Hain darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi, yediden yetmişe herkes vatan aşkı ile cuntacı askerlerin karşısına dikilmişti. Tankı sadece savaş filmlerinde gören sivil halk, bu ölüm makinelerine karşı adeta bedenini siper etti. Gözü kararmış FETÖ'cüler yaylım ateşiyle halkı tararken kimine şehadet kimine ise gazi olmak nasip oldu. Biz de kahraman gazilerimizle geçen bir yıllık süreci değerlendirmelerini istedik. Yaralarının son durumunu sorduk. 71 yaşındaki Mustafa Zorova, 20. ameliyatını geçtiğimiz günlerde olurken "Yeniden böyle bir girişim olduğunda yuvarlanarak dahi olsa giderim" ifadesini kullanıyor. Vatanı için sol kolunu feda eden Üzeyir Civan da askerlik döneminin yeniden başladığını, tüm gaziler olarak mücadeleye devam edeceklerini ifade ediyor. Bir yıl içerisinde hayatında hiçbir şeyin değişmediğini ifade eden ve kalbindeki G3 mermisiyle yaşayan gazi Musa İlhan, "Ayağımızdaki prangalardan kurtulmaya çalışıyoruz. Bu sıkıntıları aşacağız Allah'ın izniyle" diyor.
Darbe gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokağa çıkma çağrısına uyarak Akıncı'daki 4. Ana Jet Üs Komutanlığı önüne gelen 71 yaşındaki Mustafa Zorova, bacağına isabet eden üç kurşunla gazi oldu. Kendisini rütbeli birinin vurduğunu bildiren Zorova o geceyi şöyle anlatıyor: "Vurulduktan sonra askere 'Ben sizin dedenizim' dedim. 'Ne yapayım amca, yapacağım bir şey yok' dedi ama sonra kemerini çıkardı belinden, kanı durdurmak için bacağımı sıktırdı. Kanımız yerde kalırsa üzülürüz. Biz vatan için gittik. Torunum o gün askerden geldi. Onu bile göremedim. Bu zamana kadar 20 ameliyat oldum. Doktor 2 tane daha olmam gerektiğini söylüyor. Şehit olsaydım keşke. Şimdi çok acı çekiyorum. Ama yine de devletimiz, milletimiz var olsun. Yeniden böyle bir girişim olsa salâyı duymayayım. Yoksa yuvarlanarak dahi olsa yine giderim. Vatansız yaşanır mı yavrum!"
AKOM önünde yaralanan Musa İlhan bir hafta yoğun bakım ünitesinde ölüm kalım mücadelesi vermişti. Kurşun, kalbiyle diyafram arasında tehlikeli bir yerde olduğu için alınamadığını söyleyen İlhan, bu durumun hareket kısıtlığı dışında rahatsız etmediğini dile getiriyor. "Kalbimdeki kurşunla gurur duyuyorum. Yaralarımız bize güç veriyor. Ben eğer şanslı olsaydım şehit olurdum. Ama gazilik nasip oldu. Kurşun zerre kadar umurumda değil. Kurşunla yaşadığım aklıma hiç gelmiyor" diyen İlhan, bir yıl içerisinde hiçbir şeyin değişmediğini dile getiriyor ve ekliyor: "Din sisilesi altındaki kişilerden kurtulmaya çalışıyoruz. Ateş çemberi etrafımızı sardı ama biz sonuna kadar mücadele edeceğiz."
Kısıklı'dan art arda geçen iki tankın önüne yatarak onları durdurmaya çalışan 34 yaşındaki Sabri Ünal o gece tanklara karşı bedenini siper etti. Ünal, ikinci kez yere yattığında takın kolunun üstünden geçtiğini söylüyor. Kolunda kalıcı iz kaldığını ve hareketinde kısıklık olduğunu belirten Ünal, "O gece biz sokağa çıkmasaydık çocuklarımızın yüzüne bakamazdık. Şimdi hepsini adalet karşısına çıkardık. 1 yıl içerisinde il il dolaşarak 15 Temmuz ruhunu anlatmaya çalıştım. Mücadelemize devam edeceğiz" diyor. Orhanlı gişelerinde sol kolunu kaybeden ve sağ elinin parmakları kırılan gazi Üzeyir Civan ise "Kolumu kaybettim ama vatanımı kaybetmedim. Vatanıma feda olsun" diyor ve ekliyor: "O gece sokağa çıkanların ayrı ayrı kahramanlık hikayesi var. Kontrollü darbe diyenlere hakkımızı helal etmiyoruz. Bizim için askerlik yeniden başladı. Halkı bilinçlendirmeyi kendimize vatani görev bildik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine çocuklarıyla vedalaşarak sokağa çıkan korkusuz kadınlar, erkeklerle ön saflarda mücadele etmişti. Şehitler Köprüsü’nde cuntacı askerlerin karşısına dikilen Safiye Bayat bunlardan biriydi. Bayat “Erkekler gitse öldürebilirler ancak bir kadın olursa en fazla korkutabilirler’ düşüncesiyle gittiğini söylüyor. Bayat, kendisine sarılıp ağlayanların olduğunu dile getiriyor. "Öncelikle iman duygusuyla hareket ettik. Onlar ne yaparsa yapsın biz yolumuzdan devam edeceğiz" diyen Bayat, katilin hem bu dünyada hem de ahirette huzur bulmayacağını dile getiriyor. Nebahat Topaloğlu ise Saraçhane'de ateş hattının ortasında bacağından vurularak gazi oldu. Bacağında 1,5-2 santim kısalma olduğunu ifade eden Topaloğlu, "O gece Kurtuluş Savaşı'nda cepheye sırtında mermi taşıyan annelerimiz aklıma geldi. Kadın olmam o gece o gece hiçbir şeyi değiştirmedi. Gazi olmadan önce çalışmayı çok seviyordum. Ama artık gazi olarak ülkeme, vatanıma nasıl hizmet edebilirim onun peşindeyim" diyor.
Korkusuzca cuntacı askerlerin karşısına dikilenler arasında 14 yaşındaki Ömer Dondurmacı ile 9 yaşındaki Görkem Mert Altaylar da vardı. Babasının yanında gitmek için annesine ve babasına yalvardığını söyleyen 14 yaşındaki Ömer Dondurmacı, "Ben evde kalsaydım öfkemden ölürdüm. Vatan Caddesi kapatılınca polis abiler bizi Saraçhane'ye gönderdiler. 10 dakika geçtikten sonra babamı gözden kaybettim. Vurulmuştum. Beni birileri hastaneye götürdü. Ben darbenin ne olduğunu bilmiyordum. O gece öğrendim. Orada öleceksem de vatan ve bayrağım için ölecektim. Hayatımda hiç tank görmemiştim. O geceyi hiç unutmayacağım. Yaralarım çok şükür iyi. Bu olaydan sonra vatanıma ve bayrağıma daha çok sarıldım. Ben artık Özel Kuvvetlere girmek istiyorum. Vatanım için çalışmak istiyorum. FETÖ'cüler asker oluyorsa biz neden olmayalım. Arkadaşlarım ve öğretmenlerim beni gördükçe 'Bizde vatanımız için ölmeye hazırız' diyorlar" şeklinde konuşuyor.