Mısır'da seçimle göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye darbe yaparak göreve geçen cunta lideri Abdulfettah el-Sisi ülkeyi iki yılda tamamen faşist bir rejim haline getirdi. Sisi'nin Mısır'ı faşist bir şekilde yönetirken ortaya koyduğu 4 özelliği, İkinci dünya savaşı sırasındaki faşist eylemleriyle hatılanan Alman diktatörü Hitler ve İtalyan faşist lider Benito Mussolini ile birebir benzerlik gösteriyor.
Middle East Eye'da yer alan bir analiz yazısında, Sisi'yi şişirilmiş ve kibirli bir kişiliğe sahip olması, devlet yönetiminde askeri gücün yüceltmesi, ultra milliyetçi, yabancı düşmanı tavırları vekendisine karşı olan tüm muhalifleri yok etme politikası ile Hitler ve Mussolini'ye benzediği ifade ediliyor.
Kibirli karakteriyle Nil'in yeni Hitleri olaran tanımlanan Sisi'nin Mısır medyası tarafından şişirildiği ve kendisinin adeta Napolyon Bonapart gibi lanse edildiği ifade ediliyor. Sisi'nin general olduğuna vurgu yapılırken, 2 yılda 3 binden fazla sivili kendisine muhalif olduğu gerekçesiyle öldürttüğü,16 bin kişinin yaralandığını ve 40 binden fazla kişinin gözaltına aldırttığı ifade ediliyor. Ülkede özgürlükler bu derece kısıtlıyken, Mursi'yi devirmek için tüm gücünü kullanan Mısır medyası, Sisi'yi tanrısallaştırarak, onu "Allah'ın gönderdiği bir elçi", "İsa gibi kurtarıcı" sıfatlarıyla servis etmesi ve Sisi'nin bu abartılı ifadelere tepki göstermemesi onun kibrini kanıtlıyor.
Kendisine muhalif olanları "düşman" olarak tanımlayan Sisi, askeri gücünü her fırsatta kullanıyor. Sisi'nin 2 yılda devlet içindeki önemli makamlara getirdiği kişilerin kendisinin Generalliği dönemindeki yakın çevresinden oluştuğu ve Mısır'ı teknokratlığa sürüklediği belirtiliyor. Sisi'nin ayrıca, ülkede meydana gelen bazı patlamalardan sonra ordunun yetkilerini artırdığı da ifade ediliyor.
Faşist rejimlerde sıkça rastlanan aşırı milliyetçilik ve yabancı düşmanlığı Sisi yönetimindeki Mısır'da zirve yapmış durumda. Sisi yönetimi ve Sisi'nin en büyük güç kaynağı olan medya, iki yıldır milliyetçi yayınları ve yabancı düşmanlığını empoze eden söylemleriyle Mısır halkını büyük ölçüde etkiliyor. 2011 devriminden sıkça söz edilen medyada devrimin arkasında "yabancı güçler vardı" fikri ön planda tutulurken, İhvan teşkilatına da büyük hakaretler ediliyor.
Sisi'nin Hitler ve Mussolini ile son ortak noktası ise, kendisine muhalif olunanların vatan hainliği ile suçlanması. 2 yıldır Mısırlı aydın ve liberal gazeteciler, büyük bir baskı altında. Sisi rejimine karşı yapılan demokratik ve barışçıl gösterilerde binlerce kişi gözaltına alınıp, vatan hainliği suçu ile yargılanıyor. Tıpkı ikinci dünya savaşının faşist Almanya ve İtalya'sında olduğu gibi.
