“Küresel düzeyde önemli sınamalarla karşılaştığımız bu dönemde, gündemin baş sırasına güvenlik sorunu yerleşmiştir” diyen Şentop, güvenlik sorunun en başında da gıda ve enerji güvenliği boyutunun geldiğini söyledi. Salgın sürecinin, küresel düzeydeki bazı önemli emtiaların üretimi ve lojistiğinin kesintiye uğramasına neden olduğunu vurgulayan Meclis Başkanı Şentop, dolayısıyla, bunun küresel düzeyde ne derece olumsuz sonuçlar doğurabileceğinin bizzat tecrübe edildiğini ifade etti.
‘TAHILIN YANI SIRA GÜBRELERİN DE İTHAL EDİLEBİLMESİNİ GARANTİ ALTINA ALDIK’
Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaşın da gıda ve enerji güvenliğinin en az askerî güvenlik kadar önemli olduğunu bir kez daha herkese hatırlattığını kaydeden Şentop, şöyle devam etti:
“Özellikle, her iki ülkeye son derece bağımlı olan ve hele de hâlihazırda açlık kriziyle boğuşan milyonları ciddi bir tehditle karşı karşıya bıraktı ve gıda güvensizliğini daha da şiddetlendirdi. Başta az gelişmiş ülkeler olmak üzere dünyanın birçok ülkesi için bu bölgeden gelecek tahılın hayati önem taşıdığını biliyoruz. Bu nedenle acil olarak çözülmesi gereken bu sorun karşısında, Türkiye olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın üstün gayretleriyle, BM ve diğer uluslararası ortaklarımızın da destekleriyle Rusya ve Ukrayna’nın da makul yaklaşımıyla elimizden geleni yapmaya çalıştık. Bunun sonucunda ortaya çıkan anlaşma sayesinde tahıl ve ilgili gıda ürünlerinin yanı sıra gübrelerin de ithal edilebilmesini garanti altına aldık.”
Türkiye’nin, tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması projesinin en önemli bileşenlerinden biri olarak Orta Koridor Girişimini de kararlılıkla sürdürdüğünü ifade eden Şentop, bu çerçevede ulaştırma konusundaki yatırımlarla Çin ile İngiltere arasında tren yolu ulaşımının mümkün kılınacağını belirterek, “Bu sayede küresel tedarik zincirinin kesintisiz işlemesine de önemli bir katkı sunuyoruz” dedi.
Enerji güvenliği meselesinin de, acilen çözülmesi gereken başka bir konu olarak karşımıza çıktığına dikkat çeken Meclis Başkanı Şentop, “Şiddetli bir şekilde devam etmekte olan bu savaşın, enerji arz güvenliği için yarattığı tehdit ve enerji fiyatlarındaki çalkantılar, salgın nedeniyle zaten bozulan küresel ekonomi üzerinde doğrudan olumsuz etkiler yaratıyor. Sonuç olarak, enerji kaynakları ve güzergâh çeşitlendirilmesinin önemi doğal olarak artmıştır. Yenilenebilir kaynakların kullanımının teşvik edilmesi, şüphesiz enerji güvenliğinin sağlanması için önemli stratejilerden biridir. Ancak bu geçiş, ulusal, bölgesel ve küresel düzeylerde daha iyi planlama, koordinasyon ve yönetişim gerektirmektedir” değerlendirmesinde bulundu.