Tüm Dünya onu ayağında şalvarı, lastik ayakkabıları, başında yazmasıyla tiyatro sahnesi ve yönetmen koltuğunda tanıdı. Bu zamana kadar birçok oyuna imzasını attı. Yazıp yönettiği “Yün Bebek” adlı filmiyle New York Avrasya Film Festivali'nde "Sinemada En İyi Avrasyalı Kadın Sanatçı" ödülünü de kazandı. Mücadelesi ve hedefleriyle tüm Türkiye'ye örnek olan Ümmiye Koçak'ı şimdi ise dünya tanıyor. Geçtiğimiz günlerde Real Madrid'in dünyaca ünlü Portekizli yıldızı Cristiano Ronaldo ile hem oynayıp hem de yönettiği Türk Telekom reklam filminde yer aldı. Ümmiye Teyze 'Motor' dedi Ronaldo oynadı. Bu yaşadıklarının hayallerinin bir sonucu olduğunu ve rüya gibi günler geçirdiğini söyleyen Koçak, "Ronaldo ile aynı reklam filminde oynayacağımızı duyunca çok şaşırdım. Çekimler çok güzel geçti. Onu evladım gibi gördüm. Sıcaklığımızı gözlerimizle birbirimize verdik. Ronaldo ile ana oğul gibiydik. Beraber Real Madrid'e gittik. Hayallerim gerçek oldu. Biz Anadolu kadınıyız. Sıcakkanlılığımızla dünyada tanınmışız. Bu reklam filminde de bunu vermeye çalıştım. Biz Türk toplumu olarak örf, adet ve geleneklerimizle dil ve din ayrımı yapmadan herkese kuçak açıyoruz. Bunu anlatmaya çalıştık" şeklinde konuşuyor. Türk Telekom Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Hakan Dursun ise, insanların bu başarılardan ilham alması için insan hikayelerini reklam filmlerinde işlemeye devam edeceklerini söylüyor.
10 kardeşten 6.sı olarak dünyaya gelen Ümmiye Koçak, okuma hevesli bir kız çocuğu olmasına rağmen köy yerinde kızlar okutulmadığı için bu hayallerinden vazgeçmek zorunda kalmış. Taa ki camiden o anonsu duyana kadar... Köyde her aileden bir kız çocuğunun okula gönderilmesi söylenmiş. Aksi takdirde göndermeyen baba hapse girecekmiş. Bunu duyduğunda kendi gidemeyeceği için üzüldüğünü söyleyen Koçak, o günleri şöyle anlatıyor: "Benden küçük kız kardeşim olduğu için onu göndereceklerdi. Ama o da okumaya hiç hevesli değildi, okula gitmek istemedi. Babamda bunu görüp üzülünce işte o an ben giderim diye çığlık attım. İlkokulu bitirip okuyamayacağımı biliyordum ama bu bile benim için bir başlangıçtı." Koçak'ın hayalleri ilkokul sıralarındayken değişmeye başlamış. Öğretmeninin Maksim Gorki'nin 'Ana' adlı kitabını gördükten sonra farklı düşünmeye başladığını söyleyen Koçak, "Kitap elime tesadüfen geçti. Kitabın kapağındaki kadını anama benzettim. Heyecanlandım. Yüzünün kırışıklıkları aynıydı. Sonra içine baktım, yabancı isimler vardı. Sabaha kadar gaz lambasında o kitabı bitirdim. O zaman anladım ki hayal kurmak çok önemli, üstelik bedava. 13 yaşındayken o yabancı isimlere sıra arkadaşlarımın isimlerini koymaya başladım. Öyküler, oyunlar yazdım. Yönetmenlik serüvenim böyle başladı" diyor.
18 yaşında gelin olup Mersin'e gittiğini belirten Koçak, çeyiz olarak yanında sadece kitaplarını götürmüş. Gelin gittiği köydeki insanların yaptıkları hataları kendilerine göstermek için tiyatro kulübü kurduğunu söyleyen Koçak, "Köyde kadınlar çalışıp erkekler oturuyordu. Kadın müfusu da hep yaşlı. Okuyan kız ve erkeklerde büyük şehirlere gitmişler. Bende ilk olarak çocuk bakmaya başladım. Sonra temizlik işlerine gittim. Tarsus'tan tiyatro kulubü köye gelmişti. O oyunu izledikten sonra bana cesaret geldi. 2001 yılında da tiyatro kulubü kurmak istedim. Bana herkes sıkıntılarını anlatıyordu. Bende kendi hatalarını oyunla onlara göstermeye çalıştım. Yanlışları tiyatroyla gösterdim. Bütün köye ayna tuttum. İlk başta ne yaptığımı anlamamışlardı ama sonra adamlar eşlerini tiyatro da oynat diye yanıma getirdi. Köyde büyük bir değişime imza attım" diyor.
- Anadolu kadınını dünya tanımalı
- Yıllarca hayallerinin peşinden koştuğunu ve bu reklam filmiyle de hedeflerine ulaştığını ifade eden Koçak, Real Madrid'e gittiğinde kendisini rüyada sandığını söylüyor. "Birçok reklam filmini reddeddim. Ama Türk Telekom'un projesi olduğunu öğrenince hemen tamam geliyorum dedim. Yönetmen koltuğuna da oturttular beni. Bu daha da onur vericiydi. Ronaldo ile oynayacağımı duyunca hıçkırarak ağlamak istedim. Beraber Real Madrid'e gittik. İlk önce biraz şehri gezdik. Hala inanamıyordum. Ronaldo'yu takip ediyordum ama insani yönü beni daha çok etkiliyordu. Çünkü insanlara çok destek veriyor ve yardımsever. Onu evladım gibi gördüm. Gözlerimizin içine bakarak anlaştık Ronaldo oğlumla. İçimize hemen ana oğul sıcaklığı girdi. O da bu reklam filmini kendisi gibi bende hayallerimin peşinden koştuğum için kabul etmiş" şeklinde konuşan Koçak, filmde vermek istedikleri mesajı ise şöyle aktarıyor: "Biz Anadolu kadınıyız. Sıcakkanlılığımızı dünya tanımış. Anlatmak istediğimiz bu aslında. Dili, dini ne olursa olsun ayrım yapmadan herkese kucak açıyoruz. Bunu da orada anlatmak istedik. Anadolu kadınını dünya tanımalı. Başaracağımızı bilmeliler. Bir Anadolu kadını isterse Oscar'a bile aday olabilir."
Aynı zamanda yazıp yönettiği “Yün Bebek” adlı filmiyle New York Avrasya Film Festivali'nde "Sinemada En İyi Avrasyalı Kadın Sanatçı" ödülünü de kazanan Ümmiye Koçak, senaryonun çevresinde gördüğü hikayelerden çıktığını söylüyor. Çevresinde gördüğü kötü olayları filmlerine konu eden Koçak, "Bu hikayeler benim çok canımı acıtıyor. Mesela kadın sağlık ocağına gidecek. Eşi olmadan gidemiyor. Gidince de doktora derdini anlatamıyor. Bunu tiyatro oyunu yapmıştım. Bir gün 80 yaşındaki bir teyze bana 'Ah kızım bir bilsen! Ben hiç oyuncak görmedim' dedi. Çok üzülmüştüm. Onu tüm gece düşündüm. Yün Bebek filmini çekmeye karar verdim. Tüm hikayelerim canımı acıtanlardan çıkıyor" şeklinde konuşuyor.
