|

Dış politikada AK Parti'nin gücü

AK Parti’nin içeride ve dışarıdaki hareket alanını genişletmiştir. İçeride ayakları sağlam bir şekilde yere basan ve artık önünü daha net bir şekilde gören hükümet dışarıya karşı da daha rahat hareket etme imkanına kavuşmuştur.

Yeni Şafak
04:00 - 10/11/2015 Salı
Güncelleme: 02:38 - 10/11/2015 Salı
Yeni Şafak
Prof. Dr. Kemal İnat

Sakarya Üniversitesi


Seçimden tek parti iktidarının çıkması dış politika açısından Türkiye'yi çok rahatlattı. Bu hem içerideki dış politika sözcülerinin hem de Türkiye'nin dışarıdaki muhataplarının açıklamalarından görülüyor. Artık başta Amerikan yönetimi olmak üzere bütün uluslararası aktörler Türkiye konusundaki açıklamalarında daha dikkatli bir dil kullanmaya başladılar. Çünkü biliyorlar ki, 2013 yılından beri yaşanan bütün istikrarsızlaştırma çabalarından başarıyla çıkıp rüştünü ispatlayan AK Parti hükümeti, 2019 yılına kadar Türkiye'yi yönetecek. Belki iflah olmaz bazıları 1 Kasım seçimlerinde aldığı olağanüstü desteğe rağmen AK Parti'yi ve Türkiye'yi istikrarsızlaştırma çabalarına devam edecekler, ancak büyük bir çoğunluğu rasyonel hareket etme yolunu seçecekler ve Türkiye'yi yönetme konusunda seçmenle olan akdini yenileyen AK Parti hükümetini asıl muhatap olarak kabul edip onunla sağlıklı bir ilişki kurmanın yolunu arayacaklardır.



DIŞ AKTÖRLERİN MÜDAHALE ÇABASI


Bu noktada Batılı devletlerin seçimler öncesindeki Türkiye politikasının rasyonalitesinin sorgulanması yerinde olacaktır. Seçim öncesinde Türkiye'nin yaşadığı istikrarsızlığı fırsata dönüştürmek isteyen bazı Batılı ülkelerin Ankara'nın iç ve dış politikasına değişik düzeylerde müdahale etmeye çalıştıkları görülmekteydi. İçeriden ve dışarıdan kuşatılmış olan hükümetin bu müdahalelere yeterince karşı koyamayacağı ve seçimlerden koalisyon çıkması durumunda ise iyice manipülasyonlara açık olacağı beklentisi içerisindeydiler. Bu çerçevede Türkiye'ye yönelik politikalarını şekillendirirken hükümet dışında başka aktörlerle yoğun temas kurmaktan ve sık sık yaptıkları açıklamalarla AK Parti'nin içerideki bu aktörlerle rekabetinde taraf olmaktan çekinmediler. Yani hükümetin zayıflaması giderek dış aktörleri daha fazla Türkiye iç siyasetinin içine çekmiş ve içeride destekledikleri kesimler üzerinden Ankara'nın politikalarını yönlendirme arayışı içerisine girmelerine neden olmuştur.



AK PARTİ GERÇEĞİNE UYUM SAĞLADILAR


7 Haziran seçim sonuçlarının AK Parti'nin tek başına iktidarını devam ettirmesine izin vermeyen bir tablo ortaya koymasından çok memnun olan bu çevreler, Türkiye siyasetine artık daha fazla nüfuz edebilecekleri bir dönemin başladığına sevinirken seçimlerin yenilenmesi ve 1 Kasım'da AK Parti'nin ezici bir oy oranıyla yeniden tek parti iktidarını elde etmesiyle ciddi bir hayal kırıklığı yaşadılar. Ancak bu hayal kırıklığını üzerlerinden atmaları uzun sürmedi ve yeni şartlara uyum sağlayan bir politikaya yönelerek AK Parti gerçeğiyle uyumlu bir Türkiye politikası geliştirmek konusunda zaman kaybetmediler. Bu çerçevede, en azından yeni seçimlere kadar, AK Parti tarafından kurulacak hükümeti asıl muhatap olarak görecekler, onunla işbirliğini geliştirmenin yollarını arayacaklar ve seçim öncesinde olduğu gibi doğrudan onu çok rahatsız edecek girişimlerden uzak duracaklardır. Ancak bu onların AK Parti iktidarını tartışmaya açacak girişimlere destek vermeyecekleri anlamına gelmiyor. Türkiye'nin etnik, mezhepsel, sınıfsal ya da ekonomik farklılıkları ya da zayıf noktalarından kaynaklanan sorunlarını kendileri için fırsata dönüştürmek isteyen ve bu şekilde Ankara üzerinde nüfuz kurmak isteyenler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da olacaktır. Uluslararası ilişkilerin doğasında bu türden güç mücadeleleri ve farklı düzeylerde gerçekleşen müdahaleler hep var olmuştur.



DIŞ POLİTİKADA HAREKET ALANI GENİŞLEDİ


İşte bu noktada yeni kurulacak AK Parti hükümetinin nasıl bir dış politika izleyeceği önem kazanmaktadır. Seçim sonuçlarıyla ortaya çıkan tek parti iktidarı imkanı ve bu imkanın elde edilmesinde söz konusu olan çok yüksek oy oranı seçim öncesinde var olan kuşatılmışlık duygusunu ortadan kaldırarak AK Parti'nin içeride ve dışarıdaki hareket alanını genişletmiştir. İçeride ayakları sağlam bir şekilde yere basan ve artık önünü daha net bir şekilde gören hükümet dışarıya karşı da daha rahat hareket etme imkanına kavuşmuştur. Bu durum dış politika açısından iki önemli faydaya işaret etmektedir. Öncelikle AK Parti, koalisyonun sınırlamalarına bağlı olmadan hareket etme imkanına sahip olmuştur ki, bu daha önce koalisyon dönemlerinde dış politikada sık görülen çift başlılığın yaşanmaması anlamına gelmektedir. Bu çift başlılığın yaşanmaması daha etkin bir dış politika izlenmesi şansını artırmaktadır. İkinci olarak, sağlam bir tek parti iktidarı Türkiye'yi son dönemde yaşadığı savunma psikolojisinden ve reaksiyoner dış politika çizgisinden kurtaracaktır. Halkın büyük bir oy oranıyla vermiş olduğu destek ve güven tazelemesi, hükümeti “kuşatılmışlık” duygusundan kurtaracak, kendinden daha emin bir dış politika geliştirmesine imkan tanıyacaktır. Hükümete bu kuşatılmışlık duygusunu yaşamasına sebep olacak kadar ona saldıran iç ve dış aktörler de halkın verdiği bu destek sayesinde geri adım atacaklardır. Halktan aldığı büyük desteğin AK Parti hükümetini son dönemde yaşadığı kuşatılmışlık duygusundan kurtarması dış politikanın rasyonalitesi ve etkinliği açısından çok önem arz etmektedir.






#ak parti
#dış politika
#seçim sonuçları
8 yıl önce