|

'İki paktın kavgasında açıklanamayan durumlar'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Kemal Öztürk köşesinde Atlantik Paktı ve Avrasya Birliği'ne dikkati çekerken 'üçüncü pakt'a işaret etti. İsmail Kılıçarslan, Salih Tuna, Hasan Öztürk ve Akif Emre de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:24 - 27/12/2016 Tuesday
Güncelleme: 09:34 - 27/12/2016 Tuesday
Yeni Şafak
İsmail Kılıçarslan, Akif Emre, Kemal Öztürk, Hasan Öztürk ve Salih Tuna.
İsmail Kılıçarslan, Akif Emre, Kemal Öztürk, Hasan Öztürk ve Salih Tuna.

Kemal Öztürk, İsmail Kılıçarslan, Salih Tuna, Hasan Öztürk ve Akif Emre'nin yazılarının en dikkati çeken bölümleri:





Devletler kadar güçlü ama devletsiz pakt

Tüm dünyada bir kavga var. Kavganın tarafları kağıt üstünde belli. ABD ve İngiltere'nin başını çektiği, Avrupa ve İsrail'in de içinde yer aldığı, 'Atlantik Paktı', bir taraf.




Rusya ve Çin'in başını çektiği, Şangay İşbirliği ülkeleri ve İran'ın da dahil olduğu Avrasya Birliği de diğer taraf.




Aslında soğuk savaş dönemindeki iki bloğun devamı gibi gözüküyor.




Bu iki büyük pakt bir biriyle mücadele ediyor ve son derece tehlikeli şeyler yapıyorlar. Vekalet savaşları, terör örgütü kurmak/desteklemek, sonra da rekabet ettiği ülkenin üzerine salmak en tehlikeli olanı. Bu paktlar da kendi içinde de rekabet halinde. Bu da ayrı bir konu.




Yine de bazı eylemleri, operasyonları, politik tutumları bu iki paktın mücadelesinde bir yere oturtamıyoruz. Rasyonel ve reel politik olmuyor.





Anlaşacağımızı sanmıyorum

Hayır, İmam Hatip Lisesi mezunu değilim. 6 yıl kadar ilahiyat okuduğum, bu süre zarfında ilahiyat okumaktan çok serserilikle iştigal ettiğim doğrudur fakat. Yani Mustafa İslamoğlu'nun 'İmam-Hatip ve ilahiyat müfredatı değişmedikçe bu memlekette geleceğin IŞİD'çileri yetişmeye devam edecektir' cümlesinin muhataplarından biriyim.




Üç bakımdan ilgimi çekti cümle. İlki, İslamoğlu'nun 'İmam-Hatip ve ilahiyat müfredatı değişmeli' önermesi. Nasıl bir müfredat değişikliği istediğinden bağımsız olarak İslamoğlu, müfredat değişikliği talebinde haklıdır. Konunun uzmanı eğitimcilerin, mesela Erol Erdoğan'ın ve benzer isimlerin yazıp çizdiklerine bakarak söyleyebilirim ki bilhassa ilahiyat müfredatında oldukça köklü değişiklikler yapılmasının elzem olduğuna dair bir kanaat hâsıl olmuş durumdadır bende.





Kılıçdaroğlu'nun da onlardan hiç farkı yok

En son bıraktığımda “biz de ülkücüyüz” diyordu. Anlayabildiğim kadarıyla her bir şey olabiliyor, bir tek CHP'li olamıyor.




Töbeler olsun, oluyor; fakat bir eski CHP'li, bir yeni CHP'li oluyor. Yani, herhangi bir sabiti yok.




Çok kaygan, çok değişken, çok değişik bir politikacı profili çiziyor.




Tek sabiti var: Erdoğan takıntısı.




Bu özellik, malumunuz, bir de FETÖ'cülerde var.




Zelig gibi her şey oluyorlar, her kabın rengini alıyorlar. Duruma göre solcu sağcı, Türkçü Kürtçü, Alevi Sünni, dinli dinsiz, ne gerekiyorsa onu oluyorlar. Lakin her durumda Erdoğan düşmanlığını sürdürüyorlar.




Kılıçdaroğlu'nun da onlardan hiç farkı yok.





Şimdi anladık mı 'seferberlik çağrısı'nı?

Asimetrik savaşın belki de en can yakıcı yönü, “dost ateşi altında kalmak”tır; hem de “dost ateşi” olduğunu bile söyleyemeden…




Asimetrik savaşta, propaganda araçlarının dili “doğru”yu söylememek üzerine kuruludur.




Beşinci kol, harekete geçtiğindeyse dışarıdan çok içeriye dikkat kesilmekle meşgul olunur.




Faaliyet alanı genişledikçe, içerideki tehdit daha da büyür.




Peki, bütün bunlara karşı mücadele kabiliyetimiz nedir?





Obama'nın ders vermek istediği muhakkak

Geçen haftanın uluslararası gündeminde en ilginç gelişmelerden biri şüphesiz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde İsrail aleyhinde alınan karardı. Obama yönetimi şaşırtıcı biçimde, Amerika'nın İsrail konusunda izlediği geleneksel politikalarına ters bir tavır aldı.




İsrail'in, uluslararası hukuka göre de resmen işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında uyguladığı Yahudi yerleşimlerinin tamamını yasadışı ilan eden karar tasarısının BM Güvenlik Konseyinde çekimser oy kullanması, daha da önemlisi bu kararı veto etmemesi idi. Malum, Güvenlik Konseyi'nin daimi beş üyesinin alınan kararları veto etme yetkisi var ve dünyanın geri kalanının ne düşündüğü yok hükmündedir!





#Kemal Öztürk
#İsmail Kılıçarslan
#Salih Tuna
#Hasan Öztürk
#Akif Emre
7 years ago