Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 10. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)/Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından verilen akşam yemeğinde büyükelçilere hitap etti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin girişimci insani dış politikasının dünyanın her yerinde Türk milletinin girişimci ruhunun yansıması olduğunu belirterek, bundan sonraki süreçte Dışişleri Bakanlığının daha güçlü ve dinamik olacağının altını çizdi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin yurtdışındaki misyon ve büyükelçilik sayısını artırmak için daima çalıştıklarını ifade ederek, Türk vatandaşlarına ve iş dünyasına daha iyi hizmet verebilmek için sadece sayıya değil, niteliğe de önem verdiklerini belirtti.
Bakanlıktaki bu açığı kapatarak, yurtdışındaki Türk misyonlarını güçlendirmeye devam ettiklerinin altını çizen Çavuşoğlu, "Son aldığımız kararla büyükelçilerimizin yanına gönderdiğimiz ikinci kişilerin daha tecrübeli olmasına dikkat ediyoruz." ifadesini kullandı.
"Vize serbestisi için AB ile çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız"
Türkiye'nin ABD ile bazı AB ülkeleriyle yaşadığı sorunların temelinde, bu ülkelerin tepeden bakma ve dayatmacı yaklaşımının olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, bu durumu "eski alışkanlıkların nüksetmesi" olarak niteledi.
Türkiye-ABD arasında son zamanlarda yaşanan soruna ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
- "ABD ile yaşadığımız sorun ise bugün sadece bizim değil, Avrupa'nın ve dünyanın rahatsız olduğu sebeplerden... Dayatmacı ve elindeki unsurları ve gücü başkalarına karşı saldırı olarak, hatta saldırı unsuru olarak kullanan bir ülkeden bahsediyoruz. Bunu NATO'da da açıkça gördük. Başkalarına saygı duymayan, sadece kendi çıkarlarını düşünen bir anlayışı görüyoruz."
Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı ve verdiği yetkilerle, Türkiye'nin bu süreçte her anlamda üzerine düşeni yaptığının altını çizdi.
Türkiye'nin diplomasiyi işletmek istediğini fakat karşı tarafta bunu anlayacak doğru düzgün muhattabın olmadığını gördüğünü belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Yine her şeye rağmen biz var olan tüm sorunları çözmek için eşit ortak gibi her şeyi konuşmaya açığız. Bir şartla: Tehdit dili olmayacak. Uzlaşı için bir tarafın dayatması değil, iki tarafın konuşarak anlaşması. Tabii ki yaptırım gibi saçma sapan yollara da tevessül edilmeyecek. Oturup konuşarak her şeyi çözebiliriz. Biz buna varız."