|

Her yıl çağrıldığımız ruh şöleni

Ramazan ayına özel ruh dünyamızı besleyecek ve manevi ikliminden nasipleneceğimiz kitaplardan olan Sezai Karakoç'un Samanyolu'nda Ziyafet isimli eserinde, orucun bir Müslüman için "her yıl çağrıldığı ruh şöleni" olduğunu ifade ediliyor.

Yeni Şafak ve
11:38 - 24/06/2015 Çarşamba
Güncelleme: 09:16 - 24/06/2015 Çarşamba
Yeni Şafak

Ramazan Ayı'nın manevi ikliminden daha fazla faydalanmanız için bazı kitap önerilerimiz olacak. Bu kitapların başında Mütefekkir, Şair ve Yazar Sezai Karakoç'un Samanyolunda Ziyafet adlı eseri yer alıyor. Tamamı oruç hakkında yazılan yazılardan oluşan bu eser; Karakoç'un kendine has üslubuyla; umudu, inancı, irfanı, iyiliği satır satır insanın içine dokuyor. Orucu; Samanyolunda Ziyafet'e benzeten Sezai Karakoç, hepimizi her yıl bir ay düzenlenen tabiatüstü bu ruh şölenine katılamaya davet ediyor.



Kitaptaki yazılardan bazı alıntılar şöyle: “

Bir ev nasıl yılda bir defa temizlenir, örümcek ağlarından kurtarılır, kiremitleri aktarılır, sıvanır, yıkanır, onarılır ve badana edilir; yani yeni yapılmış hale getirilirse, bir ruh da yılda bir kere böyle bir genel temizlik ve revizyon ister. Bir şehrin temizlenmesi, onarılması, yeniden yapılması, sıva, boya ve badanalarının tazelenmesi ile Müslüman bir şehrin oruç boyunca ruhî canlılık ve hareketi, yükselme ilerlemesi birbirini çok andırır. Oruç, demek ki bir noktadan bakılınca, ruhun ve vücudun dezenfekte edilmesi oluyor.” (Betonları Kıran Oruç)



“Hayvandan meleğe doğru yolculuk; içteki karanlıkların eriyişi, yerini metafizik ışıkların alması Oruçla… Gerçek gün doğuşu, gerçek kuşluk, gerçek öğle, gerçek ikindi, gerçek akşam ve gün batışı, gerçek gece ve yatsı Oruçla. Gerçek zaman Oruçladır.”(Samanyolunda Ziyafet)



“Oruç insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir. Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiatüstü ziyafet, bir gök sofrasıdır.” (Samanyolunda Ziyafet)



“Her yıl bir ay için oruç mimarı bize konuk gelir. Gelir gelmez de kollarını sıvar ve işe koyulur. Bir kahve içimlik bile beklemez, dinlenmez. Kutsallığın işçisidir o. İlkin vücut evini şöyle bir yoklar. Bir sarsar insanı. Öyle sarsar ki bacalarda ne kadar birikmiş kurum varsa dökülür. Tabiat etkisiyle gevşemiş ve kopmaya yüz tutmuş sıvalar düşer. Yerinden oynamış kiremitler kayar. Organlar arasında, kasların eklem yerlerinde, hareketsizliğin ve ölümün sembolü olarak gerilmiş kaç örümcek ağı varsa yırtılır. Vücut konağı, böylece konuğun, büyük konuğun gelmiş olduğunu bilmiş olur. Sonra Oruç onarmaya başlar” (Konuk)



“Ölüme doğru koştuğu bu son çağlarda İslâm toplumu tam ölmemişse ve hâlâ yaşıyorsa; bunu, gelip gelip dirilten Ramazanlara borçludur geniş ölçüde. Ve bir gün tam dirilecekse, bu da yine bir Ramazanda başlayacaktır, Ramazanlarla başlayacaktır." (Oruç ve Diriliş)



“Oruç, eşyayı ve evreni de bize yaklaştırmış değil midir? Onu daha derinden algılamakta, kavramakta değil midir? Oruç ayında gündüz daha gündüz, gece daha gece değil midir? Güneş daha güneş, su daha su, toprak daha toprak, ay daha ay, yıldız daha yıldız, zaman daha zaman, mekân daha mekân, vücut daha vücut değil midir? Ve nihayet ruh, daha ruh değil midir? (Orucun Ruhu)



Şimdi başlayan bir muhasebedir: “Oruç, bir ruh analizi oluyor inanmış insan için. Geçmişini düşünüyor insan, yanlışlıklarını daha bir net görüyor. Eğrilmişse yolu, düzeltmek istiyor onu. Yay haline gelen “Doğru Çizgi” düzeltiliyor içimizde. (Oruç Dünyasında)



“Kendi kendinden uzaklaşan insanın kendine dönüşüdür oruç ayı” (Gök Armağanı Oruç )



“Ramazan, biz Müslümanların kimlik hamurumuza bir güneş ışığı gibi sızmıştır. Kişiliğimizi mayalamıştır o. Kişiliğimiz onunla; o, kişiliğimizle yoğrulmuştur. İnsan ruhuna tabiatüstü pencereler açan odur.” (Ramazan Aynasında Hayat)



“Müslümana ne mutlu ki, her yıl bir ay Tanrı'ya yakından yakın bir konuk olur. Oruç ayı, ilk anda belli belirsiz görünen hilalin iki ucunda, bu konukluğun davetiyesini sallandıran aydır. Göklere bir çağrıyı içerir; göksel, ilahi bir çağrıyı içerir bu davetiye, bu mektup.



Zaten, varoluş, Tanrı'ya konuk olmaktır. Bu dünya Tanrı'nın bizi ağırladığı ilk konukevidir. Sınayıp denediği bir ev. Yıl da bir ayda, daha içi odalara, saraylara çağırır bizi Tanrı. “Bir pansiyoner olmaktan çık” der bize. “Biraz daha yakın ol.” Tam yerleşiklik ve yerini bulmaysa, ölümden sonraki hayatta gerçekleşecektir. (Çağrı)



Sezai Karakoç'un Ramazanlarda yazdığı yazılarını derlediği Samanyolunda Ziyafet adlı eserin alt başlığı ise “Oruç Yazıları”.






#ramazan
#sezai karakoç
#samanyolunda ziyafet
9 yıl önce