|

Yasağa karşı dayanışma fotoğrafı

Başörtüsü yasağının utanç verici bir hak ihlali olduğunu düşünen, Nazlı Ilıcak, Nuray Mert, Leyla İpekçi, Pınar Selek ve Ülkü Özakın, Yeni Şafak'ın davetine uyarak 'ayrımcılığa' ve 'ötekileştirmeye' karşı dayanışma fotoğrafı çektirdi.

Beyza Akyüz
00:00 - 2/04/2007 Pazartesi
Güncelleme: 01:25 - 2/04/2007 Pazartesi
Yeni Şafak
Yasağa karşı dayanışma fotoğrafı
Yasağa karşı dayanışma fotoğrafı

Başörtüsü yasağı yüzünden üniversite kapıları yüzlerine kapanan, iş bulup çalışamayan, hatta yeterince sosyal faaliyetlere bile katılamayan kadınların sorununu, bir kez daha hatırlatmak isteyen Gazeteci-Yazar Nazlı Ilıcak, Gazeteci Nuray Mert, Gazeteci-Yazar Leyla İpekci, Sosyolog Pınar Selek ve Amargi Feminist Dergi İmtiyaz Sahibi Ülkü Özakın, başlarına taktıkları örtüleriyle ayrımcılığa ve ötekileştirmeye karşı dayanışma fotoğrafı çektirdiler.

SIRA NE ZAMAN GELECEK

Demokrasi, özgürlük ve insan hakları adına biraraya gelen kadın gazeteciler başörtüsü yasağının utanç verici bir hak ihlali olduğunu vurgulayarak, başörtüsünden bahsetme sırası şimdi değilse ne zaman gelecek sorusunu yönelttiler.

Bu arada son günlerde düzenlediği kam-panyayla “kadının siyasete girme hakkı gasp ediliyor” mesajı veren Kadın Adayları Destekleme ve Eğitim Derneği (Ka-Der) “Başörtülü kadınlara da haksızlık yapılıyor” diyen Yeni Şafak'ın dayanışma fotoğrafında yer almak istemedi. Meclis'teki kadın sayısının artırılması talebiyle bıyık takarak simgesel eylem yapan Ka-Der'in Genel Başkanı Seyhan Ekşioğlu, çalışmalarını sadece cinsiyet ayrımcılığı üzerinden yürüttüklerini belirterek, "Başörtülü kadınların da Meclis'e girmesini destekliyor musunuz" sorumuza cevap vermeyeceğini söyledi.

CHP'LİLER BİZİ BARINDIRMAZ

Bazı Ka-Der'lilerin, "konuyu çarpıtıyorsunuz" diyerek kabul etmediği talebimize, "başörtüsüne özgürlük"ten yana olan ve "başörtülü kadınları sonuna kadar destekliyoruz. Yasağı çok saçma buluyoruz" diyen kadınlar da çekinceli yaklaştı. Teklifimizi çok sempatik bularak bize teşekkür eden bir Ka-Der üyesi ise "Kişisel olarak kesinlikle fotoğrafınıza başörtüsüyle katılırdık. Ama artık Ka-Der'liyiz. Ka-Der'de CHP'li kadınların gölgesi giderek büyüyor. Eğer başörtüsü takıp size destek verirsek Ka-Der'deki CHP'li kadınlar bizi orada barındırmaz" dedi.


Bu buluşma sevindirici

Nihal Bengisu Karaca (Gazeteci / Yazar): Kadının siyasete katılmasını engelleyen "ayrımcılık", en kesif ve şedit şekilde başörtüsü yasakları konusunda belirmekte. Başörtüsü yasaklarına karşı olmak için bir gün başörtüsü takmayı düşünüyor olmak gerekmiyor. Dine mesafe koymak ya da koymamak konusunda hayati ilkeler sahibi olmak gerekmiyor. İnançlı olmak ya da olmamak da bir ölçüt değil. Başörtüsünün toplumsal barışı tehdit etmediğini görmek ve saf bir demokratik tutumda 'tutarlılık' üzere konumla-nabilmek yeterli. Bugün gerçekleşen buluşma, bu açıdan son derece önemli ve sevindirici.

Gönül isterdi ki demokrasi, özgürlük ve insan hakları, kadının konumunu ve avantajlarını geliştirme konusunda mangalda kül bırakmayanlar da seslerini sesimize katabilselerdi. Görüldüğü gibi başörtüsü sadece bir kumaş değil, önemli bir turnusol kağıdına dönüşmüş durumda."


Ayıp bir gün anlaşılacak

Nazlı Ilıcak(Gazeteci-Yazar) "Türkiye'deki yasaklar yüzünden başörtüsü sürekli siyasetin konusu haline geliyor ve ülkemizde gerginlik yaratıyor. Ka-Der, kadının daha büyük oranda TBMM'de yer almasını savunurken ve kadına karşı ayrımcılığı eleştirirken bir başka haksızlığı görmezden geliyor. Başörtülü kadınların Parlamento'ya girmesini engelleyen herhangi bir devrim yasası veya tüzük maddesi yok. TBMM tüzüğü, kadınlar için kıyafet olarak sadece tayyör mecburiyeti getiriyor. Öte yandan başörtüsü bir siyasal simge olarak kabul edilse dahi, Parlamento siyaset yapmanın mekânı değil mi? Türkiye'de çok sayıda örtülü kadın olduğuna göre halkı temsil eden milletvekillerinden bazılarının başının kapalı olması niçin yadırganıyor? Yeni Şafak'ın bu kampanyasına, örtülü kadınlara yönelik ayrımcılığın altını çizmek, sorunun kamuoyu ve aydınlar tarafından bir kere daha düşünülmesine fırsat vermek, farklılıklarımızla beraber yaşama yolunda bir adım atmak için katıldım. Zenci-beyaz ayrımcılığına karşı çıkan Rosa Parks da başlangıçta yalnızdı. Bugün direnç gösteren ve kuşku duyan kesimlerde, er geç başörtülü kızlara-kadınlara yapılan ayıbı anlayacak, böylece Türkiye önemli bir gerginliği geride bırakacak."


Farklılığımızla dayanışmalıyız

Ülkü Özakın (Amargi Feminist Dergi İmtiyaz Sahibi): "Dergimizin ilk dosyası olarak bu konuyu ele almıştık. Feministler olarak, dindar kadınların da siyasete daha etkin katılımını destekliyor, bu konudaki yasakları bir kadının insan hakkı ihlali olarak eleştiriyoruz. Kadınlar farklılıklarıyla dayanışmalı ben bu eylemi, Ka-Der kampanyasının diğer ayağı olarak düşünüyorum."


Utanç verici bir hak ihlali

Nuray Mert (Sosyolog / Gazeteci): "Öncelikle başörtüsü yasaklarının utanç verici hak ihlalleri olduğunu düşünüyorum. Kadınların siyasete katılımının artması yönünde çabaların gündemde olduğu bu günlerde, öncelikle bazı kadınlara yönelik bir hak ihlaline dikkat çekmek istiyoruz. Ve her zaman altını çiz-meye çalıştığım gibi görüyoruz ki bu konuda kadınlar farklı düşünebiliyor. Bunu son derece doğal buluyorum. Yeter ki herkesin her konuda ne düşündüğü daha açık ifade edilsin ve herkes söylediğinin arkasında durabilsin."


Yasaklara karşıyım

Pınar Selek (Sosyolog/Amargi Dergisi): "Öncelikle başlattığı 'bıyık' kampanyasından dolayı Ka-Der'e teşekkür ederim. Kadın hareketi olarak yürütülen kampanyanın içinde olacağız. Özellikle Başbakan Erdoğan'ın son söylediklerinden sonra, AK Partili kadınların bu dayanışmaya ihtiyacı var. Ben kadının her türlü kapatılmasına karşıyım. Fakat her türlü yasakçılığa, ötekileştirmeye, karşı olduğum için buradayım."


Hangi kızlar okuyacak

Leyla İpekçi (Gazeteci / Yazar): "Kadınların siyasete girmesini elbette destekliyorum. Ama 'kadınlar' diye homojen ve genel bir siyasi tanım yok, olamaz da. Nitekim ben de kadın olduğum için değil vicdani bir duruş sergilemek için buradayım. Kadınların başörtüsüyle üniversiteye girmediği bir ortamda hangi kadınların siyasete, hangi kız çocuklarının okula gönderilmesini istemek konusunda kadınların hiç de genel bir siyasi paydada buluşamadığını, buluşamayacağını bir kez daha bugün gördüm. Zaten doğal olanı da bu. Vicdani bir duruş ise bireyseldir ve hiçbir siyasi, kurumsal, psikolojik, toplumsal nedenlerle vicdanın üzerinin örtülmemesi gerekir. Vicdanın ne kimliği, ne cinsiyeti, ne de ideolojisi vardır. Başörtüsünden bahsetme sırası ne zaman gelecek, şimdi değilse?"




17 yıl önce