İslami bankacılık olarak adlandırılan bizim ise “Katılım Bankacılığı” dediğimiz kurumların yapısı, işleyişi konusunda dünyada iki ekol bulunuyor. İlki, Malezya, Endonezya, Singapur ve diğer ülkelerin oluşturduğu Güney Doğu Asya'daki Malezya Ekolü. İkincisi Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez sermayesinin oluşturduğu Körfez ekolü.
Derin Ekonomi'nin Şubat sayısında İslami bankacılık konusu ele alındı. Derginin haberine göre, Türkiye, 25 yıllık tecrübesine rağmen katılım bankacılığında iki ekolden beslenen eklektik bir modele sahip. Çeyrek yüz yıllık tecrübeye rağmen bir ekolün olmaması bir eksiklik mi? Türkiye, bankacılık sistemi içinde payı sürekli artan ve kamu bankalarının da bu sisteme dahil olması ile gelecekte daha büyük bir pay alacağı kesin olan bu sistemin kendi kurallarının henüz oluşmamış olması konunun uzmanlarına göre ciddi bir eksiklik. Çünkü İslami ilimler her ülkeye göre benzer ve farklı durumlar sergileyebilir ve her ülkenin bir İslami finansı okuma dili var.
Raporda dile getirilen en önemli husus, bir üst veya merkezi kurulun kurulması gerektiği önerisi. Yine konunun uzmanlarına göre bu çalışmalar Türkiye'nin İslami bankacılıkta ekol olma yolunda attığı önemli adımlar. Türkiye'de katılım bankacılığında danışma kurullarının kurulmasının yasal bir zorunluluğu bulunmuyor. Ancak faal durumda olan tüm katılım bankalarında bu kurullar mevcut. Katılım bankalarında danışma kurulları, İslami fıkıh bilgisi yanı sıra bankacılık konusunda uzman isimlerden oluşuyor. Finans dünyasında katılım bankacılığının payı gittikçe artmaya başladı. Hal böyleyken, katılım bankacılığı düzenlemeleri, mevzuatı ve işleyişine daha fazla kulak kabartmaya başladık. Diğer mevduat bankalarından farkıl bir biçimde, katılım bankalarında operasyonların dine uygunluğuna karar veren danışma kurulları, büyük öneme sahip.
Her katılım bankasının kendi bünyesinde aldığı kararların o katılım bankasını ilgilendirdiğini söyleyen Türkiye Katılım Bankaları Birliği Genel Sekreteri Osman Akyüz, danışma kurullarının verdiği kararların birbiri ile aynı olmak zorunda olmadığını ifade ediyor. Akyüz, “Kanuni bir resmiyeti olmasa da katılım bankaları birliği bünyesinde idari olarak bizim oluşturduğumuz bir kurul ve amacımız bankalar arasındaki uygulama farklılıklarını en aza indirmek” diyor.
