|

Faiz terörüne hayır

Yeni Şafak’ın faize karşı başlattığı 'milli seferberlik' hamlesi geniş yankı buldu. Gazetemize görüşlerini açıklayan akademisyenler, sanayiciler, ticaret erbabı ve esnaf; bireylerin ve ekonomik kurumların yüksek faize karşı mücadele etmesi gerektiğini kaydetti. Uzmanlar, bu hassasiyetin; Afrin’de uluslararası güçlere karşı verdiğimiz terörle mücadele kadar önemli olduğunu vurguladı.

Yeni Şafak ve
04:00 - 17/02/2018 Cumartesi
Güncelleme: 08:59 - 17/02/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Gazetemize görüşlerini açıklayan akademisyenler, sanayiciler, ticaret erbabı ve esnaf; bireylerin ve ekonomik kurumların yüksek faize karşı mücadele etmesi gerektiğini kaydetti.
Gazetemize görüşlerini açıklayan akademisyenler, sanayiciler, ticaret erbabı ve esnaf; bireylerin ve ekonomik kurumların yüksek faize karşı mücadele etmesi gerektiğini kaydetti.

Dünya iktisat literatüründe, yüksek faizin enflasyona yol açtığına dair yazılmış yüzlerce bilimsel makale bulunmasına rağmen faiz lobisi ‘Türkiye’deki faizin tek nedeni enflasyondur’ propagandasını yapıyor. Oysa, imalatçıların üretim giderleri içinde en hızlı artan kalem olmaya başlayan yüksek faiz giderleri nedeniyle ürünlere faiz zammı yapılıyor. Bu da enflasyona katkı yapıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüksek faiz eleştirisine karşı cevap olarak geçtiğimiz aylarda internet sitesine “Enflasyonun Nedeni” başlıklı yeni bir bölüm açan TCMB yönetimi, neden faiz lobisiyle aynı dili kullanıyor?



SANAYİCİ KÂRININ YARISINI FAİZ LOBİSİNE KAPTIRIYOR

İstanbul Sanayi Odası verilerine göre Türkiye’nin en büyük 1.000 sanayi kuruluşu, kârlarının yüzde 51’ini bankalara faiz gideri olarak ödemek zorunda kalıyor. Sanayicilerin faiz lobisine çalışması nedeniyle yeni yatırımlar yapılamıyor. Bu yapılamadığı için işsizlik çift hanede seyrediyor. İhracatçılar yüksek faiz nedeniyle yeni yatırım yapamadığı için döviz fiyatlarının yüksek seyrettiği bir dönemde yurt dışına daha az mal satmak zorunda kalıyor ve kuru avantaja çeviremiyor.



KAMU BANKALARI FAİZİ ARTIRMAKTA DEĞİL DÜŞÜRMEKTE ÖNCÜ OLSUN

TCMB verilerine göre kamu bankaları 6 ay vadeli mevduata yüzde 16,52 oranında faiz uygulayarak rekor kırdı ve paradan para kazanmak isteyenlere kapı açtı. Özel bankalarla faiz yarışına giren kamu bankalarının 2017 karları toplamı özel bankaları geride bıraktı. Anadolu sanayicisi, tüccarı ve esnafı kamu bankalarının yüksek kâr peşinde koşmasından rahatsız.

  • EKONOMİ KURUMLARININ IMF PATENTLİ MİSYONLARI DEĞİŞMELİ
  • Afrin harekâtını bahane eden faiz lobisi, Hazine tahvil faizlerini yüzde 13,53 ile son 9 yılın en yüksek seviyesine yükseltirken, Hazine ve TCMB yönetimlerinin buna karşı hiçbir hamle yapmaması dikkat çekti. Hazine’nin 2001’de IMF’ye verdiği, “faiz oranlarına kesinlikle müdahale etmeme taahhüdü” en kritik zamanda Türkiye’nin elini kolunu bağladı. Türkiye IMF’ye olan borcunu 2008 yılında bitirmiş olsa da devletin en kilit ekonomik kurumları halen 2001 krizi döneminde IMF ve faiz lobisi ortaklığı tarafından belirlenen kurallara göre hareket ediyor. TCMB, SPK, BDDK, Hazine ve devlet bankalarının IMF patentli misyonları ortadan kaldırılmalı, söz konusu kurumlar milli menfaatlere göre yeniden yapılandırılmalı. FED tam istihdamı hedeflerken TCMB neden sadece fiyat istikrarında ısrar ederek hükümetin büyüme ve istihdam hedeflerine hizmet etmiyor?
HAVUZ SİSTEMİ TAM UYGULANSIN

28 Şubatçıların korkulu rüyası Havuz Sistemi tam uygulanmalı. Devletin ve reel sektörün faiz yükünü azaltmak üzere harekete geçen AK Parti hükümetinin, Tek Hazine Hesabı kurarak harcamaları tek elden yapacağını duyurması faiz lobisini tedirgin etti. Ancak, İşsizlik Fonu, Savunma Sanayii Fonu, devlet şirketleri ve mahalli idareler gibi toplamda 250 milyar liradan fazla sıcak paraya sahip olan kuruluşların Tek Hazine’nin dışında tutulacak olması ve hesabın sadece 40 milyar lirayla sınırlandırılacak olması uzmanlarca eksik bulunuyor. Devlet kuruşları, belediyeler ve yarı resmi kuruluşlarca çoğunlukla özel bankalarda dağınık halde duran 250 milyar liralık para ve menkul kıymet stoklarının Tek Hazine Hesabı içine alınarak yönetilmesi halinde, faizlerin belini kalıcı şekilde kırmak mümkün.


TERÖR VE FAİZ İKİZ TEHDİT

Terör can güvenliğimizi tehdit ederken yüksek faiz de ekonomik bekamızı tehdit eder boyutlara ulaştı. Türkiye, faize ve faiz lobilerine karşı etkili şekilde mücadele edemediği takdirde, terörle mücadelede elde ettiği kazanımlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya.

Afrin harekatını bahane eden faiz lobisinin ‘istikrarsızlık’ propagandası yaparak faizi ve dövizi yükseltmesine karşı, milli düşünceye sahip olan vatansever yatırımcıların ve ekonomik aktörlerin savaş ekonomisi bilinciyle hareket etmesi öneriliyor.


Bankalar elini taşın altına koymuyor

MHP Ekonomi ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kenan Tanrıkulu: Yayınlarınızı gördüm ve takip ettim. Faiz meselesi ekonomide çok tartışılan önemli bir konu. Bir taraftan enflasyon, diğer yanda yatırım ve kalkınma. Konuya topyekün bakmakta fayda var. Genel olarak bence iyi bir noktaya değinmişsiniz. Çünkü faiz gerçekten önemli bir konu. Yayınlarınızın faydası olur diye düşünüyorum. Finans kesimi Türkiye’de elini taşın altına koymuyor. Biliyorsunuz bankaların hala yüksek kazançları devam ediyor. Bu konuda biraz daha aşağıya çekilecek marjları var. Adım atabilirler. Ancak dünyada olduğu gibi bizde de finans kesimi elindekini tutmak istiyor. Kazanç ve karlarından vazgeçmek istemiyor. Sizin bu yayınlarınız buna vesile olacak. Bence yayınlarınız devam etmeli. Birşeylerin daha açıklığa kavuşmasında fayda var.

MERKEZ HEDEF ISKALIYOR

Merkez Bankası’nın enflasyon hedefleri politikasında fiyat istikrarını ön planda tutuyor. Ancak bizim gibi ülkelerde hızlı büyümenin ve istikrarlı büyümenin de önem kazanmasından dolayı, fiyat istikrarı yanında finansal istikrar ve ekonomik kalkınmayı da ön plana almamız lazım. Bunun için de belki Merkez Bankası’nın görevlerinde, statülerinde yasal anlamında bir değişiklik yapmak lazım. Merkez'in görevi fiyat istikrarı, enflasyonla mücadele ama bir türlü de tutmuyor. İşin ilk olarak bu kısmını düzeltmek lazım. Uyguladığımız politika enstrümanlarını ve araçlarını revize etmemiz lazım. Bunu yaparken elimizde başka bir enstrüman faiz var.



Yatırım ortamı için düşmeli
AK Parti Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz:
AK Parti 2002 yılında iktidara geldiğinde faiz oranları yüzde 64 civarındaydı. O tarihte enflasyonun yüzde 30 civarında olduğunu dikkate aldığınızda, ödenen reel faizin boyutu ortaya çıkacaktır. Yine 2002 yılında bütçe harcamaları içinde faizin payı yüzde 43, vergi gelirleri içinde yüzde 86 düzeyindeydi. Bugün bu oranlar yüzde 10’un altına düşmüştür. Ancak, büyüme ve yatırım ortamı bakımından faizlerin daha aşağı seviyelere gelmesi elbette ki hedefimizdir. Güven ve istikrar içinde, kamu kesiminin piyasa mekanizmaları içinde geliştireceği tedbirler ile yatırımcımızın finans maliyetlerini düşürmek için çalışmalar sürdürülmektedir.
#Faiz
#Terör
#Banka
6 yıl önce