|

Bir dil ve kitâbiyat âlimi Kilisli Muallim Rıfat

Ali Emiri Efendi, bir sahafta bulup satın aldığı Divânü Lügâti’t-Türk’ü kimseye göstermeye yanaşmaz. O zamana kadar varlığı bilinen ama bulunamayan kitap için araya Talat Paşa girer. Ali Emiri de yalnız Kilisli Muallim Rıfat’a güvenebileceğini, basılması için ona teslim edebileceğini söyler. Sorumluluğun tümü Kilisli’nin üzerindedir. Her gün bir parça yazıp matbaaya götürmektedir. Fakat kitabın emniyeti nasıl sağlanacak!

Yeni Şafak
04:00 - 15/02/2019 Cuma
Güncelleme: 11:05 - 14/02/2019 Perşembe
Yeni Şafak
Kilisli Muallim Rıfat
Kilisli Muallim Rıfat
ÂLİM KAHRAMAN

Osmanlının sonuyla Cumhuriyetin ilk dönemlerinde ömür sürmüş, zamanla isimleri ikinci planda kalmış bazı simâlar var. Özelliklerinden biri, bu insanların, eski ve yeni eğitim sistemlerinin ikisinin de içinden geçmiş olmalarıdır. Yani hem medrese usûlünü sonuna kadar götürüp bir hocadan icazet almış, hem de rüştiye, idadi gibi eğitim ocaklarından sonra bir fakülteye girip buralardan diploma almışlardır. Türkçe başta olmak üzere Arapça ve Farsça yanında bir Batı dilini de –genelde Fransızca- edebiyatıyla beraber elde eden bu kişilerin asıl özelliği başkadır. Onlar “bilgi”yle beraber “bilgelik” sahibi de oluyorlardı. Eğitim öğrenmeye dâhildi, beraberce yürüyordu.

İbnülemin Mahmut Kemal, İsmail Saip Sencer, Tahir Harimî, Muallim Cevdet, daha yakın dönemden Mahir İz hemen aklıma geliverenler. Kendi aralarında tabakalandırılmaları da mümkün olan bu simâların en dikkate değer isimlerinden biri Kilisli Muallim Rıfat’tır.

O Kilis’te doğmuştur (1874). Orada hem rüştiyeyi bitirmiş hem de şehirdeki ulemadan eski eğitim sistemine uygun olarak dersler almıştır. İcazeti Kilis Müftüsü Keçikzâde Abdurrahman Efendi’dendir. İstanbul’a geldikten sonra Darülmuallimîn’in yüksek kısmında okur. Buradaki hocalarından belagat hocası Abdurrahman Süreyya ve fıkıh hocası Müderris Esat Efendi’den bir hayli istifade eder. Fransızcası Darülmuallimin yıllarında öğrendikleriyle kalsa da bu okulda en büyük faydayı altı yıl Fransa’da kalıp modern pedagojiyi ülkeye getiren Selim Sabit Efendi’den görür. Okulu bitirip öğretmenliğe başlar. Bir taraftan da Hukuk Fakültesinde okur. 1908 yılında da burayı bitirir.


ASIL HİZMET KİTÂBİYAT ALANINDA

Muallim Rıfat’ın asıl hizmeti kitâbiyat alanındadır. Hemşehrilerinden birine cevaben yazdığı 1944 tarihli bir mektubunda “316’da [1900] mezun olarak muallimliğe girmekle beraber Arapça, Farsça, Türkçe İslam âsârını [eserlerini] mütaleaya koyuldum. Yalan olmasın okumadığım kitap kalmadı. Mübalağa olmasın yüz bine yakın kitap gözümden geçti. Hâlâ da bu İslam eserleriyle meşgulüm.”

Yüzbine yakın kitabın okunması! Olağanüstü bir durumdur bu. Kaldı ki bunların birçoğu alelade biz göz gezdirme değil “mütalea” edilmiştir.

Kilisli’nin hatıraları Anılar ve İnsanlar adıyla basılır (1997). Kütüphane, kitap ve bu alanla ilgili bazı portreleri kendine mahsus akıcılığı bulunan bir anlatımla kaleme almış. Zevkle okunuyor yazdıkları. Onun hizmetleri arasında Halis Efendi, Rıza Paşa, Celal Paşa, Bağdatlı Vehbi, İsmail Saib gibi kültür adamlarının zengin özel kütüphanelerinin yabancı ellere geçmesini önlemek gibi önemli çabalar bulunmaktadır. Âsâr-ı İslâmiyye ve Milliye Tetkik Encümeni (1915), Kütüphaneler Tetkik Komisyonu üyelikleri kitâbiyât alanındaki diğer hizmetlerinden bazılarıdır. Topkapı saray kütüphanelerinin üçüncü tasnif ve kataloglarının hazırlanması işi de kendisine havale edilmiştir.

Türk Dilini Tetkik Cemiyeti’nin kurulmasından sonra Türkçenin söz varlığının derlenmesine, hazırladığı on beş bin fişle önemli katkılar sağlar.

Onun en bilinen hizmeti ise, 1914-1915 yıllarında Ali Emiri Efendi tarafından bir sahafta bulunup satın alınan Divânü Lügâti’t-Türk adlı Türk dil, kültür ve edebiyatı için paha biçilmez bir değer taşıyan eserin ortaya çıkmasına yaptığı hizmettir. Varlığı bilinen fakat kendisi asırlardır bulunamayan bu kitabın ele geçme ve ortaya çıkarılma hikâyesini uzun uzun anlatmıştır Muallim Rıfat. Ali Emiri Efendi kitabı bulduğunu keyifle etrafına ilan etmesine rağmen onu kimseye göstermeye yanaşmaz. Kendisini evine kadar bu amaçla ziyarete gelen hemşehrisi Ziya Gökalp’e bile... Araya Talat Paşa da girince, yalnız Kilisli Muallim Rıfat’a güvenebileceğini, basılması için ona teslim edebileceğini söyler.


KORKULAR İÇİNDE İLK BASKI

Muallim Rifat, önce sayfaları karışık bir vaziyette olan kitabı bir düzene sokar. Sayfa kenarlarında numara bulunmadığından bu iş için epeyce uğraşır. Kitabın eksik sayfası olmadığı ortaya çıkar. Sonra da onun matbaada dizilme ve basılma safhası gelir. Sorumluluğun tümü Kilisli’nin üzerindedir. Hergün bir parça yazıp matbaaya götürmekte ve bir taraftan dizilmesini sağlamaktadır. Fakat kitabın emniyeti nasıl sağlanacak! Kilisli’ye kulak verelim:

“Kitap basılmaya başlandı. Ben her gün bir parça yazıyorum. Yalnız bana bir korku geldi. Korku şu idi:

Bu kitap dünyada bir tane. İkinci bir nüshası yok, fotoğrafını aldırmak kabil değil. Çünkü birkaç sayfası yıpranmış, fotoğrafı çıkmayacak hale gelmiştir. Ben bu kitabı evimde nasıl muhafaza edebilirim? Allah göstermesin, ben evde bulunmadığım bir zaman bir yangın olsa ne olur? Bir hırsız gelir, eşyayı aşırırken bunu da alır götürürse hükümete ne demeli? İyisi mi ben bunu evimden daha emniyetli bir yere koyayım, dedim. İlk evvel umumi kütüphaneye götürdüm [Bayazıt Devlet Kütüphanesi]. Müdür İsmail Efendi’ye anlattım.”

İsmail Sahip Efendi de korkar. Günde birkaç yüz okuyucu gelmektedir kütüphaneye, ya onlardan biri şeytana uyup kitabı aşırırsa, diye. Birkaç yere daha gider, hiçbiri kabul etmez. Sonunda bir çanta içinde evine koyup nöbet usulü evde ailecek sahip çıkılmasına karar verir.

Divânü Lügâti’t-Türk’ün ilk baskısı 1916-1917 yıllarında, üç cilt halinde bu korkular içinde gerçekleştirilir. Kilisli Muallim Rıfat, daha sonra eserin Türkçe çevirisini de hazırlar. Elden ele geçerek kaybolan bu çevirinin hikâyesini anlatmayacağım.

1953 Şubat’ında Hakk’ın rahmetine kavuşan Kilisli Muallim Rıfat’a altmış altıncı ölüm yıldönümünü vesile kılarak bir rahmet dilemek için yazdım tüm bunları.

Allah Rahmet eylesin.

#Divanü Lügati’t-Türk
5 yıl önce