|

"Amerika 'suyumu bulandırdın' diyen kurt misali"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hasan Öztürk köşesinde 'Direnerek kazanacağız, başka seçenek yok' başlıklı yazısını kaleme aldı. Ömer Lekesiz, İsmail Kılıçarslan, Tamer Korkmaz ve Hatice Karahan da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:21 - 19/12/2017 Salı
Güncelleme: 08:41 - 19/12/2017 Salı
Yeni Şafak
Ömer Lekesiz, ​İsmail Kılıçarslan, Hatice Karahan, Tamer Korkmaz, Hasan Öztürk
Ömer Lekesiz, ​İsmail Kılıçarslan, Hatice Karahan, Tamer Korkmaz, Hasan Öztürk

Hasan Öztürk, Ömer Lekesiz, İsmail Kılıçarslan, Tamer Korkmaz ve Hatice Karahan'ın yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Hasan Öztürk: Direnerek kazanacağız, başka seçenek yok

Hazreti Peygamber (as) “Sürüyü güden, kurdu düşünür (ya da düşünmeli)” der. (Teşbihte hata olmaz. Bunu baştan belirtmiş olalım.)Bu hadis bize, sorumluluk sahiplerinin tehlikeyi bilmesi ya da tehdidin nereden geleceğini bilmesi gerektiğini anlatır.

Şayet, kurdun varlığını ya da kurdun tehdidini hesaplayamazsak, sürünün yok olmasına neden olabiliriz. Bu veçheden baktığımızda son günlerde yaşadıklarımız tam da bu hadisin tavsiyesini yerine getirmeyi gerektiriyor.TEHDİDİN GELDİĞİ YER BELLİ DEĞİL Mİ Amerika’nın gücü, ya da tehdidi nedir? Türkiye’nin badire üzerine badireyle karşılaşmasının arkasındaki güç nedir? Veya biz “sürümüzü” salimen bir menzile ulaştırmak isterken, o menzile giden yoldaki tuzakları kim tuzaklamaktadır?

Ömer Lekesiz: Kitaplığınızda bir Kudüs rafı olsun

Kudüs için öfkeli olmak hakkımızdır ama bu öfkemizin kuru sıkı bir öfke olarak kalmaması; onun asil bir tavır, vakur bir itiraz, doğruluğu sabit bir bilgi ile taçlandırılması gerekir.Kendi zamanımızdan Şehit Malcolm X’in öfkesini hatırlayalım bu manada; onun gibi kuklalarla değil kuklacının kendisiyle hesaplaşabilmek için doğruları bilelim ve söyleyelim.

O halde, kitaplığımızda Kudüs’e (Filistin’e ve Gazze’ye de) mahsus bir yer açalım hemen.İlk kitap olarak bir tefsiri koyalım oraya ki, İsrailoğulları hakkındaki İlahi bilginin (ilgili ayetlerin) yorumlarıyla donanalım ondan. Benim bu konudaki önerim, merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Efendi’nin Hak Dini Kur’an Dili’dir.

İsmail Kılıçarslan: Deniz Gezmiş ve diğer parkasızlar

Ne tuhaf bir tartışma bu böyle. Rıdvan Dilmen’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan için kurduğu “parkasız Deniz Gezmiş’tir” cümlesinin ardından patlayan tartışmayı kastediyorum.

Şimdilik tartışmanın üç tarafı varmış gibi görünüyor. İlk taraf Devlet Bahçeli… Dedi ki, “Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı bir teröriste benzetilemez.” İkinci taraf CHP… Onlar da dediler ki, “Deniz Gezmiş bizim namusumuz, onurumuzdur. Deniz Gezmiş halktır, devrimcidir, aydındır, bu coğrafyada emperyalizme karşı mücadele eden bir kahramandır. Onun için bizim kutsallarımıza dil uzatmayı bıraksınlar.” Üçüncü tarafsa olanı biteni anlamaya çalışanlar. “Rıdvan Dilmen niçin ‘parkasız Deniz Gezmiş’ dedi cumhurbaşkanımız için” sorusunun peşine düşenler.İlk notumu şöyle düşeyim. Türkiye’de devrim ve devrimcilik denilince akla sadece sosyalist-Marksist çizginin insanlarının gelmesine şaşırıyorum. 

Tamer Korkmaz: ABD’nin dış politikası, neyin üzerine kurulu?

Berlin Station adlı 2016 yapımı dizi filmde Berliner Zeitung’un muhabiri, CIA ajanıyla tartışırken aynen şöyle diyor: “Amerikan dış politikası, teröristlerin öldürdüğünden daha çok insan öldürüyor. Nihayet, birisi bu gerçeği söylediğinde ise hemen onun adını karalıyorsunuz…”

Haydut Devlet ABD’nin dış politikası sivilleri, masumları “taammüden” öldürmeye ayarlıdır…Bir başka söyleyişle, Müslümanları katletmeküzerine inşa edilmiştir! * Dizideki Berliner Zeitung muhabirinin repliği ise bir yönüyle eksik kalıyor… Şöyle ki; sözünü ettiği -teröristlerin öldürdükleri, zaten ABD’nin “namı hesabına” katlediliyor!

Hatice Karahan: İşi sağlama almak

Geçtiğimiz hafta açıklanan büyüme rakamlarının ardından gelen bir diğer önemli veri de işgücü istatistikleri oldu. 2017 Eylül dönemine ışık tutan istatistikler, işsizlik oranının Ağustos’taki gibi %10,6 seviyesinde kaydedildiğini ortaya koydu. Buna göre, geçen ay bu köşede dikkat çektiğim şu nadir “işgücünden kuvvetli istihdam büyümesi” Eylül’de de göze çarptı. Nitekim söz konusu dönemde işgücü yıllık bazda 1 milyon 128 bin kişi artarken, istihdamdaki değişim 1 milyon 233 bin kişi oldu. Bu ise, geçen yılın aynı dönemine göre işsiz sayısının 104 bin kişi azalmasını sağladı.

Bildiğiniz gibi verileri incelerken, “mevsimin de rakamlarda iyi kötü bir rolü olabiliyor” deyip ilgili etkilerden arındırıp bakmakta fayda var. İşte mevsimsellikten arındırılmış veriler de, Eylül döneminde işsizlik oranının %10,7 ile yılın en düşük seviyesine gerilediğini söylüyor. Hatta bunun, 2016 Mayıs sonrası en zayıf oran olduğu görülüyor. Keza tarım dışı işsizlik oranında da durum bu şekilde.

#​Hasan Öztürk
#Ömer Lekesiz
#İsmail Kılıçarslan
#Tamer Korkmaz
#Hatice Karahan
6 yıl önce