Merkez Bankası PPK toplantısı özetinde enflasyonun kısa dönemde arz ve talep yönlü çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izlemesinin beklendiği bildirildi.
Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları Ekim ayında yüzde 1,92 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu bir önceki yıldaki yüksek bazın da etkisiyle 1,38 puan gerileyerek yüzde 27,41 olmuştur. Yıllık enflasyon işlenmemiş gıda grubunda yüzde 29,20’ye, işlenmiş gıda grubunda ise yüzde 25,71’e gerilemiştir. Taze meyve ve sebze fiyatları işlenmemiş gıda yıllık enflasyonundaki gerilemede temel unsur olurken, mevsimsellikten arındırılmış verilerle Eylül ayında taze meyve-sebze grubunda gözlenen düzeltme taze meyve kaynaklı olarak bu dönemde de devam etmiştir. Diğer işlenmemiş gıda grubunda tarımsal kuraklığa bağlı rekolte kaybı, kur gelişmeleri ve girdi maliyetlerinin etkili olduğu değerlendirilen bakliyat, süt ve patates fiyatlarındaki artışlar dikkat çekmiştir. Genele yayılan fiyat artışlarının gözlendiği işlenmiş gıdada, uluslararası ve yurt içi buğday fiyatlarındaki olumsuz seyrin baskı oluşturduğu ekmek ve tahıllar grubunda fiyatlar yüzde 3,16 ile bir miktar daha hızlanmıştır.
Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre, enflasyon beklentileri Kasım ayında da yukarı yönlü güncellenmeye devam etmiştir. Cari yıl sonu enflasyon beklentisi 1,68 puan artışla yüzde 19,31’e, gelecek on iki aya ilişkin enflasyon beklentisi 1,70 puan artışla yüzde 15,61’e yükselmiştir. Mevcut durumda, gelecek yirmi dört aya ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 11,76 olurken, gelecek beş yıla ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 7,96 seviyesindedir" ifadeleri yer aldı.
Enflasyonu etkileyen unsurlar ve riskler
Öncü göstergelerin küresel ekonomideki güçlü toparlanmanın, bazı bölgelerde bir miktar hız kaybetmekle birlikte, devam ettiğine işaret ettiğinin bildirildiği metinde "Yakın dönemde salgının etkisiyle ABD’de tüketici güven endeksleri düşük seyrederken, bazı Avrupa ülkelerinde tüketici güveninde kısmi bir iyileşme görülmektedir. Küresel iktisadi faaliyette yılın ilk yarısında yaşanan toparlanma ve aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında yeni varyantlar küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.
Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık faaliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Başlıca tarımsal emtia ihracatçısı ülkelerde yaşanan iklim koşullarının küresel gıda fiyatları üzerinde olumsuz yansımaları görülmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir.
Bununla birlikte, birçok merkez bankası enflasyondaki artışın arızi unsurlardan kaynaklandığı değerlendirmesine bağlı olarak enflasyondaki yükselişin geçici olduğu kanaatindedir. Bu çerçevede gelişmiş ülke merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir.
Ekim ayının ikinci yarısından itibaren gelişmekte olan ülke borçlanma senedi piyasaları dalgalı bir seyir izlerken hisse senedi piyasalarında girişler gözlenmektedir. Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmaktadır. Söz konusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla oluşturabileceği etkilerin, yurt dışında yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırlı kalabileceği değerlendirilmektedir.
Öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Sanayi üretimi Eylül ayında tedarik sıkıntıları kaynaklı fabrika tatilleri ile tarihsel olarak yüksek oynaklık sergileyen kalemler kaynaklı bir önceki aya göre yüzde 1,5 azalmıştır. Buna karşın, üçüncü çeyrekte sanayi üretimi ikinci çeyreğe göre yüzde 1,6 oranında artış kaydetmiş ve yükseliş eğilimini korumuştur. Ciro endeksleri üçüncü çeyrekte yurt dışı talebin sanayi üretimini desteklemeye devam ettiğine işaret etmektedir. İmalat sanayi firmalarının gelecek on iki aylık döneme ilişkin yatırım eğilimlerindeki güçlenme devam etmektedir.
Para politikası
Özette para politikasıyla ilgili şunlara yer verildi: "Para politikası duruşu, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirlenecektir. Bu doğrultuda politika duruşu, enflasyon gelişmeleri, enflasyon beklentileri ve bunlar üzerinde kısa vadede etkili olacağı öngörülen geçici unsurlar da dikkate alınarak dezenflasyon sürecini en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflere ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edilecektir.
TCMB, iklim ve diğer çevre kaynaklı riskleri sınırlandırmak amacıyla, para politikasının ana hedeflerinde bir değişikliğe yol açmadan sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak destekleme kararı kapsamında “Yeşil Ekonomi ve İklim Değişikliği Müdürlüğü” adı altında yeni bir birim kurma kararı almıştır. Söz konusu birimin, iklim değişikliğinin finansal sistem içerisinde ortaya çıkarabileceği kırılganlıkları ve fırsatları tespit edebilme ve ilgili riskleri azaltmak amacıyla çalışmalar yapması hedeflenmektedir.
Enflasyonun kısa dönemde, başta emtia fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere arz ve talep yönlü çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izlemesi beklenmektedir. Bununla birlikte, geçici etkilerin ortadan kalkmasıyla enflasyonun yeniden düşüş eğilimine dönmesini sağlayacak sıkılıktaki parasal duruş; enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geç TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.
Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.
Kredi piyasası, iktisadi faaliyet, arz yönlü unsurlar ve ithalat fiyatlarındaki gelişmeler doğrultusunda enflasyon üzerindeki talep ve maliyet yönlü etkiler yakından izlenmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki para politikası ile küresel risk iştahına ilişkin görünüm, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir. Bu bağlamda makroihtiyati politikaların krediler üzerindeki etkisi ile TCMB fonlamasının APİ ve swap işlemleri arasındaki kompozisyonu yakından takip edilmektedir. Kurul, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yinelemiştir. Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir."