Ankara'nın son dönemlerin en hararetli toplantılarına ev sahipliği yaptığı dakikalarda art arda gelen açıklamalar Fırat'ın doğusuna yapılacak operasyon için çok ciddi bir diplomasi trafiğinin yürütüldüğünü de gözler önüne serdi.
Türk ve ABD'li heyetin başkentteki toplantısı sırasında ilk açıklama ABD'li Savunma Bakanı Mark Esper'den geldi ve "Suriye'nin kuzeyine Türkiye'nin yapacağı bir askeri operasyon kabul edilemez ve Amerika Birleşik Devletleri tek taraflı bir harekatı engeller." ifadesi Ankara'da adeta şok etkisi yarattı.
Heyetler arası görüşmelerin devam ettiği bir anda üst perdeden gelen bu 'diplomatik baskı' 'Süreç nereye evrilecek?' sorusunu da beraberinde getirdi.
Bu açıklamanın Ankara'da yankılandığı anlarda bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan kameralar karşısına çıktı ve Türkiye'nin operasyon kararlılığını "Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla başlattığımız süreci inşallah çok yakında farklı bir aşamaya geçireceğiz" cümlesiyle tüm dünyaya bir kez daha ilan etti.
ABD'nin 'Harekatı engelleriz' tehdidi ne anlama geliyor?
Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel, karşılıklı yapılan bu açıklamaların ve "Türkiye'nin tek taraflı bir harekatını engelleriz" tehdidinin ne anlama geldiğini Yenisafak.com için değerlendirdi.
Askeri harekatlarda alanlara 'giriş' ve 'çıkış' noktaları olduğunu kaydeden Erenel, "ABD, Mehmetçik'in bölgeye muhtemel giriş-çıkış noktalarını biliyor. Onlar da Aralık ayından bu yana yaklaşık 25-30 bin kişilik bir terörist grubu buna göre bölgede hazırladı" şeklinde konuştu.
ABD, teröristlere anlık istihbarat verecek!
ABD'nin bu tür durumlarda her zaman bir 'maşa' kullanma yolunu tercih ettiğini hatırlatan Erenel, şöyle devam etti:
"ABD'liler ellerindeki teröristleri, ve silahları Mehmetçik'e karşı kullanmaktan çekinmeyecektir. Onlara aynı zamanda mühimmat, hedef tespit, hem sahadan hem de uydudan alınan anlık istihbarat gibi kritik destekleri de verecekler. Amaçları bu bilgilerle teröristleri yönlendirmek ve TSK'ya mümkün olan en büyük zararı vermek.
Tabi bu süreç, NATO üyesi bir ülkenin terör karşıtı harekatının başka bir NATO ülkesi tarafından engellenmesi anlamına geliyor ki burası çok farklı sonuçlar doğurabilir. Türkiye-NATO-ABD arasında ilişkiler açısından bu süreç son derece önemli.
Krizin doruk noktasındayız!
Artık bu gelinen süreç 'doruk noktası' olarak nitelenebilir. Yani iki ülkeden biri buradan aşağı düşecek. ABD'liler düşmemek için her türlü adımı atabilir. Almanya başta olmak üzere Avrupa'daki ülkelerden destek istediler alamadılar.
Şimdi bölgedeki teröristlere sarıldılar. Şunu net bir şekilde ifade edeyim; eğer ABD bu bölgede var olmak istiyorsa Türkiye'den başka bir şansı yok. TSK'nın karşısında atacağı her adım Türkiye'yi Rusya-Çin blokuna daha da yaklaştırmakta başka bir işe yaramaz.
Dışişleri Bakanı tarafından yapılan 'Yeniden Asya' konuşmasını da bu kapsamda değerlendirince, ABD'nin giderek yalnızlaştığını görmek mümkün."
DEAŞ dahil terör unsurlarını mutlaka kullanmak isteyecekler
Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel, Türkiye'nin cepler oluşturacak şekilde sınır ötesi operasyon yapmasının engellenmesi halinde farklı cevapları olabileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"KKTC'nin tanınması, Maraş'ın açılması gibi ilk etapta Doğu Akdeniz merkezli bazı adımlar gelebilir.
Eğer ABD maşa kullanmaz ve bizzat kendi unsurlarını TSK ile sıcak bir çatışmaya sokarsa o zaman başlayacak olayların önünü kimse alamaz ve iş bölgesel olmaktan çıkar. Ancak bunu şuan mümkün görmüyorum."
