Anayasa değişikliği teklifinin oylanacağı referandum öncesi Batılı ülkeler de 'Hayır' cephesinde saf tutuyor. Siyasi liderler ve medya aracılığıyla hayır propagandası yürütülüyor. Türk Bakanların gurbetçilerle biraraya gelmesine müsaade edilmezken 'Hayır'ı savunanlar için her türlü imkan seferber ediliyor. Batılı ülkelerin bu çifte standartı ise gerek Türk siyasilerden gerekse de halktan büyük tepki topluyor.
Türk Bakanlara yönelik ilk kriz Almanya'da yaşandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 2 Mart akşamı gurbetçilerle biraraya gelecekti. Bu etkinlik Gaggenau Belediyesi tarafından 'otopark alanı yetersiz' gibi komik gerekçelerle iptal edildi. Öte yandan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin de Köln'de bir programı vardı. Gurbetçilerle biraraya gelmek için Almanya'ya giden Zeybekci'nin Köln'de konuşmasına müsaade edilmedi. Bunun üzerine Zeybekci, Frechen kentinde referandum toplantısı yapma kararı alsa Alman yetkililer bu toplantıya da engel oldu. Diplomatik skandallar üzerine Almanya'nın Türkiye Büyükelçisi Martin Erdmann Dıişleri Bakanlığı'na çağrılarak Türkiye'nin rahatsızlığı iletildi.
Almanya'nın skandal kararları bunlarla sınırlı kalmadı. 6 Mart'ta Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı Taner Yıldız'ın Hessen Eyaleti'ne bağlı Frankfurt yakınlarındaki Kelsterbach Kasabası Belediyesi'ne ait Conference&Event Center'deki programı iptal edildi. Bunun üzerine Yıldız, 7 Mart'ta Frankfurkt yakınlarında gurbetçilerle buluştu. Alman hükümeti bu sefer de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun bir oteldeki etkinliğini iptal etti. Farklı 2 salon daha ayarlanmasına rağmen bunlara da izin verilmedi. Gurbetçilerle buluşmaktan vazgeçmeyen Çavuşoğlu, Hamburg Konsolosluğu Rezidansı'na ait bir bahçede gurbetçilere hitap etti. Almanya'nın Essen kentinde Fatma Betül Sayan Kaya'nın konuşmasına da engel olundu.
Almanya'nın bu skandal kararları ilk değil. 2016 yılının Haziran ayında Almanya Federal Meclisi'nin 1915 olaylarını 'soykırım' olarak niteleyen tasarıyı kabul etmesiyle ilişkiler yine gerilmişti. Almanya'nın Köln kentinde düzenlenen 'Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın videokonferans mesajına izin verilmemesi de krize neden olmuştu. Şimdi de Türk yetkililere konuşma yasağı uygulanması gerginliği tırmandırdı. Türk yetkililerinin konuşmasına engel olan, teşkilatların 'Evet' etkinliklerine zorluk çıkartan Alman hükümeti, 'Hayır'ı destekleyen etkinliklere ise sesini çıkarmıyor. Her türlü etkinlik için mekan tahsisinde sorun çıkartılmıyor. Muhalefet partileri, etkinliklerini rahatça yapabiliyor. Terör örgütü PKK yandaşlarının bez parçaları ve teröristbaşı Abdullah Öcalan posterli salonlarda yaptıkları etkinliklere göz yumuluyor. Alman siyasilerin 'Hayır'a yönelik çalışmalarına Alman basını da elinden gelen desteği veriyor. Gazeteler, dergiler Türkiye'yi kötüleyici yayınlar yapıyor.
Almanya'da başlayan çifte standart hastalığı Hollanda'ya da bulaştı. Hollanda hükümeti diplomatik ahlaka aykırı bir tavırla önce Bakan Çavuşoğlu'nun uçağının iniş iznini iptal etti ardından da Almanya'dan karayoluyla Hollanda'ya hareket eden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Rotterdam Başkonsolosluğu Rezidansı önündeki yolu kapattı. Gurbetçilerle biraraya gelmesine müsaade edilmediği gibi Türk Konsolosluğu'na da giriş izni vermedi. Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız'ın da binadan çıkışı engellendi. Hollanda polisi Bakana yönelik çirkin davranışlarda ve tehditlerde bulundu. Skandal kararlara gurbetçilerde tepki büyük tepki gösterdi. Hollanda polisi de gurbetçilere karşı jop ve köpeklerle saldırıya geçti. Hollandalı köpeklere gurbetçiler ısırtıldı. İnsanlar yaralı halde olmasına rağmen saatlerce ambulans çağrılmadı. Atlarla kalabalığın içine girilerek yüzlerce insan ölümle karşı karşıya bırakıldı. Sert müdahalelere rağmen gurbetçi vatandaşlar haklı tepkisini ortaya koymaktan çekinmedi.
Hükümet yetkililerinin bu çalışmaları engellenirken diğer yanda ise komik etkinlikler gerçekleşiyordu. Türk yetkililerin programlarına izin vermeyen Hollanda hükümeti, devlet televizyon kanalı Nos TV'de Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve Türk asılllı İşçi Partisi Milletvekili Keklik Yücel'in 'Hayır' propagandası yaptığı konuşmasına yayın akışında yer verdi. Hollanda gazetesi Algemeen Dagblad da Abdüllatif Şener'e 2 tam sayfa ayırarak 'Hayır' propagandasına çanak tuttu.
Enerji ve Tabi Kaynaklar eski Bakanı Taner Yıldız'ın Avusturya'nın Vorarlberg kentinde yapacağı kitap tanıtımına belediye tarafından izin verilmedi. Belediye yetkilileri, her ne kadar kendilerine kitap tanıtımı yapılacağı söylense de, siyasi içerikli konuşma yapılacağı şüphesine düştüklerini açıkladılar. Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD), programı başka bir yerde yapmak zorunda kaldı. Yine Avusturya'da UETD tarafından organize edilen AK Parti Bursa Milletvekili Muhammet Müfit Aydın'ın katılımı ile gerçekleştirilecek üç farklı program daha iptal edildi. İlki Linz şehrinde yapılması planlanan daha sonra Herzogenburg ve Wiener Neustadt şehirlerinde gerçekleştirilecek etkinlikler yine güvenlik gerekçesiyle iptal edildi. Dışişleri
Bakanı Çavuşoğlu'nun Zürih'te yapacağı konuşma, eyalet hükümeti tarafından 'En yüksek güvenlik endişesi' gerekçesiyle iptal edilmek istendi. Ancak gösterilen tepkiler üzerine geri adım atıldı.
Avrupa medyası ise Avrupa hükümetlerinin bu iki yüzlü tavırlarını görmezden geldi. Türklerin üzerine köpeklerle saldırılması Avrupa medyasının neredeyse gündemine bile girmedi. Avrupa medyasının manşetlerini bunun yerine Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı ile Hayır propagandası süsledi.
İsviçre'li Blick Gazetesi 13 Mart günü tarihinde ilk kez Türkçe manşetle çıktı. Tavırlarını ve Türkiye düşmanlıklarını açık açık ortaya koyan gazete 'Erdoğan'ın diktatörlüğüne Hayır oyu kullanın' manşeti attı. Blick gazetesi 'İsviçre'de yaşayan bütün Türkleri 16 Nisanda HAYIR oyu kullanmaya davet ediyoruz' dedi. Haberin devamında “Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki anlaşmazlık tırmanıyor. Erdoğan, Türklerin Avrupa'ya vizesiz alınmaması halinde, Avrupa Birliği'ni yapılan anlaşmanın iptaliyle tehdit ediyor” ifadelerine yer verildi.
Gezi olayları döneminde 'Boyun Eğme' manşetiyle çıkan Alman Der Spiegel dergisi, Türk yetkililere yönelik ırkçı ve ayrımcı tavırlarla ilgili olarak 11 Mart'ta yayınlanan manşetinde Türk Bayrağı fotoğrafıyla 'Hilal Tutulması' başlığını attı. Haberde 'partili cumhurbaşkanlığı'nı esas alan anayasa değişikliği referandumun tartışmalarının Almanya'ya da yansıdığı, Türk toplumundaki kamplaşma ve bölünmenin Almanya'daki Türkiyeliler arasında da görüldüğü iddia edildi.
Der Spiegel, 2 Nisan 2016 tarihli sayısında 'Korkunç dost', 1 Ağustos 2016'da da 'Özgürlüğünü kaybeden ülke' başlıklarıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Türkiye'yi kapak konusu yapmıştı.
Alman Stern dergisi ise kapağında Erdoğan fotoğrafı kullanarak 'Şantajcı' başlığını attı. Hollanda polisinin saldırganlığını görmezden gelen Alman basını, Türk siyasetçilerin ve halkın
haklı tepkisini eleştirdi.
Başbakan Binali Yıldırım'ın fotoğrafıyla verilen manşet haberde “Türkiye özür istiyor ve yaptırımlarla tehdit ediyor” başlığı kullanıldı. Gazetenin internet üzerinden yaptığı ankette okurlarına “Hollanda'nın Türkiye'ye dişini göstermesi iyi” şeklindeki görüşe yüzde 92'lik grup “Katılıyorum” yanıtını verdi. Ayrıca gazete Yeni Şafak'ın manşetten duyurduğu 'Irkçı köpekler' başlığını intenet sitesinde manşetten duyurarak 'Türk medyasının haberlerinde ağırlıklı olarak bu fotoğraflara yer verildi' dedi.
Fransa basını da Hollanda'nın çirkinliğini gösteremedi:
Erdoğan Avrupa'ya karşı diplomatik kriz başlattı
Erdoğan'dan Avrupa'ya “faşist avrupa”
Hollanda ve Türkiye arasındaki krize Fransa sükunet çağrısında bulundu.
İngiliz Financial Times gazetesi, 'Erdoğan'dan Hollanda'ya karşı Nazi suçlaması;
Kriz büyüyor' başlığını attı.
Erdoğan Hollanda'yı devreye soktu.
Erdoğan, bakanlarını veto eden Hollanda'yı tehdit etti
El Mundo: Türkiye ile yaşanan anlaşmazlık Hollanda kampanyasının nihai aşamasını işaret ediyor.
