Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Diyarbakır annelerinin evlat nöbeti 1116. güne girdi. Bu insanlar vicdan nöbetinde bir araya geliyorlar. İnşallah hepsinin evlatlarına kavuşacağı günlerin yakın olmasını temenni ediyoruz.
"TERÖRLE MÜCADELE DEVAM EDİYOR"
Terörle mücadele operasyonlarımız sürüyor. Pençe Kilit ve yurt içi operasyonlar devam ediyor. Bu Türkiye'nin hiçbir şekilde kabul edemeyeceğim dünyanın en meşru mücadelesidir.
Bu operasyonları hür dünyanın geleceği için herkesin desteklemesi gerekiyor. Herhangi bir ülke Türkiye'nin sınırlarını korumak, iç ve dışındaki terörle mücadelesi için 'endişeliyiz' diyorsa biz o örgütlerin bir tanesini bir vekalet savaşı için kendisi için enstrüman olarak kullandığını düşünüyoruz. 'Endişeliyiz' demesi terör örgütlerinin vekalet savaşlarında kullanıldığı anlamına geliyor. Benzerini Afganistan'da yaptılar, tüm dünyanın bedel ödediği ortaya çıktı. Bizim demokrasimiz için verdiğimiz bu mücadele bir yandan da terörü enstrüman olarak kullananlarla mücadeledir.
"YUNANİSTAN AÇIKLAMALARI ÇARPITTI"
Efes Tatbikatı dünyanın birçok yerinde ses getirdi. Buraya katılan silahlı kuvvetler unsurlarımızı teşekkür ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın çok güçlü açıklamaları oldu. Yunanistan'ın bu açıklamaları çarpıtan, hukuku ihlalden tavrı ortaya çıktı. Biz her zaman diyaloğa açığız. Yunanistan'ın sürekli üçüncü ülkeleri işin içine katması, hukuk ihlalleri maalesef bu sürecin olumlu ilerlemesine mani olmaktır.
"MİÇOTAKİS NİYETİNİ GÖSTERDİ"
Miçotakis'in bütün niyetini açığa veren bir açıklama yaptı. Adaların silahlandırılmaması hukukun, Lozan ve Paris anlaşmasının gereğidir. Siz kafanıza göre 'Bunlar modası geçmiş işler' derseniz ortada hukuk kalmaz. Ne zaman masadan bahsetsek, maalesef Yunanistan bunu aslı astarı olmayan propagandalara dönüştürmeye çalışıyor. Bu mesajların üstüne genelde ilk atlayan Fransa oluyor. Lozan Anlaşması hiçbir denizüstü ve adalarda askeri tahkimat yapılmayacak diye açık ifadeler var.
Tutup silahlandırmaya devam etmek bu anlaşmaları ihlal etmek demektir. Birtakım emekli askerleri konuşturuyorlar. Buna Türkiye'nin saldırganlığı gibisinden etiket koymaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamaları savaş olarak açıklamaya çalışıyorlar. Gelin bu meseleyi diplomatik görüşelim diyen biziz. Siz hukuksuzluk konusunda ilerlediğiniz zaman tabii ki ülkemiz de sahadaki fiili varlığını açık ve net şekilde ortaya koyacaktır.
Meşru Kıbrıs Barış Harekatı'nı bile bir tehdit olarak Amerikan Kongresi'nde sundu Miçotakis. Bunların hepsi Avrupa'nın aşırı sağında gördüğü yaklaşımdır. Şimdiye kadar mavi vatan tanımına CHP'nin bir yetkilisi 'Bu çok maksimalist davranıştır' gibisinden açıklama gelmişti. Biz de bunun son derece meşru ve hukuki olduğunu söyledik.
Şimdi de Türkiye'yi mütecaviz göstermeye çalışan birtakım ifadeler geliyor. Bu konuda hassas olunması, bunun politik rekabet haline getirerek sunulması devletimizin çıkarlarını savunmak anlamında Türkiye'yi yanlış yöne getirir.
SİYASETTE 'KİMLİK' TARTIŞMASI
Üzücü şekilde Türkiye'de hiçbir şekilde demokrasimize, siyasi hayatımıza fayda sağlamayacak, birtakım meslek ve etnik kimlik tartışmalarına şahit oluyoruz.
Sayın Bahçeli, Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayının sayın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylemişti. AK Parti adına ben defalarca ifade ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız kendisinin aday olduğunu açıkça ilan etti. Sayın Kılıçdaroğlu'nun partisinden gelen sözler ve davranışlar hesaplaşma ile helalleşme arasında bir sarkaçla gidip geliyor.
Türkiye'de herhangi bir makama aday olmak isteyen birisinin etnik kimliği, mezhebi kimliğinin tartışma konusu yapılması demokratik kültürü zehirleyen, insan haklarına aykırı bir durumdur. Türkiye'de mezhebi ve etnik kimlik üzerinden bir hiyerarşi yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes birinci sınıf vatandaştır.
Herhangi kimsenin mezhebi, etnik kimliği üzerinden ötekileştirilmesine asla müsaade etmeyiz. Sayın Bahçeli de mezhep üzerinden fitne çıkarmaya heves ve tevessül edenler fitnenin başıdır dedi. Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Bahçeli'nin ifadeleri Cumhur İttifakı'nın ortak görüşüdür. Doğduğu yer üzerinden aidiyetin tartışılmasını her bakımdan reddederiz. Orada bu tartışmanın, ittifakın içerisinde birkaç haftayla çeşitli vesilelerle gündeme gelmesini çok ayıplıyoruz. İnsan haklarına aykırı buluyoruz. Bu tartışmayı topyekün reddediyoruz. Bu demokratik kültürü zehirler. Etnik, mezhebi kimlikler tartışma konusu yapılamaz.
"TANJU ÖZCAN AVRUPALI AŞIRI SAĞCILARIN FOTOKOPİSİ"
Burada tek dikkat çekici nokta var, bu adamlar koramirallik yapmış. Yunan ordusu böyle şaka gibi adamların elindeyse şaşırtıcı bir durumdur. Bir haber yapmışlar. Biz Yunanistan'a şunu söylüyoruz; komşuyuz, sorunlarımızı beraber çözmeliyiz. Miçotakis İstanbul'a geldi, 'sorunlarımızı iki ülke olarak biz çözelim' dedi. Sonra ABD'ye gitti, tam karşı tavır ortaya koydu. Bu kalleşçe bir tavırdır. Kötü niyetli yaklaşımdır. Türkiye büyük bir müzakere ve diplomasi devletidir. Türk diplomasisi bu kabiliyete sahiptir. Ama Yunanistan masadan kaçıyor. Konuyu ertelemek için masaya oturuyor. Biz 'bir gece ansızın gelebiliriz' lafımızı terör örgütlerine karşı kullanıyoruz, müttefiklerimize karşı kullanmıyoruz. Asıl sorun bizim terör örgütlerine karşı kullandığımız mottoyu Yunanistan'da birileri hangi saikle üstüne alınmıştır?
Siyaset bir rekabet alanıdır. Karşılıklı olarak tezleriniz için mücadele ediyoruz. Biz rakibiz, hasım değiliz. Bir grup AK Parti gitsin de, zarara uğrasında Türkiye ne olursa olsun şeklinde yaklaşım sergiliyor. Bunlar Türkiye'nin iyiliğini, başarısını, o başarıyı kimin gerçekleştirdiğine göre yargılıyor. AK Parti olmasın, Cumhur İttifakı olmasın da Türkiye'ye ne olursa olsun gibisinden yaklaşım. Bu yaklaşım uzun süredir var. Terörle mücadele veriyorsunuz, o zaman 'Türkiye'nin kendi içinde sorunlar varken dışarıyla çok uğraşmamak lazım' derler. Azerbaycan'la Karabağ savaşında Türkiye yardım eder, bunlar çıkarlar 'Türkiye oraya cihatçı gönderiyor' derler. Ayasofya Camii'nin açılışında bunun rejim hesaplaşması olduğunu söyleyenler çıktı. Yabancı bir süzgeçten geçer not almadıysa bunların geçer not vermesi mümkün olmaz.
Son haftalarda Rize Artvin Havaalanı'nın açılışından bugünkü uydu törenine kadar Türkiye sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde eser üstüne eser koyarak yoluna devam ediyor.
Terör örgütüne etkinlik yaptıracaksınız, güvenlik gücü de bunun sınırını koyunca mütecaviz olacaksınız. Milletvekili dokunulmazlığı, o kişinin fikirlerini hür bir şekilde ifade edebilmesini güvence altına almak için çıkmıştır. Terörün desteklenmesi için himaye alanı oluşturulması düşünülemez. O milletvekilinin dokunulmazlığı ile ilgili karar yüce Meclis'e geldiğinde AK Parti dokunulmazlığın kaldırılması için oy kullanacaktır. O eylemi kınıyoruz. Asla kabul etmiyoruz.