Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siirt'te "Sivil Toplum Buluşmaları" programında konuştu.
Siirt'e kazandırdıkları eser, hizmet ve yatırımların hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, son 19 yılda olduğu gibi gelecekte de göz bebekleri, kara gün dostları Siirt'e aşkla hizmet etmeyi sürdüreceklerini belirtti.
Ömrünün 40 yılını siyaset yoluyla ülkesine ve milletine hizmete adadığını ifade eden Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından itibaren üstlendiği her vazifede milletle iç içe olmaya, yüz yüze, gönül gönüle iletişim kurmaya önem verdiklerini, başkaları gibi sadece sandık ufukta belirince milleti hatırlayanlardan, milletin kapısını çalanlardan olmadıklarını söyledi.
Birileri Ankara'nın konforunda yüksek siyasetçilik oynarken 81 vilayetin her birini hem de 10-15-20 kez ziyaret ettiklerini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Erdoğan, şu ana kadar bu şekilde yaptıkları toplantılardan çok verim aldıklarını, hem şehrin nabzını tuttuklarını hem de o şehirdeki vatandaşların hassasiyetlerini, kanaatlerini ilk elden öğrenme imkanı bulduklarını aktardı.
Yalan terörü ve bilgi kirliliğinin ülkenin gündemini zehirlediği bir iklimde meseleleri etraflı şekilde vatandaşlara izah etme fırsatı yakaladıklarını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Nefret ve gerilim siyasetini körüklemenin kimseye faydası dokunmaz"
Erdoğan, kamu görevlilerinin tehdit edilmesi, halkın yarısının siyasi tercihlerinden dolayı gayri milli ilan edilmesi, milli kurumların yıpratılması, ülkenin mega projelerinin sabote edilmesi ve şehit yakınlarına edepsizlik yapılmasının, muhalefetin provokasyon siyasetinin örneklerinden sadece birkaçı olduğunu dile getirdi.
Bu ülkede yüzde 52 oy ile Cumhurbaşkanı seçilen bir kişiyi ve yüzde 52'yi gayri milli kabul eden bir gayrimeşru zihniyeti milletin takdirlerine bıraktığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
Her zaman aynı düşünmek, aynı fikirleri paylaşmak, meselelere aynı pencereden bakmak zorunda olunmadığını vurgulayan Erdoğan, "Ancak aynı ülkenin vatandaşları olarak birbirimizi anlamak, dinlemek, birbirimizle empati kurmak durumundayız. Farklılıklarımız yerine müşterek noktalarımızı öne çıkarmalıyız." ifadelerini kullandı.
Farklılıkların zamanı geldiğinde zenginlik olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
Siirt'in bu iklimi güçlendirerek koruyacağına inandığını belirten Erdoğan, "Tıpkı o çıkışımızda olduğu gibi yeniden o günleri hatırlamak, anmak ve çıkışımızı da o şekilde yapalım istiyorum." dedi.
Türkiye'nin geçtiğimiz 19 yılda gerek demokrasi gerekse ekonomik refah bakımından sessiz bir devrim yaşadığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunu biz söylemiyoruz. Bunu Batı söylüyor. 'Türkiye'de bir sessiz devrim var.' dediler. Ama tabii bize her türlü yanlışı yaptılar. O ayrı mesele. O sessiz devrimi gerçekleştiren kadro, bu kadro. Bir yandan Türkiye'nin kalkınması, ekonomik olarak bölgesinin ve dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline gelmesi için çok çaba sarf ettik." ifadelerini kullandı.
Diğer yandan da insan hakları, adalet ve özgürlükler alanında örnek bir ülke olması yolunda kararlı adımlar attıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
Eski Türkiye'nin o inkarcı, dışlayıcı, tahkir edici, nobran diline biz son verdik. İnkar politikalarını, ret politikalarını, asimilasyon politikalarını bir daha geri gelmemek üzere terk ettik. Özellikle kardeşliğimizi pekiştirecek, dayanışmamızı güçlendirecek, özgürlükleri genişletecek çok önemli reformlar gerçekleştirdik. Bu topraklar, asırlardır Kuran-ı Kerim üzerine kurulu medeniyet değerlerimizi nesilden nesile aktaran ilim, irfan yuvalarına, alimlere ev sahipliği yapmaktadır."
"Karanlık devri sona erdirmek de bize nasip oldu"
Türkiye'nin ilim irfan faaliyetlerinin önüne geçmeye çalışan gafillerin yol açtığı sıkıntılı günler de yaşadığını belirten Erdoğan, "Hamdolsun bu sıkıntılı günleri çözmek, bu karanlık devri sona erdirmek de bize nasip oldu. Tillo'nun adının iadesi dahil attığımız her adımda sadece sizlerin duasına nail olabilmeyi hedefledik." dedi.
Tüm bu hizmetleri, bu demokratik hamleleri vesayete, bölücü terör örgütünün destekçilerine rağmen hayata geçirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kısa süre önce bizzat terör örgütü elebaşının çözüm süreciyle ilgili yaptığı itiraf, bu gerçeği bir kez daha göstermiştir. Terör örgütünün yaşadığı hezimetler arttıkça kim bilir daha neler, ne itiraflar, ne kalleşlikler, ne tür alçaklıklar ortaya saçılacaktır. Zaman geçtikçe bölücü örgütün, ülkemiz ve bölgemizle ilgili kirli emelleri olan emperyalistlerin taşeronluğunu yapan bir kiralık katil sürüsü olduğu çok daha net görülecektir. Terör sorununu ülkemizin gündeminden tamamen çıkarıncaya dek sınırlarımız içinde ve dışında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir daha bölgede yaşayan kardeşlerimin başına terör belasının musallat edilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Devletimizin tüm birimlerinin bu konudaki kararlılığı tamdır. Bölücü terör örgütü gibi örgütün siyasi ve sivil toplum görünümlü uzantıları da eninde sonunda bir tercih yapmak zorunda kalacaktır. Ya hukuk demokrasi ve anayasa içinde kalacaklar ya da yargıya hesap vermekten kaçamayacaklardır."
"Hakkın rızasını gözeterek halkımız için gece gündüz çalışacaksınız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin de bölgemizin de geleceğinde teröre ve Kandil uzantılı siyasete yer yoktur. Siirtli kardeşlerimizin de desteğiyle yaklaşık 40 yıldır insanımızın kanını, ülkemizin de kaynaklarını adeta bir sülük gibi emen bu beladan ebediyen kurtulacağımıza inanıyorum. Her sosyal meselede olduğu gibi milli birlik ve dirliğimizin güçlendirilmesi çabalarında da sivil toplumun yeri doldurulamaz." dedi.
Sivil toplumun ve kanaat önderlerinin sahip çıkmadığı bir sorunun kalıcı olarak çözülmesinin mümkün olmadığını belirten Erdoğan, "Devletimiz elbette büyüktür, güçlüdür ama toplumun kılcallarına kadar ulaşacak olanlar sizin gibi gönüllü kuruluşlarımızdır. Biz temeli atacağız, altyapıyı kuracağız, uygun ortamı tesis edeceğiz, yoldaki engelleri ortadan kaldıracağız. Siz de önünüze açılan bu yoldan gidecek, Hakk'ın rızasını gözeterek halkımız için gece gündüz çalışacaksınız." ifadelerini kullandı.
İstikbalin teminatı olan gençlere ulaşmanın, onların gönül dünyalarına hitap etmenin mücadelesinin birlikte verileceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim terörün vahşi dişlerine kaptıracağımız tek bir gencimiz bile yoktur. Bizim bir daha asla 'himmet, hizmet' diyerek gençleri mankurtlaştıran günümüzün haşhaşilerine kaptıracak tek bir evladımız yoktur. Bizim nesillerin zihnini ve gönlünü boşaltan küresel teknoloji ve medya baronlarına kaptıracak tek bir çocuğumuz yoktur. Ne sebeple olursa olsun elinden tutamadığımız her bir gencimizin vebali bizim ve sizin üzerinizedir. İmdadına koşamadığınız her bir evladımızın sorumluluğu da bizim ve sizin üzerinizdedir. Kendi çocuklarını Paris'e, Londra'ya, Brüksel'e gönderip şatafat içinde yaşatırken, bu şehrin, bu ülkenin evlatlarına ölümü ve öldürmeyi reva görenlere meydanı asla bırakmayacağız. Bunun için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız, her zemin ve her fırsatta Türkiye olacağız. Biz sağlam durursak, biz elimizden gelenin en iyisini yaparsak Allah'ın izniyle kimse bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Biz çalışır, üretir, koşar ve gayret gösterirsek, Türkiye'nin büyümesine, güçlenmesine kimse mani olamaz. Ben kanaat önderlerine, hocalarıma güveniyorum. Kardeşliğin teröre ve fitne siyasetine mutlaka galip geleceğine inanıyorum."