|

Şike yapmasınlar diye Kur'an'a el bastırdılar

Bu yıl 654.'sü düzenlenecek olan Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri unutulmaz müsabakalara sahne oldu. Sarayiçi'nde zaman zaman da ilginç, üzücü veya komik olaylar yaşandı. Dilerseniz Kırkpınar'ın alternatif tarihine göz atalım…

Yeni Şafak ve
14:07 - 22/07/2015 Çarşamba
Güncelleme: 15:06 - 22/07/2015 Çarşamba
Yeni Şafak

Cumhuriyet döneminde Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde yaşanan ve o dönem ses getiren olaylardan bazıları şöyle



'Efsane' desteye güreşmek isteyince

Artık dünya ve olimpiyat şampiyonu milli sporcular doğrudan başpehlivanlıkta başlayabiliyorlar lakin eskiden durum farklıydı. 1959 yılında, o zamana kadar 3 dünya, 1 olimpiyat şampiyonluğu bulunan efsane güreşçi Mustafa Dağıstanlı Kırkpınar'da güreşmek istedi. Hakemler bu dev pehlivanı büyük ortaya almak istediler, o ise 'Ben yeniyim desteye soyunayım' dedi, sonunda küçük ortada karar kılındı. Dağıstanlı daha sonra Kırkpınar'ın önemli başpehlivanlarından biri olacak olan Malkaralı Fehmi Özkan'a yenilerek elendi.


52 kiloda milli takımda güreşen Ali Yücel ise Dağıstanlı kadar şanslı değildi. Milli sporcu Kırkpınar'a alınmadı. Gerekçe olarak Yücel'in 1953'te gittiği İsveç'te hırsızlık olayına karışması gösterildi.



Kendi güreşini bırakıp kardeşine koştu

1960 yılında başpehlivanlık için iddialı iki ismin kapışmasında Samsunlu İbrahim Karabacak, Balıkesirli Mehmet Ali Yağcı'yı altına alıp 'kaz kanadı' ararken, aynı anda başaltı finalini yapan İzzet Yağcı kendi müsabakasını bırakarak kardeşine faul yaptığı gerekçesiyle Karabacak'ın üste yürüdü. Arbede sonunda İzzet Yağcı'nın diskalifiye edilmemesine sinirlenen Karabacak Kırkpınar'da bir daha güreşmeme kararı aldı. Oysa ki 1961'de de güreşlere katılsa ve birinci olsa altın kemeri üst üste üç yıl kazanmış olacaktı. Karabacak tüm ısrarlara rağmen 1961'de çayıra çıkmadı.



Pes mi bez mi?

1962'de başpehlivanlık yarı final müsabakasında 'Kara' Ali Çelik, Ordulu Mustafa Bük'ü altına almışken birden kalktı ve galibiyet temennası çaktı çünkü rakibi pes etmişti. Oysa Bük “Ben pes demedim, bez dedim" diyerek o an hakemden gözlerini silmek için bez istediğini ifade etti. Hakem heyeti Kara Ali'ye hak verince buna sinirlenen Ordulu meydan hakemini dövdü.



Yenişemeyene ceza!

Aynı yıl başpehlivanlık finali Mehmet Ali Yağcı ve Kara Ali (Üstte) arasında gerçekleşti. İki büyük pehlivan bir türlü yenişemezken, iki pehlivana sık sık 'güreşi uzatmayın' uyarısı yapan hakem heyeti eşitlik bozulmayınca '1962 yılında başpehlivanlığa layık güreşçi yoktur' anonsu yaptırdı.


Kader, Kara Ali ve Mehmet Ali Yağcı'yı 1963'te bu kez yarı finalde karşı karşıya getirdi. İki sporcu yine yenişemedi, hakem heyeti tartışmalı bir kararla yine diskalifiye kararı verdi. Hal böyle olunca diğer yarı final müsabakasında Vizeli Şaban Filiz'i yenen Adapazarlı Sezai Kanmaz başpehlivan oldu. Bir gözü görmeyen, ince yapılı bir pehlivan olan Kanmaz böylece büyük bir başarıya imza attı.



Tüm şehirde kispet aradılar

1964'te Mehmet Ali Yağcı ve Şaban Filiz uzun süre yenişemediler ve organizasyon tarihinde ilk kez final pazartesi gününe ertelendi. İki sporcu pazartesi sabahı meydana geldiler ancak Filiz'in kispeti yırtıldı. Kurallar gereği Filiz'in yenik sayılması gerekirken centilmenliğiyle bilinen Mehmet Ali Yağcı rakibinin yeni bir kispet bulması için zaman tanıdı. Lakin dev cüsseli Şaban Filiz'e ne Sarayiçi'nde ne de Edirne'de uygun bir kispet bulunabildi. Vizeli sporcu sonunda Tercüman gazetesinin o yıl pehlivanlara ödül olarak dağıttığı kispetlerden birini giyip çayıra çıksa da Yağcı'ya yenilmekten kurtulamadı.



Hakemler pehlivana para verdi

1965 yılında hakem heyeti, başpehlivanlık kategorisinin en yaşlı sporcusu Düzceli Rahmi Keskin'e, güreşmemesi için 100 lira teklif etti. Keskin de bu teklifi kabul edip güreşlerden çekildi. Hakem heyeti bir yıl sonra aynı sporcuyu güreşlere kabul etti!



Sahayı sedyede terk etti ama kazandı

Aynı yıl Mehmet Ali Yağcı çeyrek finalde Şaban Filiz'i üç dakikada yendi. Lakin Balıkesirli sporcunun yasak olan 'gerdanlama' oyununu tatbik ettiğini düşünen hakem heyeti Yağcı'yı diskalifiye etti, sahayı sedyeyle terk eden Şaban Filiz galip sayıldı. Mehmet Ali Yağcı kendisine haksızlık yapıldığı gerekçesiyle bir daha Kırkpınar'da güreşmeme kararı alsa da ısrarlar sonucu bir yıl sonra yeniden Edirne'ye geldi. Yağcı, Ordulu Mustafa ile yaptığı finalde rakibinin kendisini boğmasına 'devam' diyen hakemlere kızarak müsabakayı bıraktı ve bir daha Edirne'de çayıra çıkmadı.



Güreşmek istedi, çayırdan atıldı

1966 yılında, 55 yaşında yedi çocuk babası İzmirli Mehmet Ali Ezgi büyük ortada güreşmek istedi. Hakem heyeti kendisini çekilmesi için ikna edemeyince devreye polisler girdi ve zorla çayırdan çıkarıldı.


Yine 1966'da başpehlivanlık kategorisinde bir türlü bitmeyen iki müsabakada pehlivanlar diskalifiye edildi.



Altın kemer bilezik oldu

Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nde üç kez üst üste (66-67-68) başpehlivan olarak altın kemerin ebedi sahibi olan Ordulu Mustafa Bük bu değerli emanete sahip çıkamadı. Bir dönem maddi sıkıntıya düşen sporcu, Tercüman Gazetesi'nden Ali Gümüş'e yaptığı açıklamada, kemeri rehin bıraktığını açıkladı. Yine Tercüman'ın haberine göre kemer daha sonra Kapalıçarşı'da eritildi, yüzük ve bilezik oldu.



Er meydanında cinayet

1969 yılında başpehlivanlık kategorisi sporcularından Ayhan İnce, saha içinde 63 yaşındaki bir adam tarafından vuruldu. Aynı zamanda bir polis olan İnce'nin kan davasına kurban gittiği öne sürüldü.



Pes doğrusu!

1973'te başpehlivanlığı kazanan Ordulu Davut Yılmaz, inanılmaz bir performans sergiledi. 1.75 metre uzunluğunda ve 100 kilogram ağırlığındaki Ordulu pehlivan tüm rakiplerini pes ettirerek altın kemer aldı.



Yarım kalan Kırkpınar

13-15 Haziran 1975 tarihleri arasında yapılması planlanan güreşler, 14 Haziran'da pehlivanlar ve belediye arasındaki anlaşmazlık nedeniyle iptal oldu. Pehlivanlar deste, küçük orta ve büyük orta için 500'er, başaltı için 1000, başpehlivanlar için 1500'er TL yolluk istedi. Buna karşın belediye başpehlivanlara 1000'er, başaltına 750'şer TL verebileceğini, alt boylar için bir önceki yılın aynısı ücret uygulanacağını açıkladı. Ancak üst kategori pehlivanları sadece kendileri için hak talep etmediklerini belirtip bu teklifi kabul etmediler ve güreşler iptal oldu. Pehlivanlardan Göçmen Recep ve cazgır Osman Filiz'e hayat boyu, başpehlivanlardan 'Kara' Ali Çelik, Fehmi Özkan, Süleyman Akbayır ve 'Arap' Mustafa Yıldız'a 3'er yıl, Osman Şener ve Mehmet Gacaroğlu'na birer yıl ceza verildi.



150 tavuk, 2 teneke bal, 60 kilo tereyağı

1980'de başpehlivanlığı Muğlalı Mehmet Güçlü kazandı. Daha önce serbest güreş milli takımında yer alan Güçlü, minderden gelip başpehlivan olan ilk isim olarak tarihe geçerken bir devri de açmış oldu. Finalde Güçlü'ye yenilen Bandırmalı Sabri Acar, yediği yemekten zehirlendiğini ve bunun finaldeki performansına etki ettiğini söyleyerek, “Müsabakalara hazırlanırken 150 tavuk, 2 teneke bal, 60 kilo da tereyağı yemiştim. Ama final öncesi yediğim yemekten zehirlendiğim için şampiyonluktan oldum" dedi. Bir istatistik daha: Ağa Kemal Pul misafirlerine 60 kasa rakı, 84 kilo sigara, 20 kazan yemek ikram etti. Yemekler için 80 kuzu kesildi.



Kırkpınar'da ilk puanlama

Güreşlerde ilk kez puanlama sistemi 1983'te yürürlüğü girdi. O yıl 1 saatlik normal sürede yenişemeyen pehlivanlardan 15 dakikalık uzatma bölümünde daha fazla puan alanı galip ilan edildi.



Kur'an'a el basın!

1986'da başpehlivanlara şike yapmamaları için Kur'an'a el bastırıldı. Başpehlivan İbrahim Gümüş'ün altın kemerini bizzat Başbakan Turgut Özal taktı. Özal'ın gelişi Kırkpınar tarihinde bir dönüm noktasıdır. Sarayiçi, Özal'ın talimatlarıyla yenilenmiş, pehlivanların gelirlerinde ciddi artış oldu.


#Yağlı Güreş
#Kırkpınar Tarihi
#Kırkpınar'daki ilginç olaylar
#Mehmet Ali Yağcı
#Kara Ali Çelik
#Ordulu Mustafa Bük
#Sezai Kanmaz
9 yıl önce