|

"Amerika’nın Türkiye’ye karşı tavrı çirkefleşiyor!"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hasan Öztürk köşesinde "Amerika Türkiye yerine FETÖ’yü tercih etti" başlıklı yazısını kaleme aldı. Abdullah Muradoğlu, Hatice Karahan, İsmail Kılıçarslan ve Ömer Lekesiz de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:37 - 10/10/2017 Salı
Güncelleme: 08:48 - 10/10/2017 Salı
Yeni Şafak
Ömer Lekesiz, ​Abdullah Muradoğlu, Hatice Karahan,  İsmail Kılıçarslan ve Hasan Öztürk
Ömer Lekesiz, ​Abdullah Muradoğlu, Hatice Karahan, İsmail Kılıçarslan ve Hasan Öztürk

Hasan Öztürk, Abdullah Muradoğlu, Hatice Karahan, İsmail Kılıçarslan ve Ömer Lekesiz'in yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Hasan Öztürk: Amerika Türkiye yerine FETÖ’yü tercih etti

15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından bir şehir efsanesi zannedilen ve kulaktan kulağa yayılan cümle şuydu, “Darbeye katılan Amerikan ajanlarının bir kısmı şu anda gözaltında ya da tutuklu!” O gün bir şehir efsanesi zannedilen meselenin bugün gerçek olduğunu ayan beyan görüyoruz. Bakınız, İzmir’de tutuklanan papaz ve geçen hafta Amerikan konsolosluğundaki görevlinin (ajanın) tutuklanması!Kim bilir daha bilmediğimiz kimler var? *** 15 Temmuz ile Amerika’yı ilişkilendirirken sadece FETÖ elebaşının Pensilvanya’da bulunuyor olması elbette yeterli değildi. Yine birçok FETÖ’cünün Amerika’ya kaçmış olması da izaha yeterli değildi. “Üst akıl” kavramının nasıl ortaya çıktığını bilenler de hatırlayacaktır; tevil yoluna gidilmişti...


Abdullah Muradoğlu: Yeniden sömürgecilik mi geliyor!

Bizim medyada gözden kaçtı ama ABD’de, özellikle akademik camiada önemli bir polemik yaşandı. Bu tartışma yakın bölgemizde yaşanan gelişmelerle de ilgili. Önce bir hatırlatma yapalım.  “I. Dünya Savaşı”nın sonunda sömürgeci güçler “Osmanlı İmparatorluğu”nu parçalayarak aralarında pay ettiler. Yakın bölgemizin siyasi haritası  aşağı yukarı1916’da İngiltere, Fransa (ve Rusya) arasında sinsice imzalanan  “Sykes-Picot” anlaşmasının ürünü.

Yüz yıl sonra yakın bölgemiz yine ufalanma sürecine sokuldu. Irak’ta ve Suriye’de yaşanan, ancak etkisini daha geniş bir havzada hissettiren süreci doğru okumak gerekiyor.

Hatice Karahan: Yükselen piyasa iştahı

Pazar gecesi ABD tarafından gelen vize başvurularına ilişkin haber, şüphesiz oldukça can sıkıcı oldu. İki taraf arasında böylece tırmanan gerginlik, jeopolitik tansiyonun da eşlik ettiği bir ortamda dolar kurunu yukarıya taşıdı, borsada bir düşüşü tetikledi. Bilindiği üzere, kurdaki oynaklık bir süredir nispeten halim selim bir moda bürünmüşken, bu dönemde sermaye girişlerinde hoş bir ivme yakalamıştık. Piyasalarda tecrübe ettiğimiz bu makul havada, ekonomideki hızlı toparlanma ile TCMB hamlelerinin eşliğinde, yatırımcı algısındaki iyileşme ve yatışma gibi faktörler şüphesiz rol oynadı. Bununla birlikte daha geniş bir pencereden bakıldığında ise, yükselen piyasalara yönelik ilginin son dönemde yeniden güçlenmiş olmasından da nasibimizi aldığımızı söylemek mümkün.Nitekim Institute of International Finance (IIF) tarafından geçtiğimiz hafta yayımlanan Capital Flows to Emerging Markets (Yükselen Piyasalara Sermaye Akımları) Ekim raporu da, bu yöndeki global gelişmeleri taze rakamlarla onaylamış bulunuyor. Örneğin, 2017’nin Ocak-Eylül periyotuna bakıldığında, portföy girişlerindeki aylık ortalama önceki yıla kıyasla yaklaşık ikiye katlanmış bir rakama işaret ediyor.

İsmail Kılıçarslan: Dünyanın en berbat fikri: Amerika

Valla kafam çok rahat… Bazı ‘kürek mahkûmu’ arkadaşların aksine Türkiye’nin Amerika ile ilişkileri gelişince ‘Amerika be, yürü be’ demek zorunda değilim. İşler bozulunca da ‘ver mehteri’ demiyorum. Kendimi bildim bileli, aklım erdi ereli Amerika’nın dünyanın en berbat fikri olduğuna inanıp iman etmiş durumdayım. Yani son Amerikan seçimlerinden önce ‘Trump, küreselcilere atılmış büyük bir gol olacak. Yaşasın sarı saçlımız, mavi gözlümüz’ analizleri kasan, Trump’ın seçilişini neredeyse halayla kutlamaktan imtina etmeyen bazı kelli felli adamlar aklıma geldiğinde bıyığımın altından güldüğüm doğrudur.   

Amerika’ya niçin düşman olduğumu anlatmaya gerek var mı? Akıl sağlığı ortalama düzeyde sıhhatli ve dünyanın politik dengelerinden az çok anlayan her bireyin üzerine Amerika düşmanlığı farzdır da onun’çün düşmanım.Eh, Amerika vize başvurularını durdurmuş. İyi etmiş. Gayetle şahane bir durum bu… Zira en azından arkadan dolanmayı bir kenara bırakacak bir tavır değişikliği gerçekleştirmiş oluyor böylelikle.

Ömer Lekesiz: Vize krizi ya da “şecâ’at arzederken merd-i kipti sirkatin söyler”

Türkiye, bölgedeki etkin güçlerle mutabak içinde İdlib’de  güvenliği sağlamak üzere harekete geçtiğinde, ABD, Türkiye’deki kendi ülkesine yönelik vize işlemlerini herhangi bir süre de belirtmeksizin askıya aldı.

ABD, yaptığı bu ani ve tek yanlı uygulamaya dair somut bir gerekçe göstermek yerine, ilgili açıklamada “Son zamanlarda yaşanan olaylar, ABD hükümetini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ABD misyonunun tesisleri ve personelinin güvenliğine ilişkin taahhütlerini yeniden değerlendirmek zorunda bırakmıştır” ifadesine yer verdi.Bu ifade, herkes tarafından, Osmanlı sadrazamlarından Koca Mehmet Ragıp Paşa’nın şu beytinde dile getirdiği duruma denk bir şekilde yorumlandı: “Miyân-ı güft u gûda bed-meniş îhâm eder kubhun  şecâ’at arzederken merd-i kipti sirkatin söyler.” 

#​Hasan Öztürk
#Abdullah Muradoğlu
#Hatice Karahan
#İsmail Kılıçarslan
#Ömer Lekesiz
6 yıl önce