|

İslam'da kültür

Son günlerde hoşgörü kelimesine o kadar sık maruz kaldık ki, zihinlerde kelimeye dair anlam aşınması yaşandı. Peki konuşula konuşula anlamından olmuş Batı tandanslı bu kelime aslında ne anlatıyor ve anlattıkları İslam'ın değerleriyle ne kadar örtüşüyor?

Yeni Şafak
09:00 - 11/06/2018 Pazartesi
Güncelleme: 10:01 - 11/06/2018 Pazartesi
Yeni Şafak
Günümüzde hoşgörü gibi yüzeysel ve İslam'ın derinliğine yakışmayan kelimelere değil, birlikte yaşama kültürüne ihtiyacımız bulunmaktadır.​
Günümüzde hoşgörü gibi yüzeysel ve İslam'ın derinliğine yakışmayan kelimelere değil, birlikte yaşama kültürüne ihtiyacımız bulunmaktadır.​
Hoşgörü kelime anlamı olarak hoş görmek fiilinden gelmektedir. Hoşgörü kelimesinin birebir karşılığı müsamaha olup göz yumma, görmezlikten gelme anlamı taşımaktadır.[1] Yani kendine aykırı gelse de her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiğince hoş görme durumu. Normal hayatta, sokakta, evde, işyerinde sürekli bir insani değeri ön plana çıkarmak için kullandığımız, sıklıkla da İslam'a referans gösterilen hoşgörü kelimesi aslında o kadar da masum bir kelime olmayıp sığ ve bencil bir anlama sahiptir.


Birlikte yaşama kültürü

İslam'daki temel anlayış ise hoşgörü kelimesinin tam tersine, farklı kültür ve inançtaki insanlarla birlikte yaşama kültürünü gerektirir. Mevlana'nın da dediği gibi, "Ne olursan ol, yine gel" sözü farklı olana müsamaha değil, farklı olanı kendisiyle eşit görüp değer verme anlamına ifade eder. Aksi olsaydı, görmezlikten geldiği kişiyi kendi yanına, sofrasına, kültürüne davet etmezdi.

Sadece onların kendisinden uzakta yaşamalarını “hoşgörmesi" yeterli olurdu ki bu İslam'daki evrensellik ve tüm insanlığı kapsayıcılık özeliklerine ters düşmektedir. Bu noktada İslam, hoşgörüden çok birlikte yaşama kültürüne vurgu yapmaktadır.

Diğer bir şekilde, İslam'da adalet anlayışının bir parçası olan “kul hakkı" ele alındığında hoşgörü kelimesinin aslında İslam'la bağdaşmadığı görülür. Kul hakkı Allah'ın karışmadığı, insanların birbirlerine karşı olan haklarıdır ve buradaki kul kavramı insan olup Müslüman ve diğer inanç ayrımı gözetmeden helalleşmeyi gerektirmektedir. İslam sadece gayrimüslimlere hoşgörülü olup görmezlikten gelseydi, onların haklarını da Müslümanlarla eşit değerde görüp koruma altına almazdı.

Bir davranış alışkanlık haline gelmişse, o davranışa bilincin katılması azalmış demektir, bütünüyle yok olmamışsa eğer. Bu sebepledir ki hoşgörü kelimesini ağzından düşürmeyenler farklı olanı sürekli hoşgördüğünü, göz yumduğunu dile getirerek enaniyetlerini ortaya koymaktalar. İslam'daki sevgi, komşuluk, birlikte yaşama kültürü ve değerlere ters düşerek İslam'ın yasakladığı kibire kapılmakta hem de farklı olanda nefret tohumları ekmektedirler. Bu bağlamda, Batı tandanslı kavramların İslami kavramları ikame edebileceğine inanmak ise fazlasıyla iyi niyetli(!) bir tutumdur. İslamın kavramları zaten evrensel değerlerle mündemiç olup başka bir tanım ya da kavram hazinesine kesinlikle muhtaç değildir.

#İslam
#Hoşgörü
#Birliktelik
6 yıl önce