Partisinin Zonguldak, Düzce ve Bolu mitinglerinde halka seslenen Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun hedefinde muhalefet partileri ile Doğan Medya Grubu vardı. Davutoğlu, özellikle Doğan Medya Grubu'nun yaptığı bazı yayınlara yönelik sert açıklamalarda bulundu:
Bir medya grubu, hani '417 el kaosa kalktı' deyip TBMM'ye hakaret eden Doğan Medya var ya şimdi kalkmış, özgürlüklerden bahsediyor. 28 Şubat'ta gelen talimatlara göre, milletin inancıyla savaşan, başörtülülere hakaret eden bu medya var ya bugün çıkmış bir yazıyla Cumhurbaşkanı'na cevap veriyor. Daha önce de bana hitaben bir yazı yazdılar. Buradan kendilerine sesleniyorum, basın özgürlüğüne saygımız sonsuzdur ama herkes yerini yurdunu bilecek.
Doğan Medya Grubu bana da Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesi olayında bir başyazıyla cevap verdi. O gün bütün gece, biz o şehit savcımız için çalışırken, bunlar internet sayfalarında, şehit savcımızın başına dayanan tabancayla silahla resimlerini bastılar, terör teşvikçiliği yaptılar. Gece yarısı kendilerine haber gönderdim, 'yarın gazetede bunu basmayın, şehit savcımızın küçük çocuğu var, annesi, babası, eşi var.'
Bugün (dün) Cumhurbaşkanımıza cevap veren, o gün bana cevap veren o medya, ertesi gün şehit savcımızın o fotoğrafını bastı. Buna Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak değil, bütün basına gece 1'de bu ricada bulunmuş biri olarak değil, bir insan olarak, bir baba olarak, bir kardeş olarak, bir insan olarak isyan ediyorum, ettim, ediyorum.
İşte buradan söylüyorum. Biz, sizin, huzuruna pijamayla çıkacağınız bir Başbakan değiliz. Bize talimat veremezsiniz, bize başyazılarla dizayn veremezsiniz. Biz gücümüzü sizden almadık, biz gücümüzü Allah'tan ve milletten aldık. O eski Türkiye'ydi. Başbakana talimat verdikleri, Başbakanı eşofmanla karşıladıkları eski Türkiye'ydi.
Aynı gazete bugün (dün) de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a cevap verdi. Oturun, gazeteciliğinizi yapın. Basın özgürlüğü içinde bizi eleştirin ama eğer bir şehidimizin aziz hatırasına saygısızlık yaparsanız karşınızda bizi bulursunuz, ne olursa olsun. Eğer Türkiye'de tam da seçimlere giderken, kışkırtıcı yayın yaparsanız bunun karşısında bizim sessiz kalmamız mümkün değil. Herkes hak ettiği muameleyi görür.
Tek bir basın mensubu ya da yayın organı, bizim tarafımızdan kendilerine bir telkin geldiğini iddia edemez ama eğer bir kere 9 aylık başbakanlık döneminde, 'bu şehit savcımızın resmini basmayın' diye ricada bulunmuşsak, o şehit ailenin adına ricada bulunmuşsak siz bunları yapmamışsanız bizi karşınızda bulursunuz.
Başbakan Davutoğlu, 81 ilden gelen gençlik temsilcilerini Çankaya Köşkü'nde kabul etti.
Gençlerin “insan onuru” kavramını temel şiar edinmesini isteyen Davutoğlu, “İnsan onuru etrafında, bütün insanların saygıya, hürmete, ihtirama layık oldukları bilinciyle davranın. Nerede olursa olsun, insan onurunu zedeleyen bir davranış varsa onu zedeleyen davranışı kim yaparsa yapsın ona karşı çıkın, onuru zedelenen kim varsa onun yanında olun. Gerektiğinde o davranışa karşı isyan duygusuyla harekete geçmelerinden daha doğal bir durum yoktur” dedi. Gençlik yıllarından örnekler vererek, dünyanın neresinde olursa olsun haksızlığa karşı seslerini yükselttiklerine vurgu yapan Davutoğlu, gençlerden mutlaka kitap okumalarını istedi. Davutoğlu, “Hiç çekinmeyin, siz özgür ülkenin çocuklarısınız. Sizi sınırlayan hiçbir şey yok. Yanlış bir şey gördüğünüzde sesinizi yükseltmekten hiç çekinmeyin. Dünyanın neresinde olursa olsun birine zulüm yapıldığında mutlaka ayağa kalkın ve tarihi yaşayın” diye konuştu. Gençlerden gönül coğrafyalarını gezmelerini tavsiye eden Başbakan, “Şimdi size de çağrıda bulunuyorum: bütün gönül coğrafyamızı gezin. Balkanları gezin, Orta Doğu'da çatışma olmayan yerleri gezin. Orta Asya'ya gidin, Avrupa'ya gidin. Yurt dışı seyahatleri için bu anlamda gençlere özel bir indirim uygulayalım, Türk Hava Yolları ile de konuşarak. Yurt dışına kültürel ziyaret yapan bütün gençlere özel bir tarife uygulamak için de harekete geçeriz inşallah” dedi.
Davutoğlu, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın, “Bu bombayı koyan bir mesaj veriyor, biz bu mesajı aldık, seni başkan yaptırmayız" sözlerini hatırlatarak, “Yani Cumhurbaşkanımızın veya hükümetin, bizlerin bu saldırıların arkasında olduğunu ima ediyor. Bu müfteriye ben buradan sesleniyorum. Bu provokasyonları kim yaptıysa bunun karşısında dimdik AK Parti olarak duracağız; ama sen, Ağrı'da, Van'da, Siirt'te bizim milletvekili adaylarımıza yapılan saldırılara niye sessiz kaldın? Kardeşin dağda ne arıyor? Bir kez daha söylüyorum, HDP'liler duysun, onun ortakları CHP, MHP de duysun: Bir ayağı dağda, bir ayağı ovada siyaset olmaz. Terörle siyaset yan yana olmaz. Daha önce de 'muhtar yaptırmayız' dediler. Bu senin haddine değil. Kimin hangi makama geleceğine millet karar verir" dedi.
Davutoğlu, “Bakıyorsunuz şimdi yeni bir figür olarak HDP'ye sahip çıkmaya başlıyorlar, güya yeni. Sanki Demirtaş'ın arkasındaki Kandil, şimdi onları destekleyen Pensilvanya yokmuş gibi bir anda demokrasi havarisi kesildiler. Bu medya organları da onların arkasında. Aslında hepsinin arkasında bir başka üst akıl var. Bu üst akıl ister ki Türkiye tekrar onlara muhtaç olsun, ister ki Türkiye'nin başı eğik olsun, ister ki biz IMF kapısında bekleyelim, ister ki Mısır'da olduğu gibi seçilmiş başbakanlar, cumhurbaşkanları mahkeme kapılarına ya dönemin başbakanı diye darbe teşebbüslerine uğrasınlar. Be ey gafiller, biz, milletten güç almışız, biz tehditten korkar mıyız!" dedi.
