinin tesbitinin nasıl yapılacağı konusunun öteden beri tartışmalı oluşudur. Literatürde bu konu "rü'yet-i hilâl" yani hilâlin görülmesi meselesi olarak adlandırılır.



Oruç için yükümlülük şartları


Namaz mükellefiyeti için gerekli olan şartlar yani Müslümanlık, ergenlik (bulûğ) ve belli bir aklî olgunluk düzeyinde olmak (akıl), oruç için de gerekli ve geçerlidir. Ergenlik yaşına gelmeyenler ibadetlerle yükümlü olmamakla birlikte, alıştırmak ve ısındırmak maksadıyla, aile büyükleri onlara ara ara namaz kılmalarını ve oruç tutmalarını söyleyebilir. Peygamberimiz, yedi yaşından on yaşına kadarki sürede çocuğun namaza alıştırılmasını önermiştir. Bedenî durumları dikkate alınmak şartıyla çocukların 8-9 yaşlarından itibaren oruca alıştırılmaları da uygundur. Genel vücûb şartları yanında kişinin ayrıca oruç tutmaya güç yetirecek durumda olması ve yolcu olmaması da şarttır. Bu şartlar orucun edasının vâciplik şartları olarak da adlandırılır. Oruç bahsinin başında zikrettiğimiz âyetin belirttiğine göre, hasta ve yolcu olan kişiler isterlerse oruç tutmayabilirler. Fakat tutmadıkları oruçları normal duruma döndükten sonra kazâ ederler. Hasta için normal durum iyileşmek, yolcu için ise, yolculuğun bitmesidir (ikamet). Oruç tuttuğu takdirde kendisinin veya çocuğunun zarar görmesi muhtemel olan gebe veya emzikli kadınlar da oruç tutmayabilirler. Hatta zarar görme ihtimali kuvvetli ise tutmamaları gerekir. Durumları normale döndüğünde tutamadıkları oruçları kazâ ederler. Yaşlılık sebebiyle oruç tutmaya artık gücü yetmeyenler, bunun yerine bir fakir doyumluğu olan fidye verirler.



Oruç Tutmamayı Mubah Kılan Mazeretler


Kur'an'da ve hadislerde, dinde insanlara zor gelecek hiçbir yükümlülü- ğün bulunmadığına sıklıkla işaret edildiğini, herhangi bir sıkıntı ve meşakkatin bulunduğu durumda da mükelleflere birtakım kolaylık ve ruhsatların tanınmış olduğunu biliyoruz. Bu genel ilkenin bir parçası olarak, bazı durumlarda farz olan ramazan orucunu tutmamaya da müsaade edilmiştir. Ramazan orucunu tutmamayı mubah kılan mazeretler (özürler) genel hatlarıyla şunlardır:



1. Sefer


Namaz bölümünde belirtildiği üzere sefer (yolculuk) hali, genellikle, sıkıntı ve meşakkatli olduğu için yolcu olanlara birçok konuda ko- 396 İLMİHAL laylıklar getirilmiştir. Yolcu olanlar için, namazın terkine değil, kısaltılmasına veya cemedilmesine ruhsat verildiği halde, namaza göre daha yorucu ve yıpratıcı olduğu için orucun terkedilmesine ruhsat verilmiştir (bk. el-Bakara 2/183-184). Bununla birlikte yolcu sayılan kimsenin, eğer gerçekten bir sıkıntı yoksa ve zarar da görmeyecekse oruç tutması daha faziletli görülmüştür. Geceden niyetlendiği orucu tutarken, gündüzün yola çıkmak durumunda kalan kimse, Hanefîler'e göre, bu orucunu tamamlasa daha iyi olur; fakat bozması durumunda kefâret gerekmez. Şâfiî ve Hanbelîler ise, ramazan ayında Hz. Peygamber'in Mekke fethine çıktığında Kadîd denilen yere varıncaya kadar oruçlu olup orada orucunu bozduğuna dair rivayete dayanarak, geceden niyet edilmiş orucun bile sefer durumunda bozulabileceğini söylemişlerdir. Savaş durumu veya cephede uzun süre çatışma durumu da aynı şekilde bir mazerettir. Bu durumlarda kalan kişi, sağlığına ve görevine uygun düşen seçeneğe göre hareket etmelidir.



2. Hastalık


Hastalık da birtakım ruhsatların sebebi olan bir durumdur. Yüce Allah, bölüm başında zikredilen âyette hiçbir kayıt getirmeden hasta olanların, iyileştikleri bir vakitte oruç tutabileceklerini ifade etmiştir. Bu bakımdan oruç tuttuğu takdirde hastalığının artmasından veya uzamasından endişe eden, yahut böyle olmamakla birlikte oruç tutmakta zorlanacak olan kimseler oruç tutmayabilir veya başlamış bulundukları orucu bozabilirler. Oruç tuttuğu takdirde hasta olacağı tıbbın verilerine göre kuvvetle muhtemel olan kişinin de hasta hükmünde olduğu söylenmiştir.



3. Gebelik ve Çocuk Emzirmek


Gebe veya emzikli olan kadınlar, kendilerine yahut çocuklarına bir zarar gelmesinden korkmaları halinde oruç tutmayabilirler. Bunlar bir yönüyle hasta hükmünde oldukları gibi, onlara bu ruhsatı tanıyan hadisler de bulunmaktadır (Nesaî, “Sıyâm”, 50-51, 62; İbn Mâce, “Sıyâm”, 3).



4. Yaşlılık


Dinimiz oruç tutmaktan âciz olan yaşlı kimselerin oruç tutmasını istememiş, bunun yerine, tutamadıkları her gün için bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermelerini öngörmüştür. Bölüm başında zikredilen âyette oruç tutmaya güç yetiremeyenlerin veya tutmaya çalıştıkları takdirde büyük bir sıkıntı çekecek olanların fidye vermeleri gerektiği ifade edilmektedir. İyileşme ümidi bulunmayan hastalar da bu hükümdedir. Ancak ramazanda oruç tutma gücüne sahip olmayıp da, daha sonra kazâ edebilecek durumda olanlar fidye vermeyip tutamadıkları oruçları kazâ ederler. İyileşmeyen sürekli bir hastalık nedeniyle oruç fidyesi veren kimse daha sonra oruç tutmaya güç yetirecek olsa fidyenin hükmü kalmaz; oruç tutması ve önceki tutamadığı oruçları kazâ etmesi gerekir.



5. İleri Derecede Açlık ve Susuzluk


Oruçlu bir kimse açlıktan veya susuzluktan dolayı helâk olacağından, beden ve ruh sağlığının ciddi boyutta bozulacağından endişe ediyorsa veya böyle bir şeyin olması tecrübeye veya doktor raporuna göre kuvvetle muhtemel ise, orucunu bozması câiz olur. Hatta ölüm tehlikesi açıksa oruç tutması haram olur.




016 Resmi Dini Günler ve Haftalar hangi tarihlerde olacak ?


- 8 Nisan 2016 - Cuma Günü | Üç Ayların Başlangıcı


- 6 Haziran 2016 - Pazartesi Günü | Ramazan'ın Başlangıcı

- 1 Temmuz 2016 - Cuma Günü | Kadir Gecesi


- 4 Temmuz 2016 - Pazartesi Günü | Arefe


- 5 Temmuz 2016 - Salı Günü | Ramazan Bayramı 1. Gün


- 6 Temmuz 2016 - Çarşamba Günü | Ramazan Bayramı 2. Gün


- 7 Temmuz 2016 - Perşembe Günü | Ramazan Bayramı 3. Gün


- 11 Eylül 2016 - Pazar Günü | Arefe


- 12 Eylül 2016 - Pazartesi Günü | Kurban Bayramı 1. Gün


- 13 Eylül 2016 - Salı Günü | Kurban Bayramı 2. Gün


- 14 Eylül 2016 - Çarşamba Günü | Kurban Bayramı 3. Gün


- 15 Eylül 2016 - Perşembe Günü | Kurban Bayramı 4. Gün


- 2 Ekim 2016 - Pazar Günü | Hicri Yılbaşı


- 11 Ekim 2016 - Salı Günü | Aşure Günü



Sahur ne demektir?


Orucun geçerliliği ile doğrudan ilgili olmamakla birlikte, oruç tutmayı biraz daha kolaylaştırmak üzere Peygamberimizin bazı tavsiyeleri olmuştur. Bunların başında sahur yapmak gelir. Sahur, ikinci fecirden az önceki vakit olan seher vaktinde yenilen yemek demektir. Sahura kalkmakla hem bir şeyler yenilerek oruç için enerji toplanmış, hem de bir sünnet yerine getirilmiş, seher vaktinin feyiz ve faziletinden yararlanılmış olur. Bu bakımdan bir yudum su ile de olsa sahur yapmak ve sahur yemeğini mümkün olduğunca, gecenin son vaktine denk getirmeye çalışmak uygun olur. Peygamberimizin sahura kalkmayı teşvik ve tavsiye eden birçok hadisi bulunmaktadır:



قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : فَصْلُ مَا بَيْنَ صِيَامِنَا وَصِيَامِ أهْلِ الكِتَابِ أكْلَةُ السَّحَرِ



Amr İbnu'l-As (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bizim orucumuzla Ehl-i Kitab'ın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir."(Kütübü sitte 3181)



قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: تَسَحَّرُوا فَإِنَّ فِي السَّحُورِ بَرَكَةً



“Sahura kalkın, çünkü sahur yemeğinde bereket vardır." (Buhârî, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45),



قَالَ: اسْتَعِينُوا بِطَعَامِ السَّحَرِ عَلى صِيَامِ النَّهَارِ. وَبِالْقَيْلُو لَةِ عَلَى قِيَامِ اللَّيْلِ.فِي الزوائد



“Sahur yemeği ile gündüz tutacağınız oruca ve öğle üzeri uykusuyla da (kaylûle) teheccüd namazına kuvvet kazanın." (İbn Mâce, Sıyâm 22).



Peygamberimiz, sahuru mümkün olan son vakte denk getirmeyi teşvik ettiği gibi, iftarın da vakit girer girmez yapılmasını teşvik etmiştir.



Sahur yemeğini yedikten neler yapmalıyız?


Sahur yemeği zevk ve neşe içinde yenir. Sahur yemeği oruca dayanma gücünü artırır. Böylece oruç ibadetinin daha kolay yerine getirilmesine katkı sağlar. Yemek bitince eller yıkanır, dişler fırçalanır. Oruç için hazırlanılır ve niyet edilir. Oruç tutmak için niyet şarttır. Niyet, akşam ya da sahurda yemek yedikten sonra "Allah rızası için ramazan orucunu tutmaya niyet ettim" diyerek edilir. Mutlaka bu cümleyi söylemek şart değildir. Zihinden geçirmekle de niyet olur. Sahura kalkmak da ayrıca bir niyettir.



İmsak ne demektir?


İmsak: Sözlük anlamı, tutmaktır. Yemek yemenin yasaklandığı, orucun başlama zamanına imsak vakti denir. Sabah şafak sökmeden önceki vakitte imsak vakti denir. İmsak vaktinin başlamasından itibaren orucu bozacak davranışlardan sakınmak gerekir. Orucun vakti akşam gün batıncaya kadar devam eder.



وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ اْلاَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ اْلاَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ اَتِمُّوا الصِّيَامَ اِلَى اللَّيْلِ



Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Fecirde beyaz iplik siyah iplikten ayırdedilinceye kadar yeyin, için. Sonra orucunuzu geceye kadar sürdürün " (el-Bakara, 2/187). Beyaz ve siyah ipliğin görünmesinden maksat, gündüzün aydınlığı ile gecenin karanlığının birbirinden ayrılmasıdır.



Oruca başlama vakti olan imsak, aynı zamanda sabah namazının kılınma vaktinin başlangıcını teşkil eder. Yani oruca başlarken sabah namazının vakti de girmiş bulunur.



İftar ne demektir?


Orucu bozmak, orucu açmak, ramazanda akşam yemeği, oruç bozma vakti. İftarın zıddı, yani oruca başlamak, "imsak" terimiyle ifade edilir. Orucun başlangıç ve sonu Kur'an Kerîm'de şöyle belirlenir:



وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ اْلاَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ اْلاَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ اَتِمُّوا الصِّيَامَ اِلَى اللَّيْلِ



"Fecirde beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için. Sonra orucunuzu geceye kadar devam ettirin" (el-Bakara, 2/187). Ayetteki siyah iplik gece; beyaz iplik ise gündüz anlamında kullanılmıştır. Oruçta gündüzün başlangıcı, İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre, ikinci fecirden (fecr-i sadık) itibarendir. Sona ermesi ise güneşin batmasıdır (et-Taberî, Câmiu'l-Beyân, Mısır 1388/1968, II, 177 vd.)



Bu ayetteki; "Orucu geceye kadar tamamlayınız" ifadesi, iftarın güneş battıktan sonra yapılmasını gerektirir.



Hz. Peygamber, bir ramazan günü yolculuk sırasında güneş batınca, Bilâl (r.a)'e bir şeyler hazırlamasını söylemiş, henüz güneş ışıklarının tam kaybolmadığını gören Hz. Bilâl'in tereddüt etmesi üzerine şöyle buyurmuştur: "Gündüz sona erip, gecenin doğu taraştan girdiğini gördüğümüz zaman oruçlunun iftar vakti gelmiştir" (Buhârî, Savm, 33, 34, 35; Müslim, Sıyâm, 51, 53; Dârimî, Savm, 11).



Hadis-i şeriflerde iftarın acele yapılması, geciktirilmemesi istenmiştir.



قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ َ يَزَالُ النَّاسُ بِخَيْرٍ مَا عَجَّلُوا الْفِطْرَ. فَإنَّ الْيَهُودَ يُؤَخِّرُونَ.فِي الزوائد



" Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "İnsanlar iftarı tacil edip (geciktirmedikleri) müddetçe hayır üzere devam ederler. Öyleyse iftarı tacil edin (ilk vaktinde orucunuzu açın). Çünkü yahudiler, iftarlarını tehir ederler" (İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 17/166.)



Bir Kudsî hadiste şöyle buyurulur: "Kullarımın bana en sevimli olanı, onların iftarda en acele edenidir" (Tirmizî, Savm, 13; Ahmed İbn Hanbel, II, 238, 329).



Enes b. Mâlik (r.a)'ten, Hz. Peygamber'in iftar etmedikçe akşam namazı kılmadıkları, hiç değilse bir yudum su içtikleri rivayet edilmiştir.



Hz. Peygamberden iftar ederken okuduğu bazı dualar nakledilmiştir:



" رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا اِنَّكَ اَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ, اَللَّهُمَّ لَكَ صُمْتُ، وَعَلَى رِزْقِكَ أفْطَرْتُ,"



Anlamı: "Allahım! Senin için oruç tuttum. Sana iman ettim. Sana güvenip dayandım. Rızkınla iftar ettim. Bizden bunu kabul buyur. Şüphesiz Sen, her şeyi işiten ve bilensin"



Başka bir dua şöyledir: َ : ذَهَبَ الظَّمَأُ، وَابْتَلَّتِ الْعُرُوقُ، وَثَبَتَ ا'َجْرُ إِنْ شَاءَ اللّهُ تَعَالَى"



Anlamı: "Susuzluk gitti. Damarlar ıslandı. İnşâallah sevap sâbit oldu" (bk. İbn Mâce, Sıyâm, 48; İbn Kayyim, Zâdü'l-Meâd, II, 52).



Kısaca şöyle de dua edilebilir: " رَبَّنَا اغْفِرْ لِى وَلِوَالِدَىَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ "



Anlamı: "Ey bağışlaması bol olan Allah'ım! Beni, ana-babamı ve bütün müminleri hesap gününde mağfiret et" (bk. İbrâhim Sûresi, 14/41; Tirmizî, Dua, 82).



Hadîs-i şerifte şöyle buyrulmuştur: "Üç kimsenin duası reddolunmaz; Âdil hükümdarın duası, İftar sırasında oruçlunun duası, mazlumun duası, Allahü Teâlâ bu duaları semâya yükseltir, gökyüzünün kapılarını açar ve"izzet ve celâlime yemin olsun ki, bir sure sonra da olsa, sana yardım edeceğim" diye yemin eder" (el-Azîzî, es-Sirâcü'l-Münîr Şerhu'l Câmii's-Sağîr, II, 182; İbn Kayyim el-Cevziyye, Zâdü'l-Meâd, II, 52).



Resulullah (s.a.s) iftar zamanının sevincinden söz ederken şöyle buyurmuştur: "Müminin kendisiyle neşelendiği iki sevinci vardır. Birisi iftar vaktindeki oruç bozma sevinci, diğeri Rabbına kavuştuğu zamanki (orucunun mükâfatı ile) sevincidir" (Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163, 165; Nesaî, Sıyâm, 42; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 232, 273, 516, III, 5).



Bayram Tatili Kaç Gün Olacak?


Ramazan bayramına ilişkin resmi tatil günleri ise henüz netleşmedi. Bayramın ilk günü Salı gününe denk geliyor. Pazartesi günü ise arefe günü ve normalde arefe günleri yarım gün mesai yapılır. Bu nedenle henüz kesin bir açıklama olmamasına rağmen bayramın, hafta sonu ile birleştirilerek 6 güne çıkartılması konuşuluyor. Cumartesi gününden perşembe gününe kadar tatil, takip eden Cuma günü ise mesai olması bekleniyor. Eğer cuma günü de tatile dahil edilirse bu yıl bayramda 9 gün resmi tatil ilan edilme durumu da ihtimallerden biri.













#Ramazan
#Ramazan ne zaman
#2016 Ramazan
#Oruç
#Oruç ne zaman
٪d سنوات قبل