Gaziantep Demokrasi Meydanı’ndaki toplu açılış ve temel atma töreninde onbinlere seslendikten sonra sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle biraraya geldi. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
Her darbe önce elini vatandaşın cebine atar. Memleketin kaynaklarını peşkeş çeker. Bir kitapçık kriziyle bu ülke bir gecede fakirleştirilmiştir. Bu üst aklın karşısında dün nasıl dimdik durduysak yine duracağız. Yatırımcılarımıza, işadamlarımıza yaptığınız uygulamalar bilesiniz ki size ters dönebilir. Verdiğiniz kredilerde kredi geri çağırmalarda kurallarını dışına çıktığında bedelini siz ödersiniz.
Şu anda adeta bir parite krizini dünya yaşatıyor. Adeta dolar zenginleri üretmek istiyorlar. Bunun gayreti içindeler. Fakat bir taraftan da o da enteresan, Merkez Bankası’nı da köşeye sıkıştırmak istiyorlar. Bana diyorlar ki ‘Merkez Bankası’na çok vuruyorsun’ şimdi Merkez Bankası çıksın işte çözsün sorunu, o çözecek, ben mi çözeceğim. Ortada böyle bir vaka var. Olay bir parite meselesi. Sakın dolara yüklenerek, dolar alarak ‘köşeyi döneriz’ gibi bir şeyin içerisine girmeyin, yanlış yaparsınız, duvara çarparsınız. Gereğini bizler de önümüzdeki hafta içerisinde yaparız.
Türkiye, dünyayla birlikte değiştiği. Bize düşen görev, ülkeyi hep daha ileriye götürmek, millete hep daha iyisini verebilmek. Artık şu andaki mevcut yönetim şekli bize uymuyor. Artık bu gömlek bize dar geliyor. Türkiye’nin her alanda hızlanmaya ihtiyacı var. Günümüz şartları bunu gerektiriyor. Mevcut sistem buna imkan vermiyor. Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak sistem, başkanlık sistemidir.
Ne kadar tadilat yaparsanız yapın, ne kadar değişiklik yaparsanız yapın, sistemin ruhundaki çarpıklığı düzeltemiyorsunuz. Bir yamalı bohça, bununla bir yere varamıyorsunuz. Birçok anayasa değişikliği yaptık. Pek çok yasayı değiştirdik. Pek çok kurumun yapısını değiştirdik. Ama nafile, olmuyor. Başkanlık sistemi yeni anayasa anlamına gelir. Bu seçimde Türkiye’yi, yeni Türkiye hedeflerini, yeni anayasasına, başkanlık sistemine, çözüm sürecini güçlendirerek kavuşturmak için 400 milletvekilini verin bu iş çözülsün.
Ben yeni anayasa deyince, başkanlık sistemi deyince birileri sanıyor ki bunlar benim tapulu malım olacak. Ondan sonra da ben bunları alıp mezarıma götüreceğim. Kefenin cebi olmadığı için başkanlık sistemini alıp öteki tarafa götürecek halimiz de yok. Biz ülkemiz için, milletimiz için, istikbalimiz için bunu istiyoruz.
12 yıldır Türkiye’nin vesayet zincirlerini birer birer kırmasını sağlayan bu millet, inanıyorum ki yeni Türkiye hedefiyle, yeni anayasa ve başkanlık sistemiyle tüm bunları taçlandıracaktır. Kendi oylarıyla Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanını seçen bu millet, inanıyorum ki bu ülkenin ilk başkanını da uzak olmayan bir gelecekte seçme iradesini gösterecektir.
Çözüm sürecini nihai aşamaya getirdiklerini belirten Erdoğan, “Analar ağlamasın diye çıktığımız bu yolda önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Sabırla bugüne kadar yürüttük. Söz verdiler, tutmadılar. Söz verdiler, tersini yaptılar. Provoke ettiler, 6-7 Ekim’de vatandaşı sokağa döktüler. Derdimiz ülkeye huzuru, refahı getirmek. Yeri geldi kan kustuk, baldıran zehri içtik, kızılcık şerbeti içtik, yola böyle devam ettik. Bugüne kadar pek çok yöntemin denendiği bu süreç içerisinde, kanın, acının, gözyaşının sel olup aktığı bir meseleyi demokrasi içinde, insan hakları temelinde, hak ve özgürlükler ekseninde çözme imkanı yakalamıştık” değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, “Süreç bugüne kadar sağ salim geldiyse bunda en büyük pay, tüm tahriklere rağmen sağduyusunu, vakarını, izanını, irfanını kaybetmeyen milletimize aittir. Bugüne kadar onlara rağmen bu süreç ilerlediyse, şimdi de onlara rağmen bu sürecin nihai hedefine ulaşabileceğine inanıyoruz” dedi.
Gaziantep’in Suriyelilere sahip çıkmasını takdirle karşıladıklarını belirten Erdoğan, “Gaziantepliler, Suriye’deki çatışmalardan kaçarak Türkiye’ye sığınanların yanında oldu. Bir gün şartlar değişecek, o kardeşleriniz size sığındığında, onları bağrınıza basarak nasıl ensar görevini yerine getirdiyseniz inşallah şart değiştiğinde unutmayın, onlar Suriye’den size farklı seslenecekler. ‘Bizim Türk kardeşlerimiz bizi yalnız koymadılar, onlar bizi yalnız bırakmadılar. Onlar bizimle beraber oldular, kapılarını açtılar, çorbasını paylaştılar’ diyecekler” dedi.
