|

"Rıza Zarrab davasının getirdiği realiteler var"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Özlem Albayrak köşesinde "Zarrab davasının 10 maddelik özeti" başlıklı yazısına yer verdi. Hayrettin Karaman, Hasan Öztürk, Kemal Öztürk ve Faruk Beşer de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
10:30 - 1/12/2017 пятница
Güncelleme: 10:42 - 1/12/2017 пятница
Yeni Şafak
Kemal Öztürk, ​Özlem Albayrak, Hayrettin Karaman, Faruk Beşer, Hasan Öztürk.
Kemal Öztürk, ​Özlem Albayrak, Hayrettin Karaman, Faruk Beşer, Hasan Öztürk.

Özlem Albayrak, Hayrettin Karaman, Hasan Öztürk, Kemal Öztürk ve Faruk Beşer'in yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Özlem Albayrak: Zarrab davasının 10 maddelik özeti

New York’ta görülen Rıza Zarrab Davası, gazete köşelerinden, ekranlardan, sosyal medyadan görüldüğüne göre, Türkiye’deki muhaliflerin bazılarını çok sevindirmişe benziyor. Twitterdaki timeline’a övgüler düzecek kadar kendinden geçmişlerden tutun, ABD’deki davanın “ambargo”dan ne zaman ve nasıl “rüşvet”e evrildiğini sorgulamadan, duygusallık pozlarında asgari ücretlileri düşünüyormuş gibi yapanlara dek, skala geniş. Farkındalar mı bilmem, ama kabak gibi açıktalar.

Gerçi biz bunlara alışkın olmalıyız, daha önce de FETÖ’nün peşine takılmış, onların hükümete kurduğu kumpasları sonsuzca desteklemiş Kemalistlerle defalarca karşılaşmıştık. Aslında o dönemler, yani FETÖ hükümetle sorun yaşayan yerli bir cemaat görünümündeyken bu destek, bir nebze anlaşılabilirdi. Ama bugün bile, yani FETÖ’nün ne olduğu ortaya çıktıktan sonra bile, Rıza Zarrab’ın itirafçı olma durumundan hükümete yüklenme vazifesi çıkarıyorlar. CHP’nin FETÖ’nün iletkeni olması, ellerine tutuşturulan belgeleri her seferinde gerekli yerlere iletmeleri ve bu duruma CHP seçmeninden asla itiraz gelmemesi de dikkate alınırsa bunun sadece sosyal bir kesimin yaklaşımı olmadığı, o tabakanın resmi duruşu olduğunu savlayabiliriz sanırım. İlginçtir, bu ülkede bütün bunları yapıp hala “vatansever” pozlarında gezilebiliyor.

Hayrettin Karaman: Çin zulmü altında Uygur Müslümanları

Kökenleri Oğuzlara dayanan Uygurların İslam’la tanışması miladî dokuzuncu asrın ilk yarısında olmuştur. Rivayete göre 932 yılında Karahanlılar döneminde, Karahanlılar devletinin  prenslerinden ve Karahanlı hükümdarının üvey oğlu  Satuk Buğra bir gece rüyasında Peygamberimizi görür; Peygamber Efendimiz (s.a.) kendisini İslama davet eder, sabah uyandığında de Müslüman olur. Abdülkerim ismini alan Satuk Buğra, Kaşgar’da bulunan 300 Budist tapınağını camiye çevirir. Daha sonra Tarım bölgesindeki Uygur şehirlerine seferler düzenler  ve  bu bölgelerin de Müslüman olmasını sağlar. Bu dönemde Türkistan’daki Türk kavimlerinin büyük bir kısmı İslam dinini kabul ederek “İslam Medeniyeti” içerisinde bütünleşmişlerdir. Bununla beraber Uygur Medeniyeti, İslam Medeniyeti ile birleşerek “Uygur İslam Medeniyeti” adı verilen tarihi gelişme süreci başlamıştır. Bu dönemde Kaşgar şehri Karahanlı sülalesinin dini, siyasi  ve kültürel merkezi olarak tarihe geçmiştir. Gel zaman git zaman komünist Çin işgaline maruz kalan Doğu Türkistan’ın imdadına yetişecek bir devlet ve kurum mevcut değildir; çünkü BM teşkilatının hal-i pür melali malumdur; dünya beşten büyük olmasına rağmen Güvenlik Konseyi de beş iri devletin elinde zulüm merkezi haline gelmiştir. Bütün dünyada zulme, Allah rızası için karşı çıkacak tek topluluk İslam ümmetidir, ama ne yazık ki o da ümmet olmaktan çıkmış, ulus devletlere bölünmüş, ulusal egoizmi veya zaruretleri dinin emirlerinin önüne geçirmiştir.

Hasan Öztürk: Acaba Erdoğan “yaltaklansa”ydı Zarrab’a ihtiyaç duyacaklar mıydı

"Sorumluluğu kabul etmek ve cezaevinden çıkmak için en hızlı yol Amerika ile iş birliği yapmaktı.”Bu cümle New York’tan uzun zamandır buralara kadar ulaşan pis kokular arasından duyuldu. Rıza Zarrab’ın cümlesi bu ana kadar eksikleriyle birlikte “doğruluk payı” olan tek cümle. 

Doğruluk payı diyorum zira Zarrab’ın Türkiye’den nasıl çıktığıyla ilgili önümüzdeki günlerde elde edeceğimiz bilgiler bu cümlenin de “doğru” olmayabileceğini gösterebilir.Şu ana kadarki bilgilerimizle değerlendirdiğimizde, Zarrab 90 yıldan “yırtmak” için “işbirlikçi”, “itirafçı” hatta “iftiracı” olmayı seçmiş! Belki Türkiye’den ayrılmadan önce başka şeyleri de seçmiştir, kim bilir? Onu teslim alan Amerikan yargısıysa, ne yapıp edip Türkiye’yi, meşru iktidarı ve lideri Erdoğan’ı köşeye sıkıştırma peşinde. 17/25 Aralık 2013’te FETÖ’cü polis ve yargı mensuplarınca yapılmak istenen neydiyse New York mahkemesince bugün yapılmak istenen o.

Kemal Öztürk: Kılıçdaroğlu’na tuzak mı kuruldu?

Acaba ben mi abarttım, yoksa onlar mı anlamadı diye düşünüyorum. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu öyle az-buz değil, bildiğiniz deprem yaratacak bir hamle yaptı.Hesap uzmanı olduğunu her fırsatta söylüyor ya, elinde dekontlar, belgeler, kağıtlar hepimizi şaşırtan açıklamaları art arda yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailesinin yurt dışına para kaçırdığını iddia ediyordu Kılıçdaroğlu. Doğal olarak herkes şoka girdi. 

Şimdi bu iddia, kırk yılda bir yapılacak, yapıldığında da sonucu istifa ile bitecek açıklamadır. Cumhurbaşkanı, ‘yurt dışına para kaçırdığımı ispatla istifa edeceğim’ dedi bu yüzden. Kılıçdaroğlu da bu belgeleri açıkladı.Lakin açıklamanın şokunu üzerimizden atamadan, iddialarda adı geçen tüm isimlerin avukatı Ahmet Özel net, sert ve tereddütsüz bir şekilde bu belgelerin sahte, iddiaların da yalan olduğunu söyledi. O yetmedi, bu belgeleri savcılığa ve medyaya vermesini istedi. Yetmedi bir de tazminat davası açtılar. Üstüne bir de Cumhurbaşkanı aynı şeyleri söyledi. Bunlar da yetmedi, akşama doğru tüm isimler, tazminat miktarını attırdılar, bir de ceza davası için başvurdular.

Faruk Beşer: Olumlu ve olumsuz yönleriyle sivil ders halkaları

Bizim gençlik yıllarımızda evlerde ya da bazen derneklerde yapılan sivil derslerin kahir ekseriyeti Risale-i nur dersleri idi. Risaleleri bilen, bazen de bilmeyen birisi mesela Lemalar’dan ya da Sözler’den cümle cümle okur, dinleyenlere anlatırdı. Başka da bir meclis veya kaynak olmadığı için dinleyenler huşu içinde dinler, anladıklarıyla yetinirlerdi. O zamanlar Kuranıkerim’i, ya da Sünneti anlamaya yönelik okumalar yapılamazdı. Bazı gruplarca bunun mümkün olamayacağı empoze edilirdi.

izim gençlik yıllarımızda evlerde ya da bazen derneklerde yapılan sivil derslerin kahir ekseriyeti Risale-i nur dersleri idi. Risaleleri bilen, bazen de bilmeyen birisi mesela Lemalar’dan ya da Sözler’den cümle cümle okur, dinleyenlere anlatırdı. Başka da bir meclis veya kaynak olmadığı için dinleyenler huşu içinde dinler, anladıklarıyla yetinirlerdi. O zamanlar Kuranıkerim’i, ya da Sünneti anlamaya yönelik okumalar yapılamazdı. Bazı gruplarca bunun mümkün olamayacağı empoze edilirdi.

#​Özlem Albayrak
#Hayrettin Karaman
#Hasan Öztürk
#Kemal Öztürk
#Faruk Beşer
6 лет назад