|

Sahi Gazze’de nasıl yaşanırdı?

Savaş muhabiri Mehmet Akif Ersoy, Ortadoğu’da şahit olduğu pek çok hikayeyi ‘Tünel’ isimli kitapta topladı. Gazze için hayli önemli olan tünellerden ismini alan kitap, Gazze’de çocuk ve kadın olmanın, iftar sofrasına oturmanın ne demek olduğunu gözler önüne seriyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 12/02/2017 Pazar
Güncelleme: 00:30 - 12/02/2017 Pazar
Yeni Şafak
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy

Uzun yıllar Orta Doğu'da görev yapan ve savaşın ardında bıraktığı sayısız hikayeye şahit olan savaş muhabiri Mehmet Akif Ersoy, hatıralarını bir kitapta topladı. Ersoy'un abluka altındaki Gazze'de yaşadıklarını anlattığı 'Tünel' isimli kitabı, geçtiğimiz ay Kapı Yayınları'ndan çıktı. Kitapta Gazze'nin dünya için önemi, nasıl bu güne geldiği, gazetecinin yaşanmışlıkları ve Gazzeli insanların hikayeleri gibi bir çok başlık bulunuyor. Kitap aynı zamanda içerisindeki belgeler ve istatistik bilgiler sayesinde okuyucunun tarihe de tanıklık etmesini sağlıyor. Kitabın ismi ise Gazze için büyük öneme sahip olan yeraltı tünellerinden geliyor. Barış ve savaş zamanında kritik bir öneme sahip olan tüneller sayesinde halk özgürlüklerini savunuyor. Kitapta yer alan hikayelerden birisi de Ersoy'un henüz 1 yaşındaki oğluyla o tünellerden geçişini anlatıyor. Gazze'de insan olmanın ne demek olduğunu anlattığını söyleyen Ersoy, “Bundan 50 sene sonra Gazze'yi merak eden birisinin okuyup fikir sahibi olabileceği bir eser” diyor.







GEÇMİŞ İLE GELECEĞE IŞIK TUTUYOR


Ersoy özellikle hatıra kitaplarını okurken büyük zevk aldığını, kendi kitabını da bu şekilde yazdığını belirtiyor. Sebebini ise şöyle açıkıyor: “Tarihi ya da siyasi kitaplarda insanlar kendi düşüncelerini yazıyor ve siz hakikate ulaşmak için farklı düşünceleri de okumak durumunda kalıyorsunuz. Anı kitaplarındaysa siz ister istemez yazarla birlikte oraya gidip o anları düşünüp daha sonra kendiniz bir sonuç çıkarabiliyorsunuz. Bugün değil ama 50 sene sora çocuklarımız böyle bir coğrafya olduğunu bilsin. O yüzden kitabın büyük bir çoğunluğu fotoğraf ve anılardan oluşuyor. Gazze'de kadın olmanın, çocuk olmanın, insan hayatının, iftar sofrasına oturmanın, savaş ve barış döneminde bunları yaşamanın ne demek olduğunu oradaki siyasi kavgaları, filistinli gruplar arasındaki farklılıkları da anlattığım bir eser oldu. Kitapta anılarımın yanında hızlı bir şekilde Filistin tarihinden de bahsediyorum.”







SAVAŞ ONLARIN YAŞAM TARZI


Rastlantılar sonucu savaş muhabirliğine başladığını söyleyen Ersoy, “Bu mesleğin beslediği, büyüttüğü ve çürüttüğü çok fazla duygumuz oldu. Hayatın bir çok problemine çok yakınen tanıklık ediyorsunuz. Memleketinize döndüğünüzde insanların ah ettiği şeyler sıradanlaşıyor. Çünkü çok daha büyük şeylere tanıklık ediyorsunuz. Savaş bölgelerinde bütün alışkanlıklarınız bir kaç gün içerisinde başka alışkanlıklara evriliyor. Savaşın içerisinde o sıcaklıkta ölümü hissetmiyorsunuz. Olanlara tepkisiz kalıyorsunuz. Yemen ve Filistin'de bu hal çokça başımıza geldi. Uçak önümüzdeki bir hedefi vuruyordu. Ellerimi bağlayıp durdum. Bitti dedim ve kelime-i şahadet getirdim. Travması ise o iş bittikten sonra ortaya çıkıyor. Gazze'nin halkında ise çok ciddi bir alışmışlık var. Gazze'nin çocukları, orta yaşlıları bir savaşın içinde büyümüş gibiler. Bu artık onların bir yaşam tarzı olmuş” ifadelerini kullanıyor.







İNSAN HİKAYELERİ EŞLİK EDİYOR


Ersoy kitabına Gazze'de uzun yıllar yaşayan Mehmet Kaya'nın hayat hikayesiyle başladığını söylüyor. Mavi Marmara'yı Kaya'nın kendi ağzından yazdığını kaydeden yazar, “Kuşkusuz Gazze limanındaki Mavi Marmara anıtı, Türkiye ile Filistin halkının şehitler üzerinden ortak bir duygu paylaşması bizim her konuştuğumuz Filistinli'de karşımıza çıkan unsurlardı. Bunların yanında Gazzeli çocukların yaşam hikayeleri ve hastanedeki insanların hikayelerinden de bahsettim. Bir gencin hayalinden de bahsettim. O gencin hayali beni çok etkilemişti. 'Saatte 200 km hızla bir otobanda seyahat etmek istiyorum. Hayalim bu' demişti. Çok küçük bir alanda saatte 80 km ile Gazze'nin bir ucundan bir ucuna gidip duvara tosluyorsunuz. Bir genç için sadece bu değil, uçağa binmek, yurtdışına çıkabilmek, eğitim, iş gibi bir çok alanda bir çok ülkeden farklı olarak Gazze'deki insanların sıkışmışlıklarını insan hikayeleri üzerinden anlatıyorum” şeklinde konuşuyor.







Bizi nasıl bir filistin bekliyor


Kitabın sonunda ise okuyucuları Filistin meselesinin ilerleyen günlerde neye evrilebileceğinin cevabı bekliyor. Ersoy, “İslam coğrafyasının üzerinde tek mutabık olduğu konu Filistin meselesi. Bu mesele için Araplar defalarca toplanıp savaşlar yaptılar. Birlikte yaptıkları savaşları kaybettiler. Bugün yaşadığımız coğrafyada mezhepsel, siyasal, kimlik kavgalar var. Bunların çoğu savaşa evrildi. Filistin meselesi konusundaki iddialarımızdan ne kadar uzaklaştık geçmişe göre. Özgür filistin, Özgür Kudüs. İslam coğrafyasının ülkeleri bırakın bir konuda anlaşmayı akşam yemeği yiyemeyecek kıvama geldiler dedik. Nasıl bir filistin bizi bekliyor, çözümü nasıl neticelenecek? Bunları anlatırken sonlarda güncel meselelerden de bahsettik” diyor.





#Gazze
#Mehmet Akif Ersoy
#Ortadoğu
#Tünel
7 yıl önce