|

Soçi Zirvesi’nin yankıları...

5 Ağustos 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le dört saate yakın görüşme yaptı. Bu görüşme Batılı devletler tarafından ilgiyle takip edildi. Zirve sonrası yapılan açıklama bölgesel ve küresel gelişmelere yeni bir yön verme açısından oldukça önemli konular içermekteydi. Bu açıklamada iki ülke arasında ekonomiden ticarete, siyasetten güvenliğe kadar birçok başlık yer aldı.

02:25 - 11/08/2022 Perşembe
Güncelleme: 12:35 - 11/08/2022 Perşembe
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Soçi kentinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Soçi kentinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü.
Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe
Siyaset Bilimci - Akademisyen

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soçi ziyareti dönüşünde medya temsilcileriyle gerçekleştirdiği söyleşide ise Akkuyu Nükleer Enerji Santrali, Suriye’nin kuzeyine muhtemel harekat, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi, Rusya ile Ruble üzerinden ticaret, Tayvan gerilimi, Yunanistan’ın politikaları gibi ticari ve siyasi konular yer aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’le görüşmesinin sonrasında yapılan açıklamalar ve Soçi dönüşü medya mensuplarıyla yapmış olduğu söyleşide yaptığı açıklamaların hepsi birbirinden önemli konular olmasına rağmen ortak bildiride belirtilen Tahıl Sevkiyatı Mutabakatı ile ilgili olarak iki liderin İstanbul mutabakatının “lafzı ve ruhu”na uygun şekilde tam olarak uygulanması vurgusu ile dönüş yolunda uçakta Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, Şanghay Beşlisinin Eylül ayında Özbekistan’da yapacağı toplantıya Putin tarafından Türkiye’nin davet edilmesi ve bu toplantıya Suudi Arabistan ile Katar’ın da katılacak olmasının açıklanması oldukça önemli hususlardı.

İSTANBUL MUTABAKATI’NIN LAFZI VE RUHU

Bu iki konu küresel ölçekte etkileri olabilecek, geleceğe yön verecek hususlardır. İstanbul Mutabakatı’nın lafzına ve ruhuna uymak, mutabakatın tam olarak uygulanması anlamına gelmektedir. Mutabakatın lafzı, mutabakat metninde yazılanlar olup tüm tarafların itiraz etmeden, üçüncü tarafların muhtemel provokasyonlarına rağmen metinde yazılı hususlara samimi olarak uyacakları manasındadır. Mutabakatın ruhu ise lafzından daha büyük ve önemli manalar içermektedir. Mutabakatın ruhu, bölgesel barış ve küresel gıda krizinin çözülmesi adına atılan insani bir adımdır. Barış ve insanlıktır. Açlıkla mücadeledir. Gelişmemiş ve tahıla ihtiyacı olan ama ulaşamayan ülkelerdeki insanlar için atılan bir adımdır. Savaşan tarafların insanlık adına bir araya gelerek müşterek hareket etmesidir ki bu gelecek dönemde Ukrayna-Rusya Savaşı’nın bitirilmesi ve barışın sağlanması konusunda da önemli bir gelişmedir.

Bu mutabakatın imzalanması ve sevkiyatın başlamasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarlı girişimlerinin olduğunu da belirtmek gerekir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türk Dışişleri Bakanlığı bölgesel ve küresel sorunların diyalog ve müzakere ile çözülebileceğinin en büyük örneğini vermiştir. Tahıl sevkiyatının ilk günlerine Ukrayna limanlarından hareket eden gemilerin İngiltere, İrlanda ve İtalya gibi Batılı ülkelere gitmesi de oldukça manidardır. Bu limanlardaki tahılların insanlığa arzı için adım atmayan bu ülkelerin tahıl sevkiyatından ilk önce faydalananlar olduğu görülmektedir.

ŞANGHAY BEŞLİSİ DAVETİ

İkinci konu ise Eylül ayında Özbekistan’da yapılacak olan Şanghay Beşlisi toplantısıdır. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ilk olarak 1996 yılında Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan tarafından üye ülkeler arasında güvenin arttırılması, sınır bölgelerinin silahsızlandırılması ve bölgesel iş birliğinin teşvik edilmesi amacıyla “Şanghay Beşlisi” adıyla kurulmuştur. Türkiye, 6-7 Haziran 2012 tarihlerinde Pekin’de düzenlenen ŞİÖ Devlet Başkanları Zirvesi’nde oybirliğiyle Diyalog Ortaklığı’na kabul edilmiştir. Diyalog Ortaklığı statüsü, gözlemci statüsüne sahip olmayan üçüncü ülkelerin Teşkilat ile belirli alanlarda sınırlı iş birliği yapmalarına olanak sağlamaktadır. Diyalog Ortaklığı statüsü, kurumsal bağın derecesi bakımından “gözlemci ülke” statüsünün altında, “misafir katılımcılar” statüsünün ise üzerinde yer almaktadır.

Türkiye’nin bu toplantıya Putin tarafından davet edilmesi ve 2021 Duşanbe Zirvesi’nde Diyalog Ortaklığı statüsü verilen Suudi Arabistan ile Katar’ın da katılması küresel etkileri olabilecek gelişmelerin ilk adımları olarak değerlendirilmelidir. Özellikle Körfez ülkelerinin ABD’nin petrole dayalı dayatmacı politikalarından kurtulmak için yeni arayışlar içinde olması ve bu bağlamda Birleşik Arap Emirlikleri’nin, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol projesinin bir güzergahının sonu olan Umman Denizi’ne açılan Pakistan’ın Gwadar limanından faydalanmak için İran üzerinden Mersin Limanı’na karayolu güzergahı teklifi, 2019’da başlayan ve Irak’ın başkenti Bağdat’ta devam eden İran-Suudi Arabistan görüşmeleri bölgesel gelişmeler açısından oldukça önemli ilişkilerdir.

ŞİÖ üye sayısının artması ve örgütsel yapısı içinde Katar, Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerin yanı sıra Sri Lanka, Kamboçya, Nepal gibi ülkelerin olması, ABD’nin dayatmacı politikalarından rahatsız olan ülkelerin Şanghay İş Birliği Örgütünü Batılı ülkelerin yer aldığı ekonomik ve siyasi örgütlere karşı adeta alternatif görmeye başladıklarını göstermektedir.

Dünya’nın tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru evrildiği bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konum itibarıyla ne doğuya ne de batıya sırtını dönemeyeceği” açıklaması doğrultusunda, Türkiye kendisine dostça ve samimi olarak yaklaşan herkesle iyi ve barışçıl politikalar geliştirecektir.

#Türkiye
#Rusya
#İngiltere
#İrlanda
#İtalya
2 yıl önce