Nefes alıp verebilmenin bile insanın alnını secdeden kaldırılmamasını gerektiren bir nimet olduğunu vurgulayan Erbaş, "Salgın hastalıkta ne kadar sıkıntı yaşadık değil mi? O nefesi alabilmek için destek makinaları kullanıldı. Entübe hali olanlar. Neydi bütün bunların amacı? O nefesi alabilmekti. Entübe olup da sağlığına kavuşan pek çok kardeşimizle görüştük. Onların neler anlattıklarını anlamaya çalışalım. Yani 'şu nefesimi rahat alıp vermeyi nasip eyle yarabbi, alnımı secdeden kaldırmayacağım' diye dua eden kardeşlerimiz. Böyle bir şey işte. Nefes alıp verebilmek bile alnımızın secdeden kaldırılmamasını gerektiren büyük bir nimettir. İşte biz şükrümüzü ibadetlerimizle ifa ediyoruz. Demek ki iyi kul olmak için, Allah'ın rızasına uygun yaşayabilmek için ibadetlerimize sarılmamız lazım. Kur'an-ı Kerim'in emirlerine ne kadar titizlikle sarılırsak biz o kadar sağlam ve sağlıklı olacağız. Hem zihin olarak, ruh olarak, hem de beden olarak. İbadetlerin sadece ruha değil bedenimize de faydası var. Bunu da hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım." diye konuştu.