|

Çin’in Ortadoğu’da stratejik rolü

Ortadoğu, büyük güç müdahalelerinin ve bölgelerarası anlaşmazlıkların engellediği, petrol sonrası ekonomiye geçişle karşı karşıya. Sorunlar, bölgenin kendi içinde çözüme kavuşturulmalıdır ancak Pekin, benzersiz bir şekilde bölgede ortak, arabulucu ve müşteri olarak konumlandı.

04:00 - 18/11/2019 lundi
Güncelleme: 03:12 - 18/11/2019 lundi
Yeni Şafak
Selman bin Abdülaziz el-Suud - Şi Cinping
Selman bin Abdülaziz el-Suud - Şi Cinping
WANG HUİYAO

Suudi Aramco, tarihteki en büyük halka arzı başlatacak. Dünyanın en kârlı şirketi olan Suudi petrol devinin değeri 1 trilyon ABD Doları’nın üzerinde. Bu, hem petrolün küresel ekonomimize olan önemini hem de şirket ve bölge genelinde bir bütün olarak karşılaşılan iki büyük belirsizliği yansıtıyor.

İlk belirsizlik, bölgesel güvenlik. Küresel petrol üretiminin yüzde 5’ini anında durduran ve pazarları sarsan Aramco tesislerine yapılan son drone saldırısı, artan volatilite ve asimetrik tehditler çağında petrol tedarikçilerinin ne kadar kırılgan olduğunu hatırlattı. İkinci belirsizlik ise, petrolün kendisinin geleceği. Sonlu arzlar, artan iklim değişikliği endişeleri ve daha temiz yakıtlara geçiş gelecekteki petrol gelirlerine gölge düşürdü. Aslında, Aramco’nun halka arz edilmesinin bir nedeni, Suudi ekonomisinin petrol sonrası geleceğe hazırlanmasına yardımcı olmak için fon sağlamaktır.

Aramco’nun tarihi teklifi, pek çok yönden bir vaat ve sadece bir şirketin değil bütün Körfez bölgesinin karşı karşıya olduğu zorlukları içeriyor. Basra Körfezi’nin enerji zenginlikleri uzun zamandır onu büyük güç rekabeti için bir arena haline getirdi. Bu, karmaşık dini ve etnik kırılmaların olduğu bir bölgede gerginliğe neden oldu.

KİK’DE YAŞANAN KRİZ

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK), 1981 yılında bölgede çok taraflı iş birliğini ilerletmek için kuruldu ancak 2017’de Katar diplomatik krizinin patlak vermesi KİK’in zayıf yönlerini gözler önüne serdi. Petrol ithalatına olan ihtiyacının azalmasıyla birlikte, ABD’nin Körfez’deki stratejik çıkarları küçüldüğü için bölgedeki ani politika kaymaları Washington’un dengeleyici bir güç olduğu görüşünü baltaladı.

Bölgedeki volatilite, Suud-İran rekabetinden ve Yemen’deki vekalet savaşlarından, Katar’ın izole edilmesi ve Türkiye’nin Suriye’deki operasyonuna kadar bölge çapında yükseldi. Sonuçta, bu çatışmaların Ortadoğu’da çözülmesi gerekiyor ancak ülkeler, onlara yardım eli uzatacak harici oyunculara da önem veriyor.

26-29 Ekim tarihlerinde Kahire ve Doha’da düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı Çekirdek Grup Buluşması’nda gündemin ilk sırasında Ortadoğu’daki kötüleşen duruma çözüm bulmak vardı. Bu görüşmelerde, uluslararası kamuoyunun, bölgedeki çatışmaların çözümünde Çin’den artan bir beklenti duyduğunu hissettim.

PEKİN, İNOVASYON VE KÖRFEZ

Çin’in bölgedeki bağları giderek güçleniyor. Çin, pek çok KİK üyesinin en önemli ticari ortağı olduğu için ekonomi bu bağların temelini oluşturuyor. Körfez ülkeleri dünya petrol rezervlerinin yüzde 30’una sahip ve Çin, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı. Bu ithalatın yarısı da Körfez ülkelerinden sağlanıyor. Katar ise, Çin’in en büyük üçüncü gaz tedarikçisi. Bu ticaret, yalnızca Çin’in enerji ihtiyacı arttıkça devam edecek.

Ancak Çin’in Körfez’le ekonomik ilişkisi, fosil yakıtların da ötesine geçmek üzere. 2017’de, Çin’in KİK ülkelerine yaptığı yatırım, bölgedeki en büyük yatırımcı olan ABD’yi geçerek 60 milyar ABD Doları’na ulaştı. Bu yatırımın büyük bir kısmı, Kuşak ve Yol Girişimi doğrultusunda altyapıya yönelik olarak yapıldı. Bugüne kadar, 18 Arap ülkesi altyapı için kuşak ve yol iş birliği anlaşmaları imzaladı.

Çin’in yaklaşımı, Körfez ülkelerinin “Suudi Vizyonu 2030” gibi ekonomik çeşitlendirme programları ile gayet düzenli bir biçimde uyuşuyor. Bölge varlıklı olsa da, şu anda araştırma ve teknolojik açıdan bir gelişim döneminde. Bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT), inovasyon ve altyapı alanlarında güçlü olan Çinli şirketler, bu dönem için ideal ortaklar. Nitekim, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Kuşak ve Yol içindeki Uluslararası Dijital Ekonomi İş birliği Girişimi’nde yer alan ülkeler arasında bulunuyor.

Kuşak ve yol projesi ayrıca, Çin ve ortaklarına bölgesel iş birliğini artırmak için ek bir teşvik sunuyor; bu, riskleri ve proje maliyetlerini kısmaya ve uzun vadede Ortadoğu’da artan ticaret, yatırım ve bağlantının karşılıklı yararlarını tam olarak yakalamaya yardımcı olacaktır.

NÜFUZU HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

Çin’in bölgede büyümekte olan ekonomik bağları, ona, büyük bir pay ve Körfez’deki ortakları arasındaki anlaşmazlığa arabuluculuk yapma konusunda daha aktif rol alması için nüfuz sağlıyor. Çin’in bu rol için uygun olmasının başka nedenleri de var. Diğer büyük güçlerin aksine Çin, bölgesel rekabetin dışında kaldı ve her iki tarafla da ilişki kurdu. Örneğin, Pekin hem Riyad hem de Tahran’la Çin’in diplomatik hiyerarşisinde en yüksek kapsamlı stratejik ortaklıklara sahip. Çin ayrıca bölgedeki diğer aktörlerle ilgili tarihi veya kültürel bagajın çok azını taşıyor. Bu nedenle Çin, diyalogu mümkün kılacak dürüst bir ara bulucu olmak için uygun bir konumda bulunuyor.

Çin bu yapıcı rolde deneysel adımlar atıyor. Bu adımlar arasında, İran nükleer anlaşmasının müzakere edilmesine yardım etmek, Suriye hükümeti ve muhalefeti arasında müzakerelere ev sahipliği yapmak ve Afganistan’da muhalifleri müzakere masasına geri getirmek de bulunuyor.

ÇOK TARAFLI ÇÖZÜM FORMÜLÜ

Bölgede güvenlik riskleri artarken ve ABD, istikrar sağlayıcı güç olma konusunda görünen bir isteksizlik ve acizlik içindeyken, Çin bölgedeki çatışmalara çok taraflı çözümleri teşvik etmek için elinden geleni yapmalıdır. Egemenlik kurmaktan uzak (ki bu, mümkün olan her yerde Çin’in poziyonunu diyalog ve uzlaşma için kullanması anlamına geliyor) şekilde kalkınmayı teşvik ederken bir yandan barış ve iş birliğini getirdiği faydalar artırılmalıdır.

Çatışmalara arabulucu olarak yardım etmek için çözümler bulmada, Münih Güvenlik Konferansı (MGK) faydalı bir örnek. Son MGK Çekirdek Toplantıları’nda, Avrupa ülkeleri bölgede bir mutabakat oluşturmaya yardımcı olmak için kilit konular üzerine tartışmalar düzenledi. Bundan önce Katar, Şubat ayında ilk AB- Arap Birliği Zirvesi’nde yer alarak Körfez komşularına katıldı ve bölgede gerginliği azaltmaya başladı. Çin, Körfez ülkeleri arasındaki çıkmazı kırmaya yardımcı olmak için aralarında hükümet dışı ve Track 1.5 diplomasi kanallarının da olduğu yeni platformlar oluşturmak için bunun gibi formatlar çizebilir.

Ortadoğu gibi karışık bir bölgede, bu görev kolay olmayacak. Bölgesel güçler, bu zamana kadar yerel düşmanlıkları aşmak yerine o düşmanlıkları geleneksel olarak kullandılar. Ancak eğer Çin, yeni bir yaklaşım ile küçük de olsa yardımcı olabilecekse olmalıdır.

* Bu yazı ilk olarak 13 Kasım 2019’da South China Morning Post gazetesinin internet sitesinde yayınlanmıştı.

** Wang Huiyao, Çin ve Küreselleşme Merkezi Genel Başkanı olarak görev yapmaktadır.

*** Tercüme: Fatma Nur Aktaş

#Ortadoğu
#​Çin
#Suudi Aramco
#Fatma Nur Aktaş
il y a 4 ans