|

Güçlü Türkiye güçlü Türk Dünyası

Kabul etmemiz gereken tek bir gerçek var: Türk dünyasının güçlü olması ve bir olması için askeri, siyasi ve ekonomik bakımdan güçlü olan bir Türkiye’ye ihtiyaç duyulmaktadır. Bugün ülke içinde ve dışında çeşitli sorunlarla Türkiye’nin gelişmesi engellenmek istenmektedir. Bu aslında Türk birliğinin önlenmesi projesinin de bir parçasıdır. Güçlü Türkiye güçlü Türk Dünyası demektir.

00:00 - 18/11/2021 Perşembe
Güncelleme: 02:12 - 18/11/2021 Perşembe
Yeni Şafak
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
Dr. Elnur İsmayıl

BİLGESAM Başkanı, Akademisyen, Dış Politika ve Güvenlik Araştırmacısı

İstanbul’da gerçekleşen “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Keneşi” toplantısı sekizinci zirve bildirisinin yayınlanmasıyla son buldu. Zirve bildirisinde Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Keneşi’nin adının “Türk Devletleri Teşkilatı” olarak değiştirilmesi, kurumun tarihinde önemli bir aşama olarak değerlendirilebilir. Toplantı vesilesiyle 2020 yılında Kazak Elbaşı Nazarbayev’in isim değişikliği önerisi ve Nisan 2021’de Sayın Erdoğan’ın işaret ettiği önemli değişiklikler gerçekleşmiş oldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında düzenlenen toplantıya Birleşmiş Milletler üyesi olan tüm Türk devletleri (Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan) ilk defa cumhurbaşkanları düzeyinde katılım gösterdiler. Uzun bir süredir kendi ülkesini Türk dünyasına ve kültürüne dahil etmek isteyen Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın katılımı da büyük önem taşımaktaydı.


TÜRKMENİSTAN’DAN ŞAŞIRTAN HAMLE

2009 yılında Nahçıvan’da; Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan arasında imzalanan “Nahçıvan Anlaşması” ile kurulan uluslararası örgütün isminin değiştirilmesi sembolik anlam taşımanın ötesinde son derece önemlidir. Kurulduğunda “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi” olarak yola çıkmış bir kurum, bugün uluslararası sistemde birçok küresel ve bölgesel aktörün ilgilendiği en zor jeo-stratejik coğrafyalardan birinde bulunmasına rağmen teşkilata dönüşebildi. Sovyetler’in yıkılmasından sonra, bağımsızlıklarının 30. yılını kutladıkları bir dönemde Türk cumhuriyetlerinin böyle bir birlikteliğe önem vermeleri büyük anlam ifade etmektedir.

Bugün baktığımızda örgüte üye olan Kazakistan ve Kırgızistan, Orta Asya’da bulunan ve Rusya güdümünde kurulmuş askeri, siyasi ve ekonomik bölgesel örgütlere de üyedir. 1995 yılında aldığı “tarafsızlık” statüsü kararıyla herhangi bir örgüte üye olmayan Türkmenistan’ın uzun süre sürdürdüğü “kendisini tecrit” politikasından vazgeçerek gözlemci olarak Türk Devletleri Teşkilatı’na katılması ise politik-ekonomik olarak gelişmesi için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

KIBRIS TÜRKLERİNE AÇIK DESTEK

Toplantıda sadece kurum isminin değiştirilmesi ile yetinilmedi. Örgüt olabilmek aynı zamanda Türk dünyasının çıkarlarının ve değerlerinin bölgesel ve uluslararası sistemde desteklenmesi; Türk dünyasında bir iş birliğinin ve eşgüdümün sağlanması demektir.

Kazak Elbaşı Nazarbayev’in “Türk Dünyası 2040 Vizyonu” belgesi ve 2022-2026 yıllarını kapsayacak “Türk Devletleri Teşkilatı Stratejik Yol Haritası” teşkilatın gelecek dönem faaliyetlerini koordineli sürdürebilmeleri için önemli belgelerdir.

Zirve bildirisinde Türk dünyası ülkelerinin “Kıbrıs Türkleri” ile dayanışma içerisinde olduklarını ifade etmeleri, Kıbrıs sorununa ilişkin uluslararası hukuk ilkelerine dayalı adil bir çözümden yana olduklarının vurgulanması da önemlidir. Teşkilatın gelecek dönem faaliyetlerinde Kıbrıs Türklerinin de temsil olunması önemli bir karar sayılabilir.

ZENGEZUR KORİDORU VURGUSU

Alınan siyasi kararların gölgesinde kalmış gibi gözükse de, üye devletler arasında ekonomik alanda iş birliğinin geliştirilmesi önemlidir. Bu anlamda, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov’un iş birliği teşviki ve diyalog amacıyla Güney Kafkasya - Orta Asya Platformu önerisi de ilerleyen dönemlerde gerçekleştirilmesi gereken önemli bir projedir. Ayrıca, Kazakistan’ın Hazar geçişli Uluslararası Doğu-Batı Orta Koridoru ve Türkistan’da Türk devletleri için kurulacak olan TURANSEZ özel ekonomik bölgesinin faaliyete geçmesi de ekonomik iş birliği yolunda önemli bir adımdır. Zirve bildirisinde Zengezur Koridoru sorununa da vurgu yapılarak, bölgesel, ekonomik ve ulaşım projelerinin gerçekleşmesine hizmet edecek bu koridorun açılması için üye devletlerin Azerbaycan’ın çabalarını desteklemesi gerektiği önerisi de anlam ifade etmektedir.

TÜM TEHDİTLERE KARŞI İŞ BİRLİĞİ

Bugün Türk Dünyası’nın karşılaştığı en büyük sorunlardan biri de devlet ve devlet dışı aktörlerin çok boyutlu terör saldırılarıyla yüzleşmesidir. Bu kapsamda üye devletlerin ortak çıkarlarına ilişkin küresel ve bölgesel güvenlik meselelerinde teşkilat bünyesinde güvenlik sorunlarıyla ilgili istişarelerin sürdürülmesi kararının alınması da önemlidir. Bildiride ayrıca, Türk dünyasını ilgilendiren Azerbaycan-Ermenistan ve Kırgızistan-Tacikistan arasındaki sorunların çözümüne değinilmesi ve sorunların barışçıl yollardan çözülmesi vurgusu da aynı coğrafyada bulunan Türk devletlerinin uyum içinde aldıkları kararın önemini göstermektedir.

Bugüne kadar Keneş’te alınmış kararlar belki Türk dünyasındaki sorunları tam çözememiş olabilir. Fakat bundan sonra tüm üye devletlere, Türk dünyasının sorunlarının çözümü için daha fazla sorumluluk düşmektedir. Soykırıma maruz bırakılan Uygur Türklerinin haklarının korunması gibi Kıbrıs Türklerinin de sesi olmak gerekmektedir.

YAŞASIN TÜRK BİRLİKTELİĞİ

Türk devletlerinin birliği, Soğuk Savaş öncesinde olduğu gibi sonrasında da Türk dünyasının birleşmesini isteyen birçok ismin hayaliydi. Bugün sınırlar birleşmemiş olabilir, ama yaşadığımız dünyanın şartlarında birliktelik sadece sınırların birleşmesiyle olmuyor. Güçlü bir birlik ve beraberlik; gönül birlikteliği, ortak karar verme iradesi ve sorunları tek ses olarak çözebilme kabiliyetini ortaya koymaktan geçiyor. Gelinen noktada Türk devletleri, kendi iradeleriyle, böyle bir teşkilat kurmaya onay verdiklerini tüm dünyaya gösterdiler.

Yaklaşık 172 milyonluk bir nüfusa sahip ve 4 milyon kilometre kareye yayılmış bir Türk Devletleri Teşkilatı aynı zamanda başarılı faaliyetleriyle diğer Türk topraklarının gelişmesini de cesaretlendirecektir.

Kabul etmemiz gereken tek bir gerçek var: Türk Dünyası’nın güçlü olması ve bir olması için askeri, siyasi ve ekonomik bakımdan güçlü olan bir Türkiye’ye ihtiyaç duyulmaktadır. Bugün ülke içinde ve dışında çeşitli sorunlarla Türkiye’nin gelişmesi engellenmek istenmektedir. Bu da aslında Türk birliğinin önlenmesi projesinin de bir parçasıdır. Güçlü Türkiye güçlü Türk dünyası demektir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük hayallerinden biri gerçekleşiyor. 21.yüzyılın “Türk Yüzyılı” olacak söylemi birileri için ırkçı bir anlam ifade etse de, benim için küresel anlamda hakkın ve adaletin sağlandığı, mazlum milletlerin zulüm görmeyeceği, Batının emperyal politikalarının yok olacağı bir yüzyıl demektir. Türk birlikteliği barışın sembolüdür.

#Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Keneşi
#İstanbul
#Recep Tayyip Erdoğan
#Azerbaycan
#Kazakistan
#Türkmenistan
#Özbekistan
#Kırgızistan
2 yıl önce