|

Libya’da demokrasi isteyen tek devlet Türkiye

Libya üzerindeki ekonomik, siyasi ve enerji alanındaki çıkarlarını maksimize etmeye çalışan küresel güçler Libya’da bütünleştirici bir demokrasinin inşa edilmesini istememektedirler. Dayattıkları son seçim programı da bunu açıkça göstermektedir. Libya’nın önde gelen politikacılarının da ifade ettiği üzere; bölgedeki demokratik gelişimi ve diyalog zeminini hem kurumsal hem de politik olarak destekleyen yegâne ülke Türkiye’dir.

00:00 - 5/01/2022 Çarşamba
Güncelleme: 01:27 - 5/01/2022 Çarşamba
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
Amiral Doç. Dr. Cihat Yaycı

Libya, sahip olduğu büyük petrol rezervleri ve diğer yer altı zenginliklerinin yanısıra Kuzey Afrika’daki kilit jeopolitik konumu nedeniyle küresel güçlerin hâkimiyet mücadelelerine sahne olmaktadır. Kaddafi rejiminin yıkılmasını müteakip 2011 yılından beri de Libya’da siyasal, sosyal, güvenlik ve ekonomik alanlarında istikrarsızlık maalesef devam etmektedir. Ülkenin yaşamış olduğu siyasi bölünme ve şiddet atmosferi kapsayıcı bir kurumsal altyapının oluşturulmasını ve istikrarın sağlanmasını engellemiş ve engellemektedir. 2015 yılında Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde imzalanan Libya Siyasi Anlaşması da beklenen etkiyi ve olumlu gelişmeleri yaratamamış, ülkedeki siyasi bütünlüğü ve istikrarı sağlayamamıştır. Hatta BM, Libya’da barış, istikrar ve güvenliğin sağlanmasında oldukça etkisiz kalmıştır. BM’nin 2015 yılından beri sunduğu tüm alternatifler ve küresel güçlerin Libya ulusuna dayattıkları tüm siyasi programlar Libya’da olumlu bir sonuç yaratmamıştır.

SEÇİMLER ERTELENDİ

2019-2020 arasında şiddetli bir iç savaşın yaşandığı Libya’da, kısmi bir barış, güvenlik ve istikrar ortamı, Türkiye’nin BM tarafından meşru kılınan Libya Hükümeti olan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) verdiği destek ile tesis edilmiştir. Akabinde ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlamak ve demokratik bir rejimin tesisi için özellikle UMH yoğun gayret sarf etmiştir.


İşte böyle bir ortamda Libya’da 24 Aralık 2021’de yapılması planlanan seçimler 8 Aralık 2021 tarihinde Şubat 2022’de yapılmak üzere ertelendi. Esasen Libya ulusunun iradesi dışında gelişen seçim ve siyasi programlar hem Libya’daki milli politika yapıcılar hem de toplum tarafından kabul görmemektedir. Bu konuyu biraz açalım.

HEDEF YENİ BİR DİKTATÖR MÜ?

Seçim sürecinin ve planlarının başarısız olmasındaki en temel sebep; seçim tarihini ve sürecini Libya halkının belirlememiş olmasıdır. Libya halkının duyduğu en büyük endişe yeni bir diktatör seçilmesi ihtimalidir. Libyalıların önemli bir kısmı Batılılar tarafından dayatılan seçim süreci ve tarihlerinin Libya’da yeni bir diktatör yaratılmasına sebep olacağını ve hatta bunun hedeflendiğini düşünmektedir. Görünen o ki, Libya üzerindeki ekonomik, siyasi ve enerji alanındaki çıkarlarını maksimize etmeye çalışan küresel güçler de, Libya’da bütünleştirici bir demokrasinin inşa edilmesini istememektedirler. ABD ve Fransa gibi aktörler, bölgede kendi çıkarlarını maksimize etmeye yönelik politikaları dayatmaktadırlar. Son seçim programı da bu dayatmanın ciddi örneklerinden birisi olarak tarihe geçti. Libya’nın önde gelen politikacılarının da ifade ettiği üzere; bölgedeki demokratik gelişimi ve diyalog zeminini hem kurumsal hem de politik olarak destekleyen yegâne ülke Türkiye’dir.

ÖNCE PARLAMENTO SEÇİMLERİ YAPILMALI

Öncelikle seçim tarihinin 24 Aralık olması Libyalıların almış olduğu bir karar değildir. BM öncülüğündeki Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun Kasım 2020'deki toplantılarında parlamento ve başkanlık seçimlerinin 24 Aralık 2021’de yapılması kararı alınmıştı. Bu tutum oldukça hatalı bir program ve süreç inşa etmiştir.

Zira Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi’nden oluşan taraflar, başkanlık ve parlamento seçimlerinin hukuki altyapısını belirleyecek kanunda dahi uzlaşma sağlayamamışlardır.

Ekim 2021’de ise parlamento seçimlerinin, başkanlık seçimlerinden 1 ay sonra yapılacağı ilan edilmiştir. Bu karar da oldukça tehlikeli ve olumsuz sonuçlar yaratabilecek bir yaklaşımdır. Parlamento hem bir altyapı hem de kapsayıcı bir siyaset üretme kurumudur. Parlamento, ülkedeki politik, ekonomik ve huzur ortamını istikrara kavuşturacak bir erktir. Diğer yandan; önce parlamento seçimlerinin yapılması ve dolayısıyla siyasi entegrasyonun inşa edilmesi, ülkedeki ayrılık ve çatışma ortamını diyalog noktasına getirecek bir hamle olacaktır.

Önce başkanlık seçiminin yapılması hem kurumsal hem de toplumsal tehlikeler yaratma ihtimalini taşımaktadır. Başkanlık seçimlerinin daha evvel yapılması, parlamento seçimlerini akamete uğratabilir. Diğer yandan; başkanlık özünde bireysel bir makamdır, Parlamento ise kurumsal ve çoğulcu bir yapıdır. Yani önce kurumun inşa edilip, ardından yöneticiyi seçmek hem demokratik hem de istikrar açısından daha isabetli bir yaklaşım olacaktır.

Ertelenen bu son seçim sürecindeki anlaşmazlıklar ve uyuşmazlıklara bakıldığında; seçim kuralları ve kuralların kim tarafından uygulanacağının belirlenememiş, adayların yeterliliğine ilişkin anlaşmazlıkların çözümünün sağlanamamış,dış güçlerin körüklediği kutuplaştırıcı atmosferin atlatılamamış ve bütünleştirici ülke siyasetinin güçlü şekilde pratiğe dökülmesi için konsensüsün kurulamamış olduğu görülmektedir.

BM, KÜRESEL GÜÇ ODAKLARININ ARACI OLMUŞTUR

Ülkede kriz halinde olan çok ciddi meseleler bulunmaktadır. BM ise kendisine atfettiği rolü doğru şekilde pratiğe dökememiş, iç savaşta önleyici bir rol oynayamamış ve Libya siyasetinde adeta küresel güç odaklarının aracı haline gelmiştir. Küresel güç odaklarının dayattıkları seçim programı görüldüğü kadarı ile Libya’da yeni bir diktatör yaratmayı hedeflemektedir. BM, Libya halkının iradesini umursamadan bir seçim programı ve tarihi ortaya atmıştır. Bu ve benzeri seçim programlarının yaratacağı tek sonuç anti-demokratik koşullardır. Libya halkının iradesinden bağımsız gelişen bu süreç çok şükür çökmüştür. Libya’daki genel krizin ve çatışma ortamının çözülmesi önce güçlü bir parlamentonun inşa edilmesine bağlıdır.

Libya halkının iradesinin yansıyacağı bir parlamentonun tesisi sonrasında başkanlık seçimleri yapılmalıdır. Bu seçimlerin belli bir zaman öncesinde adaylara siyasi kampanya fırsatı tanınmalıdır. Bu kampanya sürecinde adaylar ülkeyi içinde bulunduğu zorluklardan nasıl çıkaracaklarına dair açık, geniş ve net bir politika ile yol haritalarını halka anlatmalı ve halkın desteğini almalıdır.

Aşiretlerin Libya’daki gücü ve pozisyonu yadsınamaz bir gerçekliktir. Bu nedenle aşiretlerin uyumu ve güç dengesinin doğru kurulması için önce parlamento seçimlerinin yapılması hayati önem taşımaktadır. Aşiretlerin hakkaniyetli ve dengeli bir şekilde temsilinin sağlandığı bir parlamento hem Libya’daki diyalogu inşa edecek hem de nitelikli ve demokratik yaklaşımı yüksek bir adayı başkan yapacaktır. Özetle Libya halkının demokratik tercihi toplumsal dinamiklerle birlikte karşılık bulmalıdır.

Unutulmamalıdır ki Libya Libyalılarındır.


#Libya
#demokrasi
#Türkiye
#BM
#Kaddafi
2 yıl önce