6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunundaki amaçlar ile sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerezler kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.

Hayat
Korona günlerinde edebiyat
“Korona salgınını çağrıştıran iki roman geliyor insanın hatırına: Thomas Mann’ın Venedik’te Ölümü ile Albert Camus’un Veba’sı (1947). O romanlardan ilki Birinci Dünya Savaşından, diğeri de İkinci Dünya Savaşından önce vuku bulan iki ayrı veba salgınını anlatır.”
Yeni Şafak

Gündem
Marmaris'e giden suikastçi timdeki astsubay otel baskınını anlattı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı otele saldırı düzenleyen suikastçı hainlerden Astsubay Üstçavuş Yakup Özcan'ın, "Tuğgeneral Sönmezateş, TSK'nın yönetime el koyduğunu, görevimizin de Erdoğan'ı alıp Ankara'ya götürmek olduğunu söyledi. 'Karşı koyan olursa öldürün' dedi. Suç olduğunu biliyordum ama o timdekilerden görevi kabul etmeyen kimse olmadı" dedi.
Diğer

Yazarlar
“Muhabbet doyulmaz bir pınar imiş”
“Ben bu suyu içiyor, içiyor, bir türlü kanamıyorum” demiş pınarın başında oturanlardan biri. “ Susuzluğu hiç kanmayacak kadar engin olana ne mutlu!” demiş diğeri.
Yeni Şafak

Yazarlar
Seyrelmenin kısa tarihinden küçük bir paragraf
6 Mayıs 1927'de Sirkeci Postahanesi'nden gerçekleştirilen ilk radyo yayının spikeri Mesut Cemil Bey idi. Sonra yıllarca evlerin en aşina sesi olarak dolaştı cemiyetin kentli kısımlarında.Neden kentli?
Yeni Şafak

Yazarlar
Sağlığın hastalıklı hali
Kendinize iyi bakıyor musunuz? Ellerinizi günde kaç kere yıkıyorsunuz? Dişlerinizi kaç kez fırçalıyorsunuz? Hijyenik koşullara uygun bir ortamda mı yaşıyorsunuz? Sabah yatağınızdan kalktıktan sonra kaç kilometre koşuyorsunuz? Beslenmenize azami dikkat gösteriyor musunuz? Hangi vitamin hangi besinin içindedir, haberiniz var mı? Fazla kiloların kalp krizi riskini arttırdığını aklınızda tutuyor musunuz? En son tespit edilen kanserojen madde listelerini takip ediyor musunuz? Her aklınıza geldiğinde check-up yaptırıyor musunuz? İşiniz sağlığınızı tehdit edecek derecede yoğun ve stresli mi? Psikolojik sorunlarınızı çevrenizle paylaşıyor musunuz?
Yeni Şafak

Yazarlar
Sürüklenmeler
Yaşamakla sürüklenmek arasındaki fark belirsizleşiyor yavaş yavaş hayatımızda. Biz gönlümüze göre yaşadığımızı zannediyoruz; sonra bakıyoruz bir gezegen dolusu insan aynı şeyi, şeyleri aynı şekilde yaşıyor. Bütün gönüller aynı şeyi aynı şekilde yaşamayı istiyor olabilir mi? Mümkün mü bu? Elbette değil! Gönlümüze göre olanı yaşıyor olsak, mutlaka bizim hayatımızın bize özgü bir başkalığı, kendine göre bir akışı, hissedişi, yönelişi olurdu. Demek yaşıyoruz ama kendi hayatımızı yaşamıyoruz. Bir vasata, bir ortalama yaşama tarzına, başkalığını yitirmiş bir genel hissedişe sürükleniyoruz sadece. Sadece bir hayat varmış da hepimiz onu yaşamak zorundaymışız gibi, çaresizce götürüp teslim ediyoruz sanki ilgili mercilere kendimizi, kendiliğimizi.
Yeni Şafak

Yazarlar
İki dünya arasında
Kafamızın içindeki dünya ile yaşadığımız dünyanın arası giderek açılıyor. Bu kendi başına yeterince kötü bir şey... Ama bundan daha da kötüsü var; biz bu iki dünya arasında açılan uçurumlara gözlerimizi kapatıyoruz. Böyle bir şey yokmuş gibi yapıyor; kafamızın içindeki dünyadan dokuduğumuz elbiseleri, yaşadığımız dünyada bocalamakta olan ve bocaladığının dahi farkında olmayan bedenlerimize giymeye, giydirmeye çalışıyoruz. Olmuyor tabii; gülünç oluyoruz sadece, acınası oluyoruz. Sahte bir gülücüğün herhangi birimizin yüzünde durduğu gibi sakil duruyor bu asılsız kılık kıyafet insanlığımızın yüzünde.
Yeni Şafak

Yazarlar
Çocuğum, özgürüm, kuş gibi kanatlıyım…
Bir toplumu yaşatan, ayakta tutan, dayanıklı ve esen kıldığı varsayılan birtakım değerlerin periyodik olarak topluca, hep bir ağızdan haykırmakla ortaya çıkmadığı, bu şekilde hissiyatımızda istikrar kazanmadığı aklı başındaki herkesin malumu olmalı… Esasen bir şeyleri yüksek sesle tekrar etmenin bir yöntem olarak işe yarayacağına da sadece otoriter yönetimler inanmıştır bugüne kadar…
Yeni Şafak