|

Cemaat eğitim reformlarından neden rahatsız?

Milli Eğitim Bakanlığı, dershanelerin özel okula dönüşümünü teşvik için 1-5-9 formülünü gündeme getirdi. Buna göre dershanelerin dönüşümü sürecinde 1''inci, 5''inci ve 9''uncu sınıfa başlayan tüm öğrencilerin masraflarını devlet karşılayacak. Maliye Bakanlığı her bir öğrenci için devlete maliyeti doğrultusunda yaklaşık 3 bin lira ödeme yapacak, ayrıca arsa yardımı da gündemde.

Ufuk Coşkun
00:00 - 22/01/2014 Çarşamba
Güncelleme: 21:46 - 21/01/2014 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Türkiye''nin normal seyrinde işleyen ekonomisine, demokrasisine ve barış ortamına ket kurmak ve siyaset mekanizmasının işleyişini tıkamak adına oluşturulan paralel yapının ve aktörlerinin kimler olduğu artık herkesçe biliniyor. Sayın Bülent Arınç''a ''Saflığımıza verin'' dedirtecek kadar sinsice ilerleyen bir yapının gelinen noktada nelere mal olduğu ortadadır. Ve bu yapı her ne kadar ''dershanelerin'' arkasına sığınarak kamuoyuna masumane bir görüntü vermeye çalışsa da gelinen noktada meselenin dershane ve eğitim olmadığı bilinmektedir. Türkiye, AK Parti hükümeti dönemi boyunca maskelerin düştüğü bir dönem oldu. Ülkede yaşayan insanlar neredeyse her gün birilerinin daha gerçek yüzünü ve taşıdığı niyeti görmekten artık yorulmuş vaziyette. Son olarak insanlar cemaatin yıllardır dershaneler üzerinden yürüttüğü kampanyaların, eğitim ve hizmet anlayışının da sahici ve samimi olmadığını anladılar.

EĞİTİMİN TEMEL SORUNLARINA DUYARSIZ KALDILAR

Cemaat bugüne kadar ülkenin eğitim sorunlarına ilgisiz kalmıştır. 1924 yılında yürürlüğe sokulan ve bugün eğitimin ana sorunlarından biri olan Tevhid-i Tedrisatçı eğitim anlayışına dönük ciddi bir eleştiri ortaya koyamayan cemaatin bu konuda ortaya attığı bir alternatifi de bulunmamaktadır. Çünkü Tevhid-i Tedrisatçı eğitim anlayışı cemaatçi eğitim anlayışını beslemektedir. Eğitimde özel sektörün oynayacağı rolü en iyi kendilerinin bilmesi gereken cemaatin son reformla eğitimde özel sektör teşvikine şiddetle karşı çıkması manidardır. Tevhid-i Tedrisat yasasının kaldırılmasıyla alternatif eğitim modellerinin oluşacak olması dolayısıyla herkesin kendi okulunu açma ve yönlendirme hakkına kavuşacağı bir ortam, en çok cemaatin işine yarayacak olmasına rağmen, cemaat neden böylesi bir eğitim ortamının tesis edilmesini arzu etmiyor? Cevap gayet basit… Çünkü eğitimde özel sektör teşviki her zaman piyasada ciddi bir rekabet ortamı doğurur bunun kaçınılmaz sonucu olarak da sektörde ciddi bir ucuzlama baş gösterir ve tabii ki kalite de artar. Bu durum doğal olarak dershanelere olan bağımlılığı azaltır. Cemaatin eğitimde reform meselesine pek sıcak bakmaması biraz da bundandır.

CEMAATÇİ EĞİTİM SİSTEMİ

Diğer taraftan bugün Türkiye genelinde 3690 dershane var ve bunun yaklaşık 900''ü cemaatin olduğu iddia ediliyor. Ayrıca 210''dan fazla özel okul, binlerce ışık evi, 500 öğrenci yurtları 134 ülkede ise toplam 400 özel okul, 38 öğrenci yurdu, 13 üniversiteye hazırlık kursu ve on binlerce öğrenci... Şirketlerle birlikte ortada yaklaşık 150 milyar dolara ulaşan bir sermayeden bahsediliyor...Bu gelirin önemli bir bölümü eğitim sektöründen elde edilmektedir.Bu yüzdendir ki kamusal eğitimde hedeflenen her reform paketi en önemlisi de eğitimin özel sektöre devredilmesi bu sermayeyi büyük oranda etkileyecektir. Çünkü eğitimde ciddi ıslahatların yapıldığı bir ortamda bugün cemaat okullarının yaklaşık yıllık öğrenim miktarı olan 15-20 bin lira, oluşacak rekabet ortamıyla yaklaşık 5-6 bin seviyelerine inecektir. Bu bakımdan cemaatin dershaneleri kutsallaştırmasının bir önemli nedeni de ekonomiktir. Diğer bir önemli nedeni; bir örneğini Kemalizm''de gördüğümüz türden kendine itaatkar bireyler yetiştirmektir. Yine bu sayfalarda dile getirdiğim gibi grup sadakatinin en iyi verildiği yerlerden biri olan dershaneler; öyle ifade edildiği gibi fakir-fukara çocuklarına iyi bir gelecek tesis etmek adına oluşturulmuş kurumlar değildir. Devlet okullarının tekçi yapıda, eskiden kalma kanun ve yönetmeliklerle yürütülmeye çalışıldığı ortamlardan istifade edilerek devşirilen başarılı öğrencilerin daha küçük yaşlarda ''hedeflenen kurumlar'' için eğitilmesi bunun bariz bir göstergesidir.

Cemaatçi eğitim sisteminin rahle-i tedrisinden geçen bireylerde Kemalist eğitim sisteminde olduğu gibi lidere kuvvetli bir bağlılık söz konusudur. Kendi din anlayışını da bu kurumlarda geliştiren sistemin bugün İHL''leri eleştirmesi de bu yüzdendir. Ne kendi eğitim anlayışına alternatif bir eğitim anlayışına ne de din anlayışına razı gelmektedirler. Kuşkusuz her kesimin, cemaatin, ideolojinin kendi eğitim modellerini ve dini anlayışlarını serbest piyasa şartlarında kurma, yönlendirme ve yayma hakkı vardır ve olmalıdır da. Ne var ki bu haklarını seçimle iş başına gelmiş bir hükümeti devirmek, siyaset mekanizmasını kilitlemek ve ülkeyi yolsuzluk operasyonları adı altında milyarlarca zarara sokmadan kullanmaları icap eder.

CHARTER SCHOOL: DERSHANELERE İHTİYAÇ KALMAYABİLİR

Milli Eğitim Bakanlığı, dershanelerin özel okula dönüşümünü teşvik için 1-5-9 formülünü gündeme getirdi. Buna göre dershanelerin dönüşümü sürecinde 1''inci, 5''inci ve 9''uncu sınıfa başlayan tüm öğrencilerin masraflarını devlet karşılayacak. Maliye Bakanlığı her bir öğrenci için devlete maliyeti doğrultusunda yaklaşık 3 bin lira ödeme yapacak, ayrıca arsa yardımı da gündemde. Kupon sistemi demokratik ülkelerin birçoğunda yaygın. Bu bakımdan özel okula dönüşüm için bu olumlu bir teşvik katkısı olacaktır. Ancak ben başka bir şey öneriyorum. Geçen yıl Yeni Şafak gazetesinde yazdığım bir yazıda Charter School modelinin Türkiye''ye de uyarlanabileceğini ifade etmiştim.

Bilindiği gibi Charter School model 1992''de Amerika''da başlamış ''Sözleşme (charter)'' kavramını ise 1970''lerde İngiltere''de eğitimci Ray Budde ortaya atmıştır. Ancak Albert Shanker 1974-1997''ye kadar, Amerikan Öğretmenler Federasyonu Başkanı iken kiralık okullar fikrini geliştirmiştir. Bu modele göre; Sözleşmeli okul olan bölgelerde, aileler çocuklarını bölge kamu okullarına ya da sözleşmeli bir okula gönderme seçeneğine sahipler. Rekabet ortamında nitelikli eğitim sağlayamayan ve istenilen standartları yakalayamayan okulların devlet tarafından sözleşmesi feshedilebiliyor. Charter okulların kendi müfredatlarını, yol ve yöntemlerini kendilerinin belirlemesine müsaade edilip eğitimde ciddi bir rekabet ortamı oluşturulmalıdır. Öğretmenlerin maaşları da performanslarına göre belirlenmelidir.Bunun için vakit kaybetmeden örneğin Ankara ve İstanbul''un bazı bölgelerinde pilot okullar seçilmeli ve bu modelin hayat bulmasının önü açılmalıdır.Elbette bir taraftan da eğitim adına köklü reformları devam ettirmek kaydıyla..

10 yıl önce