|

Pokemon ararken kendinizi kaybetmeyin

Geçtiğimiz hafta hem dünyada hem de Türkiye’de büyük yankı uyandıran Pokemon Go oyunu, yediden yetişe herkesin dikkatini çekti. Biz de oyunu merak ederek telefonlarımızı elimize alıp Pokemon avına çıktık. Camiler, kütüphaneler ve metro istasyonları derken yaklaşık 4 kilometre yol kat ettik. Uzman Psikolog Gökhan Ergür, elindeki telefona gömülerek sokağa çıkanların sosyalleşmelerinin mümkün olmadığını söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 17/07/2016 Pazar
Güncelleme: 01:58 - 17/07/2016 Pazar
Yeni Şafak

Bir nesli büyüten çizgi film Pokemon, televizyondan sonra seri film olarak beyazperde de kendisine yer bulmuştu. 2000'li yılların fenomen yapımı bu kez akıllı telefon oyunu olarak karşımıza çıktı. Hem de öyle bir çıktı ki geçtiğimiz hafta neredeyse bu oyunla yatıp bu oyunla kalktık. "Pokemon Go" ismiyle akıllı telefonlara yüklenen bu oyunla birlikte konumunuzu kullanarak uygulamadaki harita vasıtasıyla çevrenizdeki Pokemon karakterleri yakalabiliyorsunuz. Arttırılmış gerçeklik uygulamasıyla kimi zaman bir evin arka odasında, kimi zaman bir sokak başında kimi zaman ise kilometrelerce uzakta konumlanmış bu karakterleri yakalamak için oyun meraklıları seferber olmuş durumda. Biz de günlerdir dillerden düşmeyen bu oyunun nasıl oynandığını merak ederek Yıldız Teknik Üniversitesi kampüsünde çılgınca Pokemon avına çıkan Gamewog Oyun Stüdyosu'ndaki gençlerle bir araya geldik. Stüdyoda oyun üreten bu gençlerle her şeyi bir kenara bırakıp tabana kuvvet Pokemon aramaya koyulduk. Heyecanla uygulamayı açıp ekranda beliren karakterleri yakalamak için saatlerce yürüdük, metroya bindik. Dört saatin sonunda bize kalan büyük bir yorgunluk, pişmanlık ve beş Pokemon karakteriydi.



CAMİDEN İNŞAATA POKEMON AVI

Saat 15.00 sularında kampüs alanında elimizde telefonla gençlerle buluştuk. İlk beş dakikada bahçedeki Charmander karakterlerini yakaladıktan sonra oyun stüdyosundan Rıdvan'ın telefonunda beliren Bulbasaur karakterini yakalamak için inşaat alanına doğru yöneldik. İnşaatta çalışan 60'lı yaşlardaki bir amca "Gençler bu oyun nasıl oynanıyor? Benim telefonuma da yükler misiniz?" diyerek heyecanla telefonunu uzattı. Gençler, amcanın telefonuna oyunu en kısa sürede yükleyeceğine dair söz verdiktan sonra ikinci karakteri de yakalayıp biraz mola verdik. Tam bu sırada kampüsün diğer ucundaki kütüphanede Lapras karakteri ekranda belirdi. Sıcak havaya ve yorgunluğa aldırmadan birkaç kilometre yürüyüp kütüphaneye vardık. Kütüphanenin temizlik işleriyle uğraşan teyze "Okullar sanki tatil olmamış gibi. Çocuklar ellerinde telefona baka baka buraya geliyor. Meğersem oyun oyunuyorlarmış" diye söylendi. Bu kez Mehmet Furkan'ın telefonunda caminin şadırvanın hemen yanında duran Mewtwo karakterini yakalamak için yola çıktık. Şadırvanda abdest alan bir genç, "Ben de burada karakterimi yakaladım ve gelmişken öğle namazını da kılayım dedim" diye gülerek bizimle sohbet etti.



SAHİL E TAKIL, ŞEKERLE BESLE

Kampüs etrafındaki karakterleri yakaladıktan sonra "Metro istasyonunda ne var, ne yok?" diyerek soluğu hemen orada aldık. Burada da karakter avına çıkan sadece bizler değildik. Metroya bindik.Düşmememek için bir yandan tutunmaya çalışıp bir yandan da tüm dikkatiyle karakter arayan yolcular dikkatimizi çekti. Yolcular aynı zamanda birbirlerine akıl veriyorlardı. 30'lu yaşlarda sırt çantalı bir adam yanındakine "Ben 10. levele geldim. Bugün tam 7 kilometre yürümüşüm. Pokemon'unu daha güçlendirmek için ona şeker yedir, sahilde takıl, orada su pokemonları toplayabilirsin"derken birden metronun penceresinden dışarı bakıp bağırdı: "Durağı kaçıracağız abi kalksana!" Biz de aynı durakta inip bizi bekleyen Snorlax karakterini yakaladık. Sonra da yolumuza devam ettik. Benim için oldukça yorucu bir gündü. Çocukluğumda cipslerin içinden çıkan Pokemon karakterlerini biriktirip oyun oynar çok da mutlu olurdum. Ama bu yorucu yolculuk ve oyun hiç bana göre değildi. Ancak birlikte yola çıktığımız diğer gençler enerjilerinden hiçbir şey kaybetmeyerek yakalayacakları yeni kahramanları araştırmaya koyuldu.Biz de onları oyunlarıyla baş başa bırakarak Yıldız Teknik Ünivesitesi Öğretim Üyesi ve Gamewog Oyun Stüdyosu kurucusu Yrd.Dr. Tuncay Sevindik ile buluştuk.



Yürürken telefonum sürekli açık

23 yaşındaki Selim Kamyan Yönetim ve Bilişim Sistemleri bölümünden bu yıl mezun olmuş. Rekabetçi oyunlara çok meraklı olduğunu söyleyen Kamyan “Bu kahramanları etrafta görmek hoşuma gidiyor. Önceleri normal yürüyorken şimdi elimde telefonum sürekli açıkken yürüyorum. 5 dakikalık yolu daha uzun sürede geçiyorum. Bu oyun bizi oturduğumuz yerden kaldırıyor ama sadece telefona baktığımız için tehlikeli durumlar da ortaya çıkabiliyor. Özellikle çocukların kullanımı konusunda kısıtlamalar getirlmeli” diyor. 22 yaşındaki Emre Topuz da Yazılım Mühendisliği bölümünde okuyor. Pokemon Go sayesinde hiç görmediği yerleri keşfettiğini ifade eden Topuz, “En çok da metrobüsle seyahat ederken nerelerde kahraman bulabileceğimi merak ediyorum. Duraklara da bakınıyorum. Belli başlı noktalarda diğer Pokemon arayan arkadaşlarla karşılaşıyoruz. Herkesin telefonuna farklı Pokemonlar geliyor. Dolayısıyla ben bir Pokemon'u yakaladığımda bir başkasının telefonundaki kahraman kaybolmuyor. Ben de indirdiğim ilk gün 4 kilometre kadar yol yürüyürek kendimi Beylikdüzü'nde buldum. Pokemonları camilerde, inşaat ve ormanlık alanlarda da bulabiliyoruz ”şeklinde konuşuyor.



Gerçek ile sanal ayrımı iyi yapılmalı

Gerçek dünya ile sanal dünyayı birleştiren Pokemon Go oyununun insanlara yeni bir dünyanın kapılarını açtığını ifade eden Uzman Psikolog Gökhan Ergür "İnsanlar bu oyunla birlikte sıkıştıkları ve mutsuz oldukları hayat serüvenlerine dijital, sihirl bir dokunuş yaptı. Oyunun insanları sokağa çağırdığı ve sosyalleştirdiği söyleniyor. Peki nereye çağrılıyoruz ve kimlerle sosyalleşiyoruz?" sorularının iyi bir şekilde cevaplanması gerektiğni söylüyor. Oyunun insanları sokağa değil kendi uygun gördüğü toplanma alanlarına çağırdığını sözlerine ekleyen Ergür "Bu alanlar daha şimdiden çeşitli firmaların reklam malzemesi haline gelmeye başladı. Sosyalleşme kısmına gelecek olursak ellerindeki telefona gömülmüş ve makineden aldığı komutlarla bireysel ya da gruplar halinde lokasyon değiştiren insanlarla sosyalleşmek bize ne kazandırabilir ki? Sadece gençlerin değil yetişkinlerin de bu oyun karşısında dikkatli olmaları ve gerçekle sanal arasındaki ayrımı iyi yapıp hayatlarına buna göre şekil vermeleri gerekir" diyor.



Geceleri sokakta karakter arıyorum

22 yaşındaki Rıdvan Günay Bilgisayar Destekli Tasarım ve Animasyon bölümü mezunu. Pokemon Go çıkar çıkmaz uygulamayı hemen telefonuna indirdiğini söyleyen Günay “Çocukken de Pokemon çizgi filmlerini izler ve tasolarıyla oynardım. Şimdi de bu çizgi film karakterlerini üç boyutlu olarak onları gerçek yaşamdaymış gibi görmek hoşuma gidiyor” diyor ve ekliyor: Özellikle metrobüste giderken karakterleri buluyorum. Bahçelievler durağından Pikaçu'nun ayak izlerine benzer bir karartı gördüm ve o durakta indim. Avcılar'a giderken yol üzerinde birkaç karakter buldum. Evime yürüken de aramaya devam ettim. Geceleri de sokaktakileri yakalamak için dışarı çıkıyorum. Bu oyunu çok sevdim ve resmi yollarla Türkiye'ye geldiğinde daha çok oynacağım” diye konuşuyor. 17 yaşındaki Mehmet Furkan Aksever de oyun stüdyosunda çalışan gençler arasında yer alıyor. Çok küçük yaşlardan itibaren oyuna meraklı olan Aksever de bu oyun çıkar çıkmaz hemen telefonuna indirmiş. Oyunun günlerce popüler olmasının kendisini çok meraklandırdığını ifade eden Aksever “Ben de çocukluğumda Pokemon'u çok izlerdim. Ama sokak sokak dolaşıp kahraman aramaya hiç bana göre değil” diyor.



Küçük çocukların kaybolma riski var

Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Gamewog Oyun Stüdyosu Kurucusu Yrd. Doç.Dr Tuncay Sevindik, tüm dünyayı kasıp kavuran Pokemon Go'nun bilinçli bir şekilde kullanılması gerektiğini belirterek şunları söylüyor:


Oyun alışılagelmiş bilgisayar ya da telefon başında oturup kalarak oyun oynama alışkanlığını değiştirebilecek nitelikte yeniliklere sahip. Bu yönüyle oyun; insanların dışarı çıkmasını, yürümesini ve spor yapmasını sağlıyor.



Oyun olumlu sayılabilecek bu özelliklerin dışında trafikte dikkatsizliklere, iş başında konsantrasyon eksikliğine, metrobüs duraklarında önemli yaralanma, can kayıpları ve küçük çocuklar için kaybolma, kaçırılma gibi riskleri de beraberinde getiriyor. Bu türden dezavantajlı yönleri ile oyuna mutlaka yaş sınırı getirilmeli ya da daha bilinçli bir şekilde kullanımı sağlanmalı. Aksi halde olaylar büyüdüğünde oyunun yasaklaması söz konusu olabilir.

#Pokemon
#Mobil oyun
8 yıl önce