|

Rabb’in isim ve sıfatlarında varlığın şifreleri

Allah (cc) Hayy ve Kayyum’dur. Yüce isim ve sıfatlarıyla yarattıkları üzerinde tecelli eden rahmeti, var oluşun ve devamlılığın yegâne kaynağı.

03:02 - 1/08/2022 Pazartesi
Güncelleme: 03:04 - 1/08/2022 Pazartesi
Yeni Şafak
Düşünce Günlüğü
Düşünce Günlüğü
Ahsen İlhan/ Yazar- Sanat Tarihçisi

Bu, ömrü hem mesnetli hem kıymetli yapmakla, mümkün varlığımız için şarttır. Yaradan’sız yaratılan olmayacağı gibi; yaratılanın devamlılığı ve kâinatın sürekliliği de ancak Yaradan’ın kudret ve iradesiyle imkân sahibidir. Hiç kimse ve hiçbir şey Es-Samed’siz var olamaz. Çünkü yaratılan her şey Yaradan’a muhtaçtır. Bu katiyeti, akla ve kalbe yatkın oluşuna rağmen, birkaç delille de güçlendirmeli.

MUHTAÇLIĞIMIZIN DELİLLERİ

Bütün yaratılmışlar kudret eline muhtaçtır. İnsan ki; yemeden birkaç zaman, içmeden birkaç gün dayanabiliyor. İnsan, varlıkta etken olsaydı; yemeden içmeden de yaşayabilirdi. Her an ölebilmek rizikosundan bertaraf olamayan hiçbir varlık, varlığı kendinden kaynak alan bir vasatta değildir. Ancak, her şeye hayat veren, gökleri, yeri ayakta tutan ve yarattıklarını diri tutan; Hayy ve Kayyum olan Rabbin izni ve “OL” emriyle buna vasıl olabilir. Bir başka taraftan; bütün acı, keder ve hastalıklar da buna delildir. İmtihanhanede, varlığı O’ndan kaynak alan insan yaratılmış olmakla, edilgendir. Varlığımızın Rahmân ve Rahîm olan kudret tarafından bahşedilmesi ve sürdürülmesi, sıklıkla zalim ve bencil olabilen nefsimizi her an birbirimizden muhafaza etmektedir. Benliği ve sürekli kazanma, sahip olma tepisini besleyen nefsimiz, ancak Rahmân ve Rahîm Allah’ın yetkisinde, zulümden uzak durabilmektedir. Hastalıklar, açlık, susuzluk ve ölüm; fikrimizin ve duygumuzun sığabildiği geometrik şekillerden ibaret. Bu şekiller ne kadar çeşitlense, ne kadar girift ve hacimli bir tasvirde olsa; hiçbir zaman gerçek anlamını karşılamaz. Ama ne var ki; acı veren her şeye iliştirdiğimiz şekil ve biçimler, istemediğimiz ve kötü gördüğümüz bir anlamla varlar. İşte bu yüzdendir ki insan etken olsaydı; menfi bulduğu hiçbir duyguya ve duruma temas etmeden var olmaya iradesiyle devam edebilirdi. El-Fettâh, El-Muiz ve El-Muzil olan Allah, dilerse darlıktan kurtarır, dilediğini aziz, dilediğini rezil eder. Gayret ve yakarış bize bahşedilmiş imkânlar olmakla birlikte, sadece O’ndan gelecek bir izinle arzulanan hedefe varabilir.

Nasıl ki ilk nefes irade dışıysa; son nefes de irade ve karar yetkisi dışındadır. Ancak yoktan var eden El-Halık, can veren El-Muhyî, ölümü yaratan ve her canlıya tattıran El-Mümît olan Rabbin emri, ilk ve son nefesi var edebilir. Doğumda ve ölümde edilgen olan canlılar, biçimce ve simaca da edilgendir. Çünkü el-Musavvir, varlıklara şekil verirken ancak Zâtının kudret ve dileğiyle bunu yapar. Yaratılmışlar etken olsaydı, varlığı hiçbir şeye dayanmadan ya da varlığı yalnız kendinden temel alan bir yetkide olsaydı; güç yetiremediği hiçbir şey olmazdı. Kâinat ve tüm yaratılmışlar bir güç tarafından var edilip aynı güç tarafından devam ettirilmekteyken; bütün yaratılmışların (O’ndan gelen) kudreti; sınırlı, kısıtlı ve eksiktir. Çünkü El-Kaviyy olan Allah’ın kudreti en üstündür. O, El-Metin’dir, çok güçlüdür.

SÜREKLİ YARATAN KUDRET

Yaşamın bitimsiz olmayışı ve canın sahibi gibi görünen bedenlerin karar yetkisinde bulunmadığı gerçeği de edilgen oluşumuza işarettir. Sonsuz hayat sahibi olan El-Hayy, aynı zamanda sürekli ve ölümsüz El-Baki’dir. Yaratılmışların sonsuz olmayışı, ezeli olmayışına da delildir. Bir şeyin sonu varsa muhakkak başı da vardır. Başlayan her şey bittiğinden, bitebilen her şey bir zaman başlamıştır. Ezelî olan El-Evvel ve ebedî olan El-Âhir, insanı bir başlangıçtan bir sona sürekli var eden yegâne kudrettir. Her an yeniden var eder ve yaratılanlar her an onun bu var edişine muhtaçtır. Edilgen olan mahlûkat; gereken yağmura, suya, suyun toprakla birleşerek mineralle dolup cana can katmasına, geceye ve gündüze, uykuya ve dirliğe, rızka ve nimete ihtiyaç duyar. Ve Yaradan El-Vâli’dir, kâinatı sürekli idare eder. EL-Kerîm’dir, çokça ikram eder; Er-Rezzâk’tır, yarattıklarını rızıklandırır.

Allah’ın yüce ve isim ve sıfatlarından yarattıklarına tecelli edişi, hayatı kıymetli kılar. O, Es-Semî ve El-Basîr’dir. Her şeyi işitir ve her şeyi görür. Yarattıklarına da işitmeyi ve görmeyi bahşeder. Ama bütün yarattıkları sınırlı görür ve sınırlı duyar. Bu da edilgen varlığın delilidir. Bütün yaratılanlar mümkün varlıklardır. Her şey O’na dayanır. O’ndan hayat bulan canlılar, yine O’ndan tecelli eden kabiliyetlerle donanımlıdır. Bir mekâna ve zamana sınırlı olan insanın duyması da, görmesi de, bilmesi de; sonsuz ilim sahibi olan ve her şeyi en ince detayına kadar bilen El-Âlim’in lütfudur.

Yaradan’ın, yarattıklarını etken kıldığı alanlar da vardır elbette. Bunlar da yine O’nun izniyle olmakla birlikte, iyiyi ve doğruyu seçmek, günah ve sevap arasında tercih yapmak, kullukta gayret etmek gibi çeşitli alanlardır. Velhasıl insan; doğru yaşamaya gayret eder, insanı yaşatan O’dur. İnsan öğrenmeye gayret eder, insana öğreten O’dur. İnsan doğru yola gayret ederken, bunu mümkün kılan O’dur. Ve insan cüzi iradesiyle imtihan olur…

#İnanç
#Rahmet
2 yıl önce