|

Bizim köyün ahvali

Günümüz dünyasında en çok kullanılan ifadelerden biri de dünyanın artık bir köy olduğu ifadesi ve bu ifadenin temelini oluşturduğu küreselleşme söylemidir. Dünya; gelişen teknoloji ve imkanlar sayesinde artık bir köy halini almıştır ve insanoğlu dilediği zaman dilediği bilgiye ve mekana kolaylıkla ulaşabilme imkan ve kabiliyetine sahiptir.

00:00 - 20/09/2022 Salı
Güncelleme: 17:18 - 19/09/2022 Pazartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
İrfan Tatlı
Siyaset Bilimci - Araştırmacı – İHH / İnsan Hakları ve Hukuk Birimi

Günümüz dünyasında en çok kullanılan ifadelerden biri de dünyanın artık bir köy olduğu ifadesi ve bu ifadenin temelini oluşturduğu küreselleşme söylemidir. Dünya; gelişen teknoloji ve imkanlar sayesinde artık bir köy halini almıştır ve insanoğlu dilediği zaman dilediği bilgiye ve mekana kolaylıkla ulaşabilme imkan ve kabiliyetine sahiptir. Dünyanın bir ucunda yaşanan gelişmelerin tüm insanlığın ortak bilgi havuzuna taşındığı bu dönemde, Pakistan’da yaşanan sel felaketi ile Venezuela’da yaşanan yüksek enflasyon ve protestolar, Çad’da gerçekleşen darbe ile Gazze’ye yönelik saldırılar, Çin’in Sincan bölgesinde işlediği soykırım suçu ile Suriyeli mültecilerin göç dalgası ‘‘çağdaş’’ meseleler olarak tüm insanlığın şahitliğinde meydana gelmektedir.

İNSAN NİSYAN İLE MALULDÜR

Savaş ve çatışmalardan göç dalgalarına, iklim krizlerinden radikalleşmeye kadar geniş bir spektrumda gerçekleşen bu krizlerin tüm yerküre ölçeğinde deneyimlendiği bir dönemde, insanlığın bu krizler karşısındaki duyarsızlığı ise tarih boyunca görülmemiş bir düzeye ulaşmıştır. Şüphesiz ki insanlık tarihi boyunca benzer meselelerin birbirlerine yakın dönemlerde cereyan etmiş olma ihtimalleri vardır. Ancak, insanlığın bu denli büyük bir bölümünün bu kadar zulüm ve adaletsizliğe şahit olmasına rağmen bu denli duyarsız kalabildiği başka bir dönem olmamıştır.

Bireyin insanlık adı verilen o büyük topluluğa ait olduğu, yerel bağlılığın yerini evrensel bağlılığın alması gerektiği ve evrensel değerlerin benimsenmesinin gerekliliğini savunan kozmopolitanizm ve benzeri görüşler ortaya çıkmış olsa da birçok felsefi düşünce gibi bu düşünceler de bir ütopya olarak kalmıştır ve görünen o ki öyle kalmaya da devam edecektir.

Zira, insanlık yaşanan tüm acılara, adaletsizliklere ve zulümlere her gün şahit olmasına rağmen müthiş bir duyarsızlık içerisindedir. Oysa ki, Martin Luther King Jr’ın ifadesiyle “Bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalete tehdittir.” Ancak, yaşanan adaletsizlik ve zulüm, açlık ve krizler için çözüm yolları üretebilecek, yeni tahayyüller ortaya koyabilecek ve öneriler sunabilecek duyarlılıktan yoksun olan uluslararası düzen ve bu düzenin temsilcileri, etkileri altında tuttukları kitleleri de bilinçli ve sistematik bir şekilde yaşanan olaylara karşı duyarsızlaştırmaktadır. Fıtratında yer alan ve kültürümüzde ‘‘İnsan nisyan ile maluldür’’ şeklinde ifade edilen bir gerçeklik olan unutabilme yeteneğine sahip olan insanoğlu ise hatırlamak istemediği ya da kendi konfor alanını daraltabilecek her türlü bilgiyi kolayca yok sayabilmektedir.

KIYAMETİN TAM ORTASI

Duyarlılık da birçok duygu ve davranış gibi sınırlı bir kapasitedir ve toplumlar içerisinde bulundukları zamana göre belirli konulara belirli zamanlarda duyarlı kalabilmektedirler. Bu durumun farkında olan egemen güçler tarafından medya ve benzeri araçlarla, yaşanan krizler karşısında farklı gündemlerle uyuşturulan bu kitleler; yeryüzünde yaşanan adaletsizliklere, zulümlere, trajedilere karşı sistemli olarak hızla değiştirilen gündemler sebebiyle bir olayı sindiremeden bir diğeri ile yüzleştirilmektedirler. Bu durum, kitlelerin zamanla duyarsızlaşmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Yaşanan en trajik olayların dahi iki gün üst üste gündem yapılmadığı bir ortamda en kötü gelişmelere dahi beklenen refleksi ve tepkiyi gösteremeyen kitleler, egemen gücün söyledikleri ile yetinmeyi tercih ederek gelişmeler karşısında o doğrultuda hareket etme kolaylığını seçmektedir. Kısacası, insanın fıtratında yer alan unutma refleksini nasıl yöneteceklerini çok iyi bilen egemen güçler, bu doğal refleksi kullanarak yaşanan trajediler karşısında muazzam bir toplumsal unutkanlık ve duyarsızlık oluşturabilmeyi başarmaktadırlar. Görünüşte tüm insanlık için ve evrensel değerler için mücadele ettiklerini söyleyen bu egemen güçler aslında bir çıkar çatışması içerisinde milyonlarca insanı umursamadan hareket etmektedirler. Ancak gerçek tam da Eric Hoffer’ın söylediği gibidir. “Dünyadaki bütün kötülükler, birilerinin başkalarının iyiliği için hareket etme hakkını kendinde görmesiyle başlar.’’ Bu distopik ortam içerisinde gerçekten duyarlı olan insanlar ise yılanın kendilerine dokunmadığı sürece yaşayabileceği savının arkasına sığınmadan var güçleriyle seslerini duyurmaya çalışmaktadırlar.

Son dönemde insanlığın yaşadığı gelişmelerin trajik boyutları ve bununla doğru orantılı olarak insanoğlunun unutkanlığı ve duyarsızlığı bazı kesimleri cesaretlendirecek ve yeni trajedilere kapı açacaktır. Modern toplumlar, içerisinde bulundukları kıyametten bihaber şekilde kıyametin kopması için büyük depremler, fırtınalar beklemektedir. Ancak, insanlık değerleri bakımından insanoğlu tam da bir kıyametin içerisindedir.

#küreselleşme
#Martin Luther King
#Eric Hoffer
2 yıl önce