|

'Sahi bu alçaklar hala nelerine güveniyor?'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hasan Öztürk köşesinde 12 Eylül ve 15 Temmuz noktalarına dikkati çekti. Yusuf Kaplan, Özlem Albayrak, Kemal Öztürk ve Ahmet Ulusoy da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:04 - 10/03/2017 Cuma
Güncelleme: 09:13 - 10/03/2017 Cuma
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Hasan Öztürk, Yusuf Kaplan, Özlem Albayrak, Kemal Öztürk ve Ahmet Ulusoy'un yazılarının en dikkati çeken bölümleri:



'Yönetilemez Türkiye' algısıyla pazarladılar

Bilinen gerçeği bir kez daha hatırlatayım:




12 Eylül 1980 Darbesi'ne giden yolda, Türkiye her gün evlatlarını toprağa vermişti. İç savaş günleriydi ve her gün sokaklarda onlarca insan can veriyordu.




Kör kurşun, karanlık sokaklarda, karambol köşelerde, sağcı ya da solcu ayırt etmeden gençlerin üzerine akıyordu.




Namluların ucunda İslamcısı, Ülkücüsü, sosyalisti, toprağa düşüyordu.




Darbeci Kenan Evren, “Şartlar oluşsun diye…” diye başlayan cümlenin devamında, “Bekledik” diyordu. Yani, her gün ortalama 40 gencini toprağa veren Türkiye'de daha onlarca genç toprağa düşsün ki askerin darbe yapmasının “meşruiyeti” oluşsundu. Öyle de oldu!





'Gökkubbeyi yere düşürmeyeceğiz'

19. yüzyıl ekonomi çağıydı. Art arda yaşanan iktisadî devrimler, ekonomi'yi hayatın merkezine yerleştirdi. Kapitalizmi, hayatı çölleştiren bir makinaya dönüştürdü...




En ürpertici silahları, insanları kitleler hâlinde katleden kitle imha silahlarını, biyolojik silahları ondan sonra icat ettiler kapitalizmin köleleri.




Kapitalizmin en gelişmiş silahlarıyla bütün dünyayı köleleştirdiler.




Ve insanlığın binlerce yıllık medeniyet birikimlerini ondan sonra önce talan ettiler, sonra yerle bir ederek tarihten sildiler.




Sonra da buna “uygarlığın barbarlığa karşı savaşı” dediler.




İnsanlık, hiç bu kadar alçalmamış, barbarlaşmamıştı!




Çağımız kültür çağı.





Cumhurbaşkanlığı sistemi asıl Erdoğan sonrası için gerekli

Referandum tarihi yaklaştıkça Cumhurbaşkanlığı sistemi hakkında doğru olmayan değerlendirmeler ya da tezviratlar yapılıyor, oysa hayırcıların da, evetçilerin de neye hayır ve neye evet diyeceklerini bilmeleri gerekiyor. Bu nedenle maddelerin üzerinden geçmek elzem gözüküyor. Eski sistemle yenisi arasındaki farklılıklar, kısaca şöyle olacak:




1- Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde Kılıçdaroğlu'nun zannettiği gibi, Başbakanlık makamı bulunmuyor. Evetçilerin “çift başlılık ortadan kalkacak” diyerek onayladıkları, hayırcıların da “tek adam rejimi gelecek” diye eleştirdikleri nokta da burası. Mevcut sistemde yürütmenin başı seçilmiş Başbakan ve doğal olarak da başbakanlığa ait geniş yetkileri bulunuyor. Cumhurbaşkanı ise neredeyse her alanda sonsuz yetkili, ama vatana ihanet dışında hiçbir suçtan dolayı yargılanamıyor, neredeyse Tanrısal bir güç bahşedilmiş Cumhurbaşkanlığı'na. Elbette bunun nedeni, Kemalist rejimin Cumhurbaşkanlığı makamını seçilmiş siyasetçileri presleyecek bir manivela olarak dizayn etmiş olması. Dolayısıyla eskiden Cumhurbaşkanı seçimle gelmezdi, atamayla belirlenirdi.





550. yüzyıl boyunca yürüdü İnkalar

Atalarının onlara öğrettiği gibi, güneşin, ayın, Samanyolu'nun ve toprak ananın arasında, günahlardan, kötülüklerden arınıp, ruhlarını arındırdılar.




And Dağları'nın yamacında, coşkulu Urubamba Nehri'nin kıvrımını takip ederek tırmanılan yol, iki kişinin yan yana ancak yürüyeceği genişlikte bir patika. Burada 7 saat boyunca, sürekli yokuş yukarı yürüyeceğiz.




Rehberimizi gördüğüm anda çok sevdim. Adı Elizabeth…




Bakmayın adının Avrupalı ismi olduğuna. Tam bir Peru yerlisi. Siyaha yakın esmer, kısa boylu, burunu kemerli, elmacık kemikleri çıkık, siyah saçlı ve güler yüzlü.





Enflasyon oranındaki artışın temel sebepleri

2000 yılında yüzde 54 olan enflasyon (TÜFE) oranı hızla düşerek 2005 yılında yüzde 8 seviyesine indi.




2005 yılından sonra yüzde 7-8 aralığında seyreden enflasyon oranı son zamanlarda tekrar artış göstermeye başladı.




Bu durum mevcut büyüme stratejisinden (yapısal problemlerden) kaynaklanıyor. Yapısal problemler giderilmediği sürece enflasyon oranı yüzde 8 seviyesinde seyredecektir.




Dolayısıyla bugün enflasyon oranının çift haneli rakamları görmesinin nedeni geçici gelişmeler olup (zaten mevsimsel-konjonktürel gelişmelerden arındırılmış çekirdek enflasyon yüzde 8 civarlarında) son yıllardaki ortalamalardan sadece 2 puan yüksektir.




#Hasan Öztürk
#Yusuf Kaplan
#Özlem Albayrak
#Kemal Öztürk
#Ahmet Ulusoy
7 yıl önce