|

Çavuşoğlu: Türkiye'yi dışlayan açıklamaların faydası yok

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB sürecine ilişkin, "Türkiye'yi dışlayan, aday ülke olduğunu inkar eden açıklamaların faydası yoktur" dedi.

Yeni Şafak
12:14 - 22/11/2018 Perşembe
Güncelleme: 14:45 - 22/11/2018 Perşembe
AA
Avrupa Birliği Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog (YDSD) Toplantısı Ankara’da yapıldı.
Avrupa Birliği Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog (YDSD) Toplantısı Ankara’da yapıldı.

Avrupa Birliği Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog (YDSD) Toplantısı Ankara’da yapıldı. Toplantının ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Avrupa Birliği Komisyonu Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu Üyesi Johannes Hahn, ortak basın toplantısı düzenlendi.

Toplantının birinci oturumunun tamamlandığını, çalışma yemeğinde de bölgesel konuları değerlendireceklerini belirten Çavuşoğlu, "Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantılarının iki amacı var. Birincisi AB ile ilişkilerimizin her boyutunu birlikte değerlendirmek, ikincisi ise bölgesel konularda, güvenlik ve dış politikalarımızda görüş alışverişinde bulunmaktır" diye konuştu.

Türkiye'nin AB'ye aday ülke olarak tam üyeliği hedeflediğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Karşımıza siyasi engeller çıkarılmamalı. Türkiye'yi dışlayan, aday ülke olduğunu inkar eden açıklamaların faydası yoktur" değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, ortaya çıkarılan siyasi engellerin AB'nin büyümesine, refahına ve siyasi istikrarına engel getirdiğini belirtti.

  • Hem Türkiye'nin, hem de AB ülkelerinin geçen yıllarda terör saldırılarına maruz kaldığına dikkati çeken Çavuşoğlu, yabancı terörist savaşçılar konusunda ve bölgedeki terörü besleyen unsurlar dahil her alanda AB ile yakın iş birliği içinde olunmasının her iki tarafın da yararına olduğunu söyledi.

Bu cinayetin tüm boyutlarıyla ortaya çıkması gerekiyor

  • Suudi gazeteci Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin bir soru üzerine Çavuşoğlu, "Her ne kadar bazı üye ülkeler bazı çıkar ilişkileri sebebiyle bunu kapatma meylinde olsa da AB'nin bu konudaki tutumu son derece nettir ve beklentileri de haklıdır çünkü henüz cevabı bulunamamış ya da verilmemiş sorular var. Bu cinayet, bu herkesi şoke eden önceden planlanmış, hiç kimsenin kabul edemeyeceği bu cinayetin tüm boyutlarıyla ortaya çıkması gerekiyor. Gerçek sorumluları kim, kim talimat verdi, bunun da ortaya çıkması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin bu süreçte kendi soruşturmasını büyük titizlik ve şeffaflık içinde yaptığını ve elde ettiği bilgileri ve delilleri isteyen herkesin görmesini ve dinlemesini sağladığını belirten Çavuşoğlu, "Bu bir cinayettir ve adaletin yerini bulması gerekiyor. Şeffaf şekilde uluslararası toplumun iş birliğiyle bu süreci yürütmemiz gerekiyor" diye konuştu.

Çavuşoğlu, cinayet Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda işlenmesine rağmen Viyana Sözleşmesi'ne göre soruşturmada Türk kanunlarının geçerli olduğunu anımsatarak, "Suudi Arabistan'da tutuklanan kişilerin Türkiye'de de yargılanması gerekiyor. Bu konuda Suudi Arabistan'dan iş birliği bekliyoruz. Bunu kendilerine de ilettik" ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan'dan bugüne kadar çelişkili ifadelerin geldiğininin altını çizen Çavuşoğlu, "Başsavcının son yaptığı açıklamayı ileri bir adım olarak görüyoruz fakat tatmin edici değil" dedi.

Hiçbir bilgi verilmedi

Türkiye'nin Suudi Arabistan'ın iş birliği tekliflerini bugüne kadar tereddüt etmeden kabul ettiğini, elde ettiği bilgi ve belgeleri Suudi yetkililerle paylaştığını vurgulayan Çavuşoğlu, "Suudi Arabistan Başsavcısı İstanbul'a geldiği zaman İstanbul Başsavcımız Sayın (İrfan) Fidan elde edilen soruşturma kapsamındaki tüm bilgi ve belgeleri Suudi muhatabıyla paylaştı ama Suudi Arabistan tarafından hiçbir açıklama yapılmadı, hiçbir bilgi verilmedi." diye konuştu.

Sürecin uzaması nedeniyle uluslararası toplumdan uluslararası soruşturma için Türkiye'ye ve Birleşmiş Milletlere (BM) talepler geldiğini söyleyen Çavuşoğlu, insan hakları mekanizmaları tarafından paylaşılan bu talepler çerçevesinde üç raportörün BM Genel Sekreterine bir mektup göndererek BM öncülüğünde bağımsız bir soruşturma mekanizması oluşturulması çağrısında bulunmasının da önemine işaret etti.

Çavuşoğlu, bundan sonra Suudi Arabistan başta olmak üzere herkesle iş birliğine var olduklarını belirterek, kendi soruşturmalarını uluslararası toplumunkiyle yürüteceklerini dile getirdi.

Mutabakatın tam anlamıyla uygulanması iki tarafın da yararına

Çavuşoğlu, AB ile göç konusunda yapılan 18 Mart mutabakatının tam anlamıyla uygulanmasının her iki tarafın da yararına olduğunu vurgulayarak, AB'nin mutabakat içindeki bazı unsurları yerine getirmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye'den Yunan adalarına geçen düzensiz göçmen sayısının düştüğüne dikkati çeken Çavuşoğlu, mutabakatın içinde 5 fasılın açılmasının da yer aldığını ancak bazı ülkelerin engellemesi sebebiyle bu fasılların açılmadığını dile getirdi.

Türkiye'nin reform çalışmalarının gözden geçirildiği Reform Eylem Grubu'nun ağustos ayında toplandığını hatırlatan Çavuşoğlu, 11 Aralık'ta Adalet Bakanlığının ev sahipliğinde ikinci toplantının da yapılacağı bilgisini verdi.

AB ile terörle mücadele ve ekonomi alanında iş birliği

AB'den ve AB üyesi ülkelerden, Türkiye'nin terörle mücadelesine destek beklediklerini ifade eden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"En son PKK ile ilgili Avrupa Adalet Divanının aldığı karar önemlidir. PKK bir terör örgütüdür ve terör listesinde olmaya devam etmelidir fakat PKK'nın AB kurumlarında ve AB üyesi ülkelerde sık sık boy göstermesi, bu terör örgütünün sembollerinin ya da paçavralarının taşınması bizim kabullenebileceğimiz bir durum değildir. Son zamanlarda başta Almanya olmak üzere İngiltere dahil bazı ülkelerde alınan tedbirleri memnuniyetle karşılıyoruz ama bunları yetersiz buluyoruz. Diğer taraftan FETÖ mensuplarının AB üyesi ülkelerde özellikle buralarda sığınmacı olarak bunların kabul edilmesi de halkımızın kabul etmeyeceği bir durumdur."

Çavuşoğlu, Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin her iki tarafın da yararına olduğunu vurgulayarak, "Bazı ülkelerin siyasi saiklerle bunları engellemesine komisyonun izin vermemesi gerekiyor." yorumunu yaptı.

Son zamanlarda AB tarafından Avrupa Birliği Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) fonlarında kesinti gördüklerini söyleyen Çavuşoğlu, bu kesintilerin Türkiye ekonomisini etkilemeyeceğini ancak AB'nin imajını zedeleyeceğini dile getirdi.

Çavuşoğlu, AB'nin Türkiye'yi eleştirdiği alanlardaki projelere yönelik IPA fonlarının kesilmesinin bir çelişki olduğuna da dikkati çekti.

Vize serbestisi için yerine getirilmesi gereken 72 kriterden 6 kriterin kaldığını hatırlatan Çavuşoğlu, "Bir an önce bu kriterler de tamamlanarak inşallah vize serbestisine de geçmiş olacağız." dedi.

Çavuşoğlu, toplantıda Mogherini ve Hanh ile Balkanlar, Suriye, Orta Doğu barış süreci, Körfez bölgesindeki gelişmeler, Yemen gibi bölgesel konuları da değerlendirme fırsatı bulduklarını aktardı.

2016'ya kadar ilk 3 milyarın verilmesi gerekirken 1,7 milyar verildi

Çavuşoğlu, Avrupa Sayıştayının, AB'nin Türkiye'deki Suriyelileri desteklemek için taahhüt ettiği 6 milyar avroluk desteğin ilk 3 milyar avroluk kısmına ilişkin değerlendirmeleri hakkındaki bir soru üzerine, AB Sayıştay raporunun AB'nin kendi iç çalışmalarını denetleyen bir rapor olduğunu söyledi.

Yapılan tüm harcamaların proje bazlı mültecilere verilen yardımlardan oluştuğunun altını çizen Çavuşoğlu, Türkiye'nin bu süreci şeffaf şekilde AB, uluslararası örgütler ve insan hakları kuruluşlarıyla yürüttüğüne vurgu yaptı.

Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"2016 yılına kadar ilk 3 milyarın verilmesi gerekiyordu, henüz daha 1,7 milyar verildi. Bu süreç çok yavaş gidiyor. Diğer taraftan Sayıştay da şunu net bir şekilde görmelidir; göçle ilgili 18 Mart mutabakatına baktığımız zaman AB'den gelecek paralar Suriyelilerin günlük harcamaları için de kullanılmalıdır, sağlık da dahil. Burada bazı engeller var. Bunların da mutlaka giderilmesi lazım ki bu süreç işlesin."

Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sivil toplum örgütünün görevi, demokratik bir şekilde seçilmiş hükümeti güç kullanarak ve başka yöntemlerle görevden uzaklaştırmak değildir. Bu sivil demokrasi değildir, sivil toplumun görevinde bu yoktur. Kim olursa olsun, buna kim katılırsa katılsın yargılama sürecine tabi olmalıdır. Türkiye'de demokratik şekilde seçilmiş hükümeti devirmek için bu faaliyetleri yaptım diyen kişileri AB'nin sırf sivil ya da demokrasi diye savunması hem anlamsızdır hem de çelişkilidir."

Kaşıkçı cinayetinden 'gerçekten' sorumlu olanlar hesap vermeli

Burada konuşan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, toplantının olumlu, yapıcı, verimli ve dürüst geçtiğini söyledi.

Türkiye'nin AB'ye aday ülke ve önemli bir stratejik ortağı olduğunu belirten Mogherini, iki tarafın ilişkilerinin AB, Türkiye, bölge ve küresel dış politika için son derece önemli olduğunu anlattı.

Yoğun gündemi bulunan toplantıda yapıcı ve açık şekilde ortak bakış açısının bulunduğu konular ve farklı fikirlere sahip oldukları meseleleri görüştüklerini aktaran Mogherini, şöyle konuştu:

"Türkiye ve kişisel olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib konusundaki mutabakatın müzakeresi ve uygulanması konusunda kritik rol oynadı. Suriye'deki ortak çalışmalarımız konusunda diyaloğun gelecek oturumunda konuşacağız. Ama şimdiden söylemek isterim ki mutabakat ve bunun uygulanması, büyük bir insani bir krizin önlenmesine yardım edilmesi ve krizin çözülmesi noktasında siyasi perspektifin önünün açılması hususunda kritik rol oynadı. Dolayısıyla Türkiye'nin bu bağlamdaki rolünün kamusal olarak tanınması noktasıyla başlamak istiyoruz."

AB'nin Türkiye'nin 4 milyondan fazla göçmene ev sahipliği yapması ve ihtiyaçlarının karşılanması noktasında eşi benzeri görülmemiş çabalarına son derece saygı duyduğunu ve Türkiye'yi bu konuda desteklemeye devam edeceğini belirten Mogherini, ortak bölgedeki insan hayatı söz konusu olduğunda Türkiye ve AB ortaklığıyla iş birliğinin kritik önem taşıdığını vurguladı.

Taraflar arasındaki düzenli diyalog ve iş birliğinin Suriye, Irak, İran'la nükleer anlaşmanın korunması, Ortadoğu Barış Süreci, Kudüs'ün statüsü, Balkanlar, Libya ve Körfez gibi konularda vazgeçilmez olduğunun altını çizen Mogherini, bu meselelerde yakın çalışmanın hem iki tarafın vatandaşları hem de bölge ve dünyanın çıkarına olacağını bildirdi.

AB, güçlü Türkiye ve Türkiye'yle güçlü iş birliği istiyor

Türkiye'nin AB'yle ilişkileriyle ilgili olarak Mogherini, şunları söyledi:

"Türk hükümetinin AB'yle ilişkileri güçlendirmeye ilişkin aldığı kararı memnuniyetle karşılıyoruz. Ayrıca Reform Eylem Grubu'yla ilgili son açıklamaları da gördük, Aralık ayında tekrar toplanacak. Bu konuda çok net olmak istiyorum ki AB, güçlü bir Türkiye ve Türkiye'yle güçlü bir iş birliği istiyor. Bu bizim hedefimiz ve birlikte üzerinde çalıştığımız bir şey. Türkiye'nin her ikimiz için de stratejik önem taşıyan ve jeopolitik olarak son derece karmaşık bir bölgede el ele birlikte çalışabileceğimiz istikrarlı, müreffeh, demokratik bir komşu olmasını istiyoruz."

Türkiye ile AB'nin güvenlik, terörle mücadele, bölgedeki barış ve istikrar konusunda ortak olduklarını aktaran Mogherini, daha güçlü bir Türkiye'nin de hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı temelinde ve temel özgürlüklere tam saygı duyulan demokratik bir Türkiye demek olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin sağlıklı ve birleşik bir Türk toplumu, özgür basın ve sivil toplumla karar alıcılar arasında sistematik açık diyalogla daha güçlü olacağını dile getiren Mogherini, "bazı akademisyen ve sivil toplum temsilcilerinin gözaltına alınmasından endişe duyduklarını" hatırlattı.

Mogherini, Türkiye'yle enerji, ulaşım ve ekonomi gibi hem taraflar hem de bölge için son derece önemli meselelerde iş birliğini sürdürmek istediklerini anlattı.

Kaşıkçı cinayetinin gerçek sorumlularının hesap vermesi gerekiyor

  • Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki Başkonsolosluğu'nda öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin uluslararası soruşturma başlatılması ve sanıkların Türkiye'de yargılanması yönündeki çağrılarla ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Mogherini, bu konuda AB'nin pozisyonunun başından çok net olduğunu söyledi.

Her zaman tamamen şeffaf ve güvenilir bir soruşturma çağrısı yaptıklarını vurgulayan Mogherini, şu ifadeleri kullandı:

"Bu korkunç cinayetin sorumlularının, gerçekten sorumlu olanların hesap vermesi gerekiyor. Bizim için, AB'nin hesap verme zorunluluğu intikam anlamına gelmiyor. Şunun altını çizmek istiyorum ki başından beri her türlü ölüm cezası uygulamasına karşıyız ve karşı olmaya da devam edeceğiz. Ama yargı sistemimizin prensip, değer ve uygulamalarıyla uyumlu olarak tam, şeffaf ve adil bir soruşturmanın yürütülmesini bekliyoruz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AİHM'in (eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin) Demirtaş kararına ilişkin bunların bir bağlayıcılığı olmadığı şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Mogherini, Türkiye'den mahkeme kararlarını takip etmesini beklediklerini kaydetti.

AB ve üye ülkelerin hukukun üstünlüğü, temel özgürlükler ve insan hakları gibi konularda Avrupa Konseyi standartları doğrultusunda somut adımlar görmek istediğini anlatan Mogherini, bugünkü dünyada AB'den daha güvenilir ve öngörülebilir bir ortak bulmanın zor olduğunu sözlerine ekledi.

Hahn: İlişkilerimiz her zaman kolay olmadı

Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu Avrupa Birliği (AB) Komiseri Johannes Hahn ise, "Türkiye ile AB'nin çok yakın komşu olduğunun" belirterek, taraflar arasındaki istikrarlı ve yapıcı görüşmelerin önemine işaret etti.

Hahn, "Son iki yılda ilişkilerimiz her zaman kolay olmadı ancak siyasi ve teknik düzeyde ilişkilerimizi yönettik." ifadesini kullanarak, taraflar arasındaki ortak menfaat alanlarına dikkati çekti.

Güvenlik, ekonomi, enerji ve turizm gibi geniş bir yelpazede kurulan bağları hatırlatan Hahn, Avrupa iş dünyasının Türkiye'deki iş ilişkilerinde oynadığı kilit rolü vurguladı.

Hahn, bölgede istikrara katkı sağlayacak her türlü faaliyeti desteklediklerini belirterek, Türkiye'de geçen hafta bazı sivil toplum temsilcileri ve akademisyenlerin gözaltına alınmasına ilişkin "kaygılarını" dile getirdi.

İlişkilerdeki gelişmeyi en üst düzeye çıkarmak için yakın diyaloğu sürdürmeleri gerektiğini aktaran Hahn, Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi konusunda da "Bu, her iki tarafın menfaatine olacak." değerlendirmesini yaptı.

Hahn, düzensiz göçe ilişkin Türkiye'nin çalışmalarının her iki taraf için de başarılı olduğu değerlendirmesini yaparak, "AB'nin Suriyeliler için Türkiye'ye sağladığı maddi desteğin etkin şekilde kullanıldığından eminiz." dedi.

"Gerçekçi hedeflerimiz var"

Türkiye'nin AB'nin en büyük ilk altı ticaret ortağından biri olduğunun altın çizen Hahn, Avrupa'nın da Türkiye'deki en büyük yabancı yatırımcı konumunda yer aldığını dile getirdi.

Hahn, bir gazetecinin, "Türkiye'de AB'ye üyelik konusunda oluşan hayal kırıklığı noktasında Türkiye'yi eleştirmek dışında öz eleştiri yapıp yapmadıklarına" ilişkin sorusuna, şu an için yeni bir fasılın açılmasının söz konusu olmadığı cevabını verdi.

Türkiye-AB ilişkilerinin güçlendirilmesi konusunda çaba sarf ettiklerini savunan Hahn, "Değer temelli bir yaklaşımımız var. Gerçekçi hedeflerimiz var. Vizyonumuzu gözden kaçırmamak lazım. Somut sonuçlar alınması gerekiyor." diye konuştu.

Hahn, ekonomik iş birliği, göç, güvenlik, enerji ve çevre konularına işaret ederek, tüm bu başlıklar altında daha yakın bir iş birliği geliştirilmesinin önemine vurgu yaptı.

Hahn, "AB Sayıştayı, bizi parayı çok çabuk harcadığımız noktasında eleştiriyor. Türkiye tarafından ise uygulamaların geciktiği noktasında eleştiri alıyoruz ancak Türkiye'ye yönelik 6 milyar avroluk taahhüdün ikinci kısmının uygulanmasında herhangi bir gecikme olmayacaktır." yorumunu yaptı.

Vize serbestisi konusunda görüşmelerin ivme kazandığını da belirten Hahn, Türkiye'nin AB hedefleri noktasında yapıcı tutumunun gelecek için önlerini açacağını ifade etti.


#Mevlüt Çavuşoğlu
#Mogherini
5 yıl önce