Musul'un terörden temizlenmesine yönelik operasyonu değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin hem operasyonda hem de masada olacağını vurguladı. "Terör tehdidi olursa Suriye'ye gireriz" mesajı veren Cumhurbaşkanı, Başika'daki askeri üssün de orada kalacağını yineledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi'nde konuşma yaptı. Teröre karşı kararlılık mesajı veren Cumhurbaşkanı, Musul'un terörden temizlenmesi için Türkiye'nin önemine dikkati çekti. Türkiye'nin Irak ve Suriye'de yaşanan gelişmelere sessiz kalamayacağının altını çizen Erdoğan, "Terör tehdidiyle karşı karşıya kalırsak kusura bakmayın Suriye'ye gideriz" diye konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"15 Temmuz 2016 tarihinde yaşadığımız hadise ordu içindeki FETÖ mensuplarının giriştiği silahlı bir darbe girişimiydi. FETÖ, son çare olarak silaha sarıldı. 15 Temmuz gecesi milletin üzerine kan ve ateş yağdırdı. Açıkçası böyle bir ihanete ihtimal vermiyorduk.
Attığımız her adım hukuka uygundur. Bu adımlar hukuka uygun mu diye soruyorlar. Siz ne kadar hukuktan anlıyorsanız biz de o kadar anlıyoruz. Bize hukuk dersi verenler önce Doğu Almanya ile Batı Almanya'nın birleştiği yıllara baksınlar. OHAL ilanı... Fransa'ya baksınlar. Fransa basit bir terör eylemi karşısında nasıl bir tavır aldı. Biz, basit bir terör eylemiyle karşı karşıya değiliz. Türkiye Cumhuriyet Devleti'nin yıkılması hareketiyle karşı karşıyayız. Atılması gereken adım çok önemli bir adımdır ve bu ülkemizin refahı, demokrasi mücadelesinin ta kendisidir.
Hiç kimse bu kadim devletin teröristler karşısında acziyet göstereceğini beklemesin. Terör bazı ülkeler tarafından çıkarları için araç olarak kullanılabilen bir enstrümana dönüşmüş durumda.
Bizim Suriye'ye olan sınırımız 911 kilometredir. Fakat Suriye ile yakından uzaktan alakası olmayanların Suriye'ye girmesi hak, bize gelince, 'Sizi katil Esed çağırmadı ki, nasıl oraya gidersiniz' diyorlar. Kusura bakmayın, gideriz. Eğer biz terör tehdidi altındaysak, eğer bize o ülke havan toplarıyla tehdit ediyorsa gideriz. Bunun hukukta tabirini siz benden daha iyi bilirsiniz. Nefsi müdafaa mı derseniz, ne derseniz deyin.
ABD Münbiç ile ilgili söz vermişti. Buraya PKK'nın girmeyeceğini ifade etmişlerdi. Fakat sözlerinde durmadılar. PYD bir terör örgütüdür. YPG bir terör örgütüdür. Türkiye'deki PKK'nın uzantısı bir terör örgütüdür. Buraya girmeyecekse verdiğiniz sözü tutun. Yüzde 95'i buranın Arap'tır. Sözlerinde durmadılar, buraya PYD ve YPG'yi soktular. Onlar sözlerinde durmayınca biz de gereğini yaptık. Bu sabah bile kendilerine bu iletildi: Orayı eğer PYD'den YPG'den temizlemezseniz sizinle ortak hareket edemeyiz.
Ne diyorlar, Türkiye Musul'a girmesin. Nasıl girmeyelim? 350 kilometre sınırım var benim. Hiç ilgisi olmayanlar geliyor, neymiş Bağdat onlara gel demiş. 14 sene önce Saddam gel mi dedi bunlara? Ama girdiler. Orada kan gövdeyi nasıl götürdü. Milyonu aşkın insan öldü. Şimdi sizler hukukçular olarak inanıyorum ki yasaların diliyle değil, hukukun diliyle konuşan insanlarsınız. Böylece konuşan insanlar olmaya devam edersek hak yerini bulacak. Bir hukuk vardır, yazısı olmaz. Yasalar da vardır ki güçlüler belirler.
Musul'a operasyonlar başladı. Kendilerine söyledik. Şu anda Genelkurmay Başkanım Amerika'da. Muhatabıyla görüşmelerini yaptı. Ne gibi adımlar atıyoruz, bunları konuştuk. Kendilerine aynısını söyledik. Bakın, Türkiye'nin olmadığı bir operasyondan kusura bakmayın doğabilecek neticelerden biz sorumlu değiliz. Biz, operasyonunda da olacağız, masada da olacağız. Bunun dışında kalmamız mümkün değil. Şu anda bizim Musul'dan kardeşlerimiz var. Araplar, Türkmenler, Kürtler... Aynı şekilde kuzeyde sınıra yaklaştıkça orada akrabalar var. Bizim burada kesinlikle duyarsız olmamız mümkün değil. Kimse bizden Başika'dan çıkmamızı beklemesin. Biz Başika'dayız ve oradaki DEAŞ terör örgütüne karşı operasyonları yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. En onurlu mücadeleyi veren biziz. Eğer mesele terör örgütüyle mücadele ise ta başında beri Başika kampında bu mücadeleyi veren biziz. Musul'daki kardeşlerimizi Başika kampında eğiten biziz. Aynı şekilde Peşmergeleri orada eğiten biziz. Bunlar olmamış olsa, şu anda terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadeleyi verecek doğru dürüst kadro bulamazsınız.
Türkiye'nin etkisiz hale getirdiği her PKK'lı teröristin yerine Irak ve Suriye'deki kamplardan yeni teröristler yetiştiriliyor. Bu örgüte bazı ülkelerin destek verdiğini de biliyoruz.
Biz Şii-Sünni çatışmasına müsaade etmeyeceğiz.
PYD'ye verilen silahların DAEŞ'e gittiğini ve bize karşı kullanıldığını da gördük. Teröre destek veren her ülke kendi mezarını kazmaktadır."