2012 yılında bölgede yaşanan münferit bir olayın ardından, Myanmar'da başlayan Müslüman avı neticesinde yüzlerce Müslüman öldürüldü, kadınlara tecavüz edildi ve onlarca köy yakıldı. Rohingya Müslümanlarını vatandaş kabul etmeyen Myanmar hükümeti, o günden bu yana bölgedeki 1.3 milyon Müslüman'ı insanlık onuruna yakışmayacak şartlar altında yaşamak zorunda bırakıyor. Hükümetin baskıcı politikalarla göçe zorladığı binlerce kişiyse ya açık denizlerde kayboluyor ya da sığındıkları ülkelerde mülteci statüsüne dahi kavuşamadan hastalık ve açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Yıllarca milliyetçi Budistlerden gelen saldırılar nedeniyle sistematik olarak başka ülkelere göçe zorlanan Arakanlı Müslümanlar, baskıların arttığı 2012 yılından bu yana güvensiz botlarla ülkeden kaçmaya çalışıyor. Geçtiğimiz yıl Tayland ve Malezya'ya göç etmek isteyen 53 bin kişinin 540'ının bu yolculuklar sırasında hayatını kaybettiği biliniyor. Uluslararası Göç Örgütünden yapılan açıklamalara göre ise, Hint Okyanusu ve Adaman Denizi açıklarında seyreden insan kaçakçılığı teknelerinde yaklaşık 8 bin mülteci daha bulunuyor.
Deniz ortasında terk edilen göçmenlerin dramı, uluslararası toplumun dikkatini yeniden bu konuya çekerken, Türkiye'nin Arakanlı Müslümanlara yönelik yardım faaliyetleri için 1 milyon dolar ayırdığı bildiriliyor. Bölgeye yardım elini ilk uzatan ülkelerden biri olan Türkiye, ilgili kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla koordinasyon halinde binlerce Arakanlı Müslüman için çalışmaya devam ediyor. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Türkiye'nin yardımlarını hem Myanmar'da hem de sığındıkları diğer ülkelerde yaşam savaşı veren Arakan'lı Müslümanlar'a ulaştırıyor. Kızılay Vakfı, Diyanet Vakfı ve İHH İnsani Yardım Vakfı ise Türkiye'den bölgeye ulaşan ve oldukça etkin bir şekilde çalışan sivil toplum kuruluşları arasında yer alıyor.
