Kahraman, “Salgın gibi herhangi bir beklenmeyen durumun ekonomide ilk etkisi, borsa üzerinde görülür. Bilindiği üzere hisse senetleri, yüksek getiri olduğu kadar yüksek riski de içeren bir yatırım enstrümanı. Borsadaki düşüş, döviz kur fiyatlarında ise yükseliş, finansal piyasalarda ilk ve en hızlı gözlenen etkidir. Belirsizlik durumlarında güvenli liman diye tabir ettiğimiz altın, döviz ve vadeli mevduat öncelikle tercih edilen yatırım araçları olup hazine bonosu, devlet tahvili, repo gibi kıymetli evrakları da bu gruba katabiliriz.
BES’in en önemli özelliği, bilindiği üzere aylık pirim ödemelerinize yüzde 25 ek devlet katkısı sunması.
Kendi bütçe dengenize göre belirlediğiniz primleri, ek ödemelerle veya süreç içinde prim tutarınızı arttırarak emeklilik gelirinizi de arttırabilirsiniz. Sistemin bir diğer özelliği ise emeklilik primlerinizi diğer bir ifadeyle emeklilik fonlarınızı, yine kendiniz veya fon danışmanlarının yönlendirmesiyle yeni düzenlemeyle yılda 12 kez değiştirebilirsiniz. Risk algınız, getiri beklentiniz ve tabi ekonomik değişkenler ışığında emeklilik fon tutarınızı farklı yatırım araçlarına dağıtabilirsiniz. Şöyle ki emeklilik fonlarınızı diğer bir ifadeyle primlerinizi, bir sepet gibi düşünelim. ‘Ne kadar prim ödeyebilirim ne kadar risk alabilirim veya getiri beklentim nedir’ gibi soruları kendimize yönelterek, tek bir yatırım aracından ziyade, altın, döviz, yatırım fonları, hisse senetleri gibi farklı yatırım araçlarından kendimize bir emeklilik yatırım sepeti oluşturabiliriz. Aynı şekilde yatırım araçlarının geçmiş performansları da yol gösterici olacaktır. Ayrıca banka ya da sigorta şirketleri, BES fon danışmanları veya yıl sonu yatırım araçları tahminleri de bu hususta destek olacaktır. Bu sayede olası risk ve beklediğimiz getiri arasında denge de kurmuş oluruz” şeklinde konuştu.